Yargıtay'ın temyiz eden tarafın lehine verdiği bozma kararına uyan yerel mahkemenin de temyiz eden tarafın bozulan karara oranla daha aleyhine bir hüküm veremeyeceği ve bu yasağa “aleyhe hüküm verme yasağı” deneceği- Taraflardan yalnız birinin temyizi üzerine verilen bozma kararına uyan mahkemenin temyiz eden tarafın, önceki (bozulan) karara oranla daha aleyhine olan bir hüküm vermemesi ilkesinin, usule ilişkin kazanılmış hak müessesesi ile de yakından ilgili olduğu-
Davacının dilekçesinde "...dava sehven mahkemenizde açılmış olup İdare mahkemesinde yeniden açılacak olup bu sebeple mahkemeniz doyasından feragat ediyoruz..." şeklinde beyanın, hakkın özünden vazgeçme mahiyetinde olmadığı ve feragatin söz konusu olmadığı, talep sonucundan tamamen veya kısmen vazgeçmediği anlaşıldığından davanın geri alınması niteliğini taşıdığı-
İşbölümü itirazı üzerine verilen gönderme kararlarının, nihai karar niteliğinde olmayıp tek başına temyiz edilmesinin mümkün olmadığı ancak gönderme kararının niteliğine uygun düşmeyen hususlara (masraf ve vekâlet ücretine) hükmedilmiş ise kararın temyiz edilebileceğinin kabul edildiği- Somut olayda; dava tarihinde yürürlükte olan TTK ve HUMK hükümlerine göre Asliye Ticaret Mahkemesinin gerekçeli kararında işbölümü itirazının reddedildiği ve kararın temyiz edilmesi ile birlikte işbölümü itirazının reddine dair kararın kesinleştiği değerlendirilerek işin esasına girilerek Anayasa Mahkemesinin ihlal kararı doğrultusunda inceleme yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Vekilin azlinin haksız olduğu, avukatın tüm iş ve işlemlere dair talep ettiği akdi ve yasal (karşı yan) vekalet ücretine hak kazandığı olayda taraflar arasında yazılı bir avukatlık ücret sözleşmesi bulunmadığından takip ettiği davadaki harca esas değerin Avukatlık Kanununun 164/4. maddesi gereğince, %10’u ile %20’si arasında nispi (yüzde) olarak yapılacak hesaplamaya göre belirlenmesinin gerektiği- Davada taraf sıfatı olmayan müdahilin ve hakkında hüküm kurulmadığından temyiz hakkı bulunmayıp, temyiz dilekçesinin reddinin gerektiği-
Usulü kazanılmış hakkı ihlal edecek şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı- Kadastro hâkimi infazda tereddüt yaratmayacak şekilde, doğru sicil oluşturmakla görevli olduğu halde, hüküm yerinde "kadastro tespitinin iptali" yerine, "kadastro tutanağının iptaline" karar verilmiş olmasının usul ve yasaya olduğu-
Sözleşmede şirkete ait kaşe bulunmakta ise de, kaşe üzerindeki imzanın şirket yetkilisine ait olmadığı, yetkili temsilcisinin imzasını taşımayan sözleşmeden ve kendisine yapılmamış ödemeden dolayı sorumlu tutulamayacağı sebebiyle pasif husumet yokluğuyla rededilen davada şirkete ait ticaret sicil gazetesi kayıtları ve Ticaret Sicil Müdürlüğü yazı cevabı incelendiğinde, şirketin 7 yıl süre ile şirket ortaklarından biri tarafından tam yetki ile münferiden temsil ve ilzama yetkili kıldığı, şirket ortaklarının evli oldukları da dikkate alındığında, davalı şirket ile ortağın davaya konu somut olay dahilinde elbirliği ile hareket ettikleri sabit olduğundan, davalı şirket yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Mecburi hizmet yükümlülüğünün ihlali halinde öngörülen tek yaptırımın araştırma görevlisine başka bir yüksek öğretim kurumunda görev verilmemesi olduğu- Kanunda yer almamasına rağmen yönetmelikle araştırma görevlilerinden yüklenme senetleri alınacağının düzenlendiği- Araştırma görevlilerinin, taahhüdün ihlali halinde maaşlarının geri verilmesiyle ücret ödenmeksizin çalışmış olma durumunda olacaklarından taahhüt senedindeki masrafların geri ödeneceği düzenlemesinin içinde maaş ödemesinin de bulunduğunun kabul edilmesinin angarya yasağının ihlali olduğu-
Bir davada verilen kesin hükmün, davanın taraflarından biri tarafından başka birine karşı açılan ve konusu ile dava sebebi aynı olan ikinci bir davada kesin delil teşkil etmeyeceği- Somut olayda; hükme esas alınan ek bilirkişi raporunda, davacının iletim sistemi kullanıcısı olduğu yönünde daha önce açılan ve kesinleşen davalardaki gerekçe ve kararların kesin delil etkisi değerlendirilmeden karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Türk hâkiminin, yabancı davacının, davaya katılanın veya icra takibinde bulunanın vatandaşı olduğu ülke ile Türkiye arasında karşılıklılık (mütekabiliyet) var ise bu kişiyi teminattan muaf tutacağı-
Tereddüde yer vermeyecek şekilde, ayrıntılı, açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun, davalı tarafın itirazlarını karşılayacak ve sunduğu CD içeriğinin de incelendiği bilirkişi ek raporu aldırılmak suretiyle varılacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerektiği-