Her iki takibin ise aynı alacak için aynı taşınmaz üzerine kurulan ancak farklı derecelere ilişkin ipoteğe dayandığı anlaşıldığından, Bölge Adliye Mahkemesince; TMK'nun 873/3 maddesindeki yasal düzenleme uyarınca, aynı alacak için aynı taşınmaz üzerinde farklı derece ile tesis edilmiş ipotekler nedeniyle birlikte takip yapılması gerektiği, o halde şikayetin kabulü ile takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
HMK.'nun 124. maddesine uygun olarak kısıtlı borçlunun vasisinin ek takip talebi ile takipte gösterilmesi ve icra emri tebligatının vasiye tebliği zorunlu olduğundan Bölge Adliye Mahkemesince, şikayetin kabulü ile icra emrinin iptaline ve yeniden kısıtlı borçlunun vasisinin yer aldığı usulüne uygun icra emri düzenlenerek vasiye tebliğe çıkartılması yönünde karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, taleple bağlılık ilkesi nazara alınarak, bilirkişice icra emrinde istenen asıl alacak miktarından daha fazla bir miktar üzerinden işlemiş faiz hesabı yapılarak hüküm kurulduğu anlaşıldığından, bu hali ile ilk derece mahkemesince bozma kararına uyulmasına rağmen bozma kararının gereğinin yerine getirilmediğinin görüldüğü-
İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan icra takibinde borçlu olarak sadece dava dışı asıl borçlunun gösterildiği dikkate alındığında, ipotekli taşınmazlardan birinin maliki olan davacı kefilin menfi tespit davası açmakta hukukî yararının bulunup bulunmadığı- Ticarî krediyi müteselsil kefil sıfatıyla imzalayan davacının temerrüdünün oluştuğu, davaya konu krediden doğan banka alacağının davacı kefilden tahsili amacıyla yapılan icra takibinin hâlen derdest olduğu, eldeki davaya konu takip dosyasında; dava dışı asıl borçluya ve ipotek veren üçüncü kişi konumunda olan davacıya ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takipte icra emri gönderildiği, takip konusu alacağın aynî teminatını oluşturan ipotekle takyit edilmiş taşınmaz bulunmakta olup, davacıya ait taşınmazın da bu taşınmazlar arasında olduğu, davalı bankanın TMK.'nın 873/3. maddesine uygun talepte bulunduğu ve takip talepnamesinde davacı ile ipotek veren diğer üçüncü şahısları doğru olarak borçlu hanesinde değil, "rehin veren üçüncü şahıslar" hanesinde gösterdiği- İİK 149 ve 149/b maddeleri, "ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takipte ipotek veren üçüncü kişi ise takip talebinin borçlu kısmında asıl borçlu ile birlikte ipotek veren üçüncü kişinin de taraf olarak gösterilmesini" düzenlemekte olup, bu hükümlere göre, asıl borçlu ile ipotek veren üçüncü kişi arasında "şekli mecburi takip arkadaşlığı" olduğundan, ipotek veren davacının eldeki menfi tespit davasını açmakta hukukî yararı bulunduğu-
İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takipte kesin borç ipoteğine dayanılmış ise, yani doğmuş bir alacağın temini için düzenlenen ipotek akit tablosu kayıtsız şartsız bir para borcunu ihtiva ediyorsa, başvurulacak yol, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takip olup, bu durumda 2004 sayılı İİK’nun 149. maddesi gereğince borçluya ve taşınmaz sahibi üçüncü şahsa birer icra emri gönderileceği-
İlam niteliğindeki (süresiz) kesin borç ipoteğinde ödeme emrinin (icra emrinin) borçluya tebliğinde de borcun muaccel olacağı-
İİK. 149 uyarınca, borçluya ve taşınmaz üçüncü şahıs tarafından rehnedilmiş veya taşınmazın mülkiyeti üçüncü şahsa geçmişse ayrıca bunlara birer icra emri göndereceği- Kredi sözleşmesi kefillerine icra emri gönderilemeyeceği- Alacaklının, kefillere karşı haciz (veya iflas) yolu ile ayrı bir takip yapabileceği- İpoteğe esas kredi sözleşmesindeki kefilin ihalenin feshini talep edemeyeceği- İhalenin feshi isteminin aktif husumet yokluğundan reddi halinde para cezası verilmesine yer olmadığı- Borçlunun taşınmaz açık artırma ilanında, kıymet takdir raporuna aykırı olacak şekilde taşınmazın sulu tarım arazisi olmasına rağmen kuru tarım arazisi olarak yazıldığına yönelik iddiası, satışa hazırlık işlemine ilişkin şikayet niteliğinde olduğundan, şikayetçi borçluya satış ilanı tebliğ edildiği halde ve ilanının tebliği usulsüzlüğü iddiası da olmadığı göz önünde bulundurulduğunda, yasal 7 günlük süre içerisinde şikayet konusu yapılmayan bu hususun artık ihalenin feshi nedeni olarak ileri sürülemeyeceği-
İpotek resmi senedinde, şikayetçi borçlu 3 şirkete de teminat sağlandığı ve şikayetçi borçlu 3 şirketin de asıl borçlu olarak ayrı ayrı kredi sözleşmesi imzaladığı, her bir şirkete asıl borçlu sıfatı ile hesap kat ihtarı gönderildiği anlaşıldığıdan, borçluların ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı icra takibinde icra emrinin ve takibin iptali şikayetinin reddi gerektiği-
İpotek veren hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takip yapıldığı, ancak aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunan borçluya takibin yöneltilmediği, bu eksikliğin re'sen nazara alınacağı ve süresiz şikayet yoluyla ileri sürülebileceği- Alacaklının asıl borçlunun kullandığı kredilerden kaynaklı aynı alacak için kredi sözleşmelerinin müteselsil kefillerine karşı ayrı ayrı ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takibe giriştiği, toplu ipoteğe konu taşınmazlar hakkında aynı anda takibe girişilip birlikte satışının istenilmesi zorunlu olup, aynı borç için ayrı ayrı takip başlatılmasının da doğru olmadığı-
İşin esasına girilmeden ihalenin feshi talebinin reddi halinde, şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilemeyeceği-