İİK'nun 150/ı maddesindeki düzenleme uyarınca banka ve kredi veren kuruluşların 'icra emri' göndererek 'ilamlı takip' yapabileceği, diğer gerçek ya da tüzel kişilerin, anılan maddeye dayalı olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı icra takibi yapmalarının mümkün olmadığını, özel hukuk tüzel kişisi olan alacaklının ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibi yapması usulsüz ise de; ipotek akit tablosunun kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını içermemesi, alacaklı tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takip yapılmasına engel olmayıp bu durumda borçluya örnek 9 ödeme emri gönderilmesi gerekeceği-
İpotek akit tablosundaki 'fekki bildirilinceye kadar süre ile geçerli' açıklamasının 'muacceliyet koşulu' olmayıp, 'ipoteğin süresiz olduğunu' gösterdiği- Kural olarak 'alacağın muacceliyetinin bir ihbarın yapılmasına bağlı olduğu durumlarda' alacaklının hem asıl borçluya hem de borçtan kişisel olarak sorumlu olmayan ipotekli taşınmaz malikine, muacceliyet ihbarında bulunmadan icra takibi yapamayacağı-
Şikayetçi borçlu şirketin beş adet kredi sözleşmesinden dört tanesinde asıl borçlu olduğu, bir tanesinde müteselsil kefil olduğu, lehine ipotek verilen dava dışı şirketin ise bir adet kredi sözleşmesinde asıl borçlu, iki adet kredi sözleşmesinde müteselsil kefil, iki adet kredi sözleşmesinde ise yer almadığı, ipotek resmi senedinin incelenmesinde ise; ipotek veren şahıs adına kayıtlı taşınmaza, dava dışı şirketin, asaleten ve 3. kişilere olan kefaletinden/kefaletlerinden doğmuş-doğacak tüm borçlarını da karşılamak üzere ipotek tesis edildiği, verilen ipoteğin şikayetçi borçlu şirketi kapsamadığı, dava dışı şirket lehine tesis edildiği, başka bir deyişle şikayetçi şirketin ipotek resmi senedinde isminin geçmediği, bu durumda; ipotek akit tablosu kapsamında teminat altına alınan kefalet borcunun da dava dışı şirkete ait olup, şikayetçi şirkete ait olmadığı gibi, şikayetçi şirketin lehine ipotek verilen asıl borçlu da olmadığı anlaşıldığından, şikayetçi şirket yönünden ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapılamayacağı-
"İcra müdürünün, borçluya ve taşınmaz üçüncü şahıs tarafından rehnedilmiş veya taşınmazın mülkiyeti üçüncü şahsa geçmişse ayrıca bunlara birer icra emri gönderileceği, kredi sözleşmesi kefillerine icra emri gönderilemeyeceği, alacaklı, kefillere karşı haciz (veya iflas) yolu ile ayrı bir takip yapabileceği" (İİK. m. 149) düzenlendiğinden, şikayet başvurusundan sonra takipten feragat edilse de, takibin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Borçlu …. Ltd. Şti.’ye çıkarılan hesap kat ihtarının “yetkili ........ imzadan imtina ettiği için ilgili evrak ilgili mahalle muhtarına tebliğ edildi” şerhi ile tebliğ edildiğinin görüldüğü, bu durumda, kendisine tebliğ evrakı teslim edilen muhtarın adresini ihtiva eden ve muhatabın tebligatı muhtardan alabileceğini bildiren ihbarnamenin borçlunun kapısına yapıştırılmadığının tebliğ mazbatasındaki açıklamadan anlaşıldığı, dolayısıyla, anılan hesap kat ihtarı tebliğinin Tebligat Kanunu'nun 21/1. ve Tebligat Yönetmeliği'nin 31. maddelerinde öngörülen usule aykırı olduğu, o halde, üst sınır ipoteğine dayalı olarak yapılan takipte, borçluya hesap kat ihtarının usulüne uygun tebliğ edilmediği ve bu nedenle icra emrinin iptali gerekeceği-
İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takibin iptali talebi-
Borçlunun kendi borcu sebebiyle yine kendisine ait taşınmazını, alacaklıya kesin borç ipoteği şeklinde ipotek ettirdiğinin, anılan ipoteğin süresiz olarak kurulduğunun anlaşıldığı, bu durumda, alacaklının, borçluya takip öncesi ihbarda bulunması zorunluyken, ihbar olmaksızın, borçlu aleyhine ipoteğe dayalı ilamlı takip başlatılmış olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu, o halde, mahkemece; şikayetin kabulü ile icra emrinin iptaline karar vermek gerekeceği-
Borçlu ile ipotek veren arasında zorunlu takip arkadaşlığının bulunması nedeniyle haklarında birlikte takip yapılması gerektiği- Sonradan asıl borçlunun dahil edilmesi suretiyle takibin sürdürülmesi mümkün bulunmadığından, dava tarihinden sonra asıl borçlu hakkında yeni takip yapılmasının (ek takip yapılarak icra dosyalarının birleştirilmesinin) itirazın iptali davasındaki dava şartı eksikliğini ortadan kaldırmayacağı- HMK’da dahili davalı başlığı altında bir müessesenin düzenlenmediği-
Usulüne uygun hesap kat ihtarı tebliği bulunmadığından, şikayetçi hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilmalı takip yapılmasının mümkün olmadığı-
Borçlunun kendi borcu sebebiyle yine kendisine ait taşınmazını, alacaklıya kesin borç ipoteği şeklinde ipotek ettirdiği, anılan ipoteğin süresiz olarak kurulduğu anlaşıldığından, alacaklının, takip öncesi ihbar olmaksızın, borçlu aleyhine ipoteğe dayalı ilamlı takip başlatılmış olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-