Dava konusu çeklerin keşide tarihlerinin ay, yıl ve kısmen de gününün düzeltilip altının imzalandığı anlaşıldığından, imzanın keşide tarihindeki değişikliklerin tümünü kapsadığınının kabul edilmesinin gerekeceği-
Mahkemece mahallinde yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi heyet raporunda, davaya konu taşınmazın borçlunun haline münasip olduğu, belirlenen taşınmaz bedelinin borçlu ve ailesinin ihtiyaçlarına cevap verebilecek normal bir evin değerinden düşük olduğunun tespit edildiği, bu nedenle meskeniyet iddiasının kabulü ile davaya konu taşınmaz üzerindeki haczin kaldırılmasına dair yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu-
Davacının dava dilekçesindeki istemleri dikkate alınarak infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde açık ve anlaşılır bir biçimde usulün aradığı niteliklere haiz bir karar verilmesi gerekeceği-
İcra takibinde dosyanın işlemden kaldırılması halinde takip derdest kalmaya devam edeceğinden, takibin yapıldığı tarihte işlemekte olan zamanaşımı süresinin kesilmiş olduğu- Zamanaşımının alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden alacağın dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade ettiği- Borcun zamanaşımına uğramasıyla borcun (alacağın) sona ermeyeceği, sadece alacaklının alacağını dava yoluyla elde etme olanağının ortadan kaldıracağı, zamanaşımına uğramış bir borcun ifa edilebilen fakat dava edilemeyen eksik bir borç haline geleceği- TBK. 146'da (BK. 125'de) öngörülen zamanaşımı süresinin genel bir süre olup aksine bir hüküm bulunmadığı hallerde bütün alacaklar için geçerli olduğu- TBK. 149'a göre sözleşmeden doğan alacaklarda zamanaşımının, alacağın muaccel olduğu tarihten itibaren işlemeye başlayacağı- Zamanaşımının durması halinde, o ana kadar işlemiş olan zamanaşımı süresinin işlediği noktada duracağı, buna yol açan sebebin ortadan kalktığı andan itibaren kaldığı yerden işlemeye devam edeceği- Zamanaşımının kesilmesi halinde ise borçlunun veya alacaklının ya da hakimin belli fiilleri sonucu olarak işlemiş bulunan zamanaşımı süresinin yanması ve kesilmeye neden olan olaydan itibaren yeni bir zamanaşımı süresinin işlemeye başlayacağı- Zamanaşımını durduran ya da kesen sebeplerin TBK.'da sayılarak belirtilmiş olduğu- Alacaklının borçlu hakkında dava açması veya icra takibinde bulunması ile zamanaşımının kesileceği, zamanaşımı kesilince kesilmeden itibaren yeni bir zamanaşımı süresi işlemeye başlayacağı-
Müşteri temsilcisinin şirket sahibi adına tahsilat yetkisinin bulunup bulunmamasının davacı şirket ile temsilcisi arasındaki iç ilişkide önem arz edeceği; davalı komisyon hizmet bedelini ödediğini ibraname ile ispatlamış olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfiyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 433/1.maddesi gereğince; temyiz dilekçesinin hüküm veren mahkeme aracılığı ile karşı tarafa tebliğ edilmesi ve karşı tarafa cevap verme ve karşı temyiz isteminde bulunmak hakkının tanınması gerekeceği-
Vade tarihi belirsiz olan para alacağı için davalı borçlu icra takibinden önce temerrüde düşürülmediğinden temerrüt faizinin ancak icra takibinden sonraki dönem için talep edilebilecek olup, icra takibinden önce temerrüde düşürülmemiş olan davalı borçludan “işlemiş” temerrüt faizi talep edilmesinin mümkün olmadığı-
6487 Sayılı Kanun'un 21.maddesiyle değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun Geçici 6.maddesinin son fıkrası uyarınca 4.11.1983 ila 11.06.2013 tarihleri arasında idarelerce kamulaştırmasız elatılan yerlerin, kamulaştırılması halinde, ödenecek olan bedelin tahsili sebebiyle idarelerin mal, hak ve alacaklarının haczedilemeyeceği-
Takibe konulan ilama ait dava dosyasının getirtilerek inceleneceği, takibe konu alacağın, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun Geçici 6/1.maddesi kapsamında olup olmadığının belirleneceği, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun Geçici 6.maddesini yeniden düzenleyen 6487 Sayılı Kanun'un 21.maddesinin son fıkrasının uyuşmazlıkta uygulanıp uygulanmayacağı tartışılarak, varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
İhtiyati haciz isteminin kabulü halinde borçlunun ve üçüncü kişilerin bu karara itiraz edebilecekleri; itiraz üzerine verilen karara karşı temyiz yolunun açık bulunduğu, ancak Yargıtay’ın temyiz üzerine verdiği kararın ise kesin olacağı, mahkemece verilen ihtiyati haciz isteminin kabulüne ilişkin karara borçlunun itirazı üzerine verilen itirazın kabulü yönündeki mahkeme kararına karşı, alacaklı tarafından temyiz yoluna başvurulması üzerine Özel Dairece hüküm altına alınan bozma kararının, İİK. mad. 265 gereğince kesin olduğu ve kesin nitelikteki bu bozma kararına karşı yerel mahkemece, direnme kararı verilmesinin usulen olanaklı olmadığı-