İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takibin iptali talebi-
Borçlunun kendi borcu sebebiyle yine kendisine ait taşınmazını, alacaklıya kesin borç ipoteği şeklinde ipotek ettirdiğinin, anılan ipoteğin süresiz olarak kurulduğunun anlaşıldığı, bu durumda, alacaklının, borçluya takip öncesi ihbarda bulunması zorunluyken, ihbar olmaksızın, borçlu aleyhine ipoteğe dayalı ilamlı takip başlatılmış olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu, o halde, mahkemece; şikayetin kabulü ile icra emrinin iptaline karar vermek gerekeceği-
Borçlu ile ipotek veren arasında zorunlu takip arkadaşlığının bulunması nedeniyle haklarında birlikte takip yapılması gerektiği- Sonradan asıl borçlunun dahil edilmesi suretiyle takibin sürdürülmesi mümkün bulunmadığından, dava tarihinden sonra asıl borçlu hakkında yeni takip yapılmasının (ek takip yapılarak icra dosyalarının birleştirilmesinin) itirazın iptali davasındaki dava şartı eksikliğini ortadan kaldırmayacağı- HMK’da dahili davalı başlığı altında bir müessesenin düzenlenmediği-
Usulüne uygun hesap kat ihtarı tebliği bulunmadığından, şikayetçi hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilmalı takip yapılmasının mümkün olmadığı-
Borçlunun kendi borcu sebebiyle yine kendisine ait taşınmazını, alacaklıya kesin borç ipoteği şeklinde ipotek ettirdiği, anılan ipoteğin süresiz olarak kurulduğu anlaşıldığından, alacaklının, takip öncesi ihbar olmaksızın, borçlu aleyhine ipoteğe dayalı ilamlı takip başlatılmış olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Menfi tespit davasında ihtiyati tedbir alınmadığı için takibin devam ettiği ve taşınmazın bir bölümünün ipotek nedeniyle satıldığı, bu nedenle ipotek bedelinin ödendiğini iddia eden davacının açmış olduğu menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilmesi gerektiği- İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılacak icra takibinde borçlu yanında borçlu lehine taşınmazını rehin eden üçüncü kişinin de taraf olarak gösterilmesi gerektiği, icra emrinin ipotek malikine de gönderimesinin zorunlu olduğu-
İpotek, kesin borç (ana para) ipoteği niteliğinde olmadığından, İİK'nun 149.maddesinin uygulanmasının mümkün bulunmadığı- Gerçek kişi alacaklının, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibi yapmasının usulsüz olduğu ve bu konuda süresiz şikayet yolu ile icra mahkemesine başvurularak icra emrinin iptali istenebileceği-
Borçlu şirketin kullandığı kredi ile ilgili sözleşmede müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzası bulunan şirketin kefalet borcu da ipotek kapsamında olduğundan, alacaklının söz konusu kefalet alacağını talep etmesinde yasaya uymayan bir yön olmadığı- Lehine ipotek verilen şirket asıl borçlu olmadığından, bu şirketin de takipte borçlu olarak gösterilmesinin gerekmediği ve bu durumda alacaklı tarafından bu şirket yönünden takipten feragat edilmesinin takibe etkisi olmadığı ve bu nedenle ihalenin feshine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Adı geçen şirketin, kefalet borçlusu olmadığı gibi, lehine ipotek verilen asıl borçlu da olmadığı, bu nedenle bu şirketin de takipte borçlu gösterilmesi zorunluluğunun bulunmadığı, bu durumda alacaklı tarafından bu şirket yönünden takipten feragat edilmesinin takibe etkisi olmayıp, bu nedenle ihalenin feshine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Adı geçen şirketin kefalet borçlusu olmadığı gibi, lehine ipotek verilen asıl borçlu da olmadığı, bu nedenle bu şirketin de takipte borçlu gösterilmesi zorunluluğunun bulunmadığı, bu durumda alacaklı tarafından bu şirket yönünden takipten feragat edilmesinin takibe etkisi olmayıp, bu nedenle ihalenin feshine karar verilmesinin doğru olmadığı-