İpoteği temlik alan alacaklı tarafından kesin borç ipoteğine dayalı olarak başlatılan takipte, borçlu kendi borcu sebebiyle kendisine ait taşınmazı alacaklıya kesin borç ipoteği olarak ipotek ettiği, bu durumda alacaklı ipoteğe dayalı alacağı ile ilgili olarak takip başlatıldığından ve takip de kesinleşmiş olmakla daha önce yapılmış bir ihtar bulunmasa dahi kesinleşen bir takip ile borçlunun mütemerrit olduğunun kabulü gerekeceği, bunun nedeninin alacaklı ödeme emrinin tebliğ suretiyle icra takibini ciddi en etkili biçimde borçluya iletmiş olduğundan, alacaklı başlattığı bu takipte ödeme emrinin tebliğ tarihi itibariyle yasal faizi ile birlikte ipotek alacağını isteyebileceği-
Takip dayanağı ipotek, limit (üst sınır) ipoteği niteliğinde olup, alacaklı ve borçlular arasında cari hesap veya kısa, orta ve uzun vadeli kredi şeklinde işleyen nakdi veya gayrinakdi bir kredi ilişkisi bulunmadığı gibi, alacaklının da kredi veren kuruluş(banka) niteliğini haiz olmadığı, dolayısıyla, taraflar arasında İİK.'nun 150/ı maddesinde açıklanan koşullarda cari hesap ve kredi ilişkisi söz konusu olmadığından icra emri gönderilmesine olanak tanıyan anılan maddenin olayda uygulanma yerinin bulunmadığı, diğer taraftan, takip konusu ipoteğin, İİK.'nun 149. maddesinde düzenlenen kesin borç ipoteği mahiyetinde olmadığı da kuşkusuz olduğundan, alacaklı tarafından sözü edilen maddelere dayanılarak ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibi yapılması mümkün olmayıp, yapılan takibin usulsüz olduğu-
Borçlunun adrese dayalı kayıt sisteminde kayıtlı adresinin bulunmaması halinde, ipotek akit tablosunda yazılı adresine daha önce usulüne uygun tebligat yapılmamış olsa bile, bu adrese Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebligat yapılabileceği-
Ticaret sicilinden terkin edilen borçlu şirket hakkında takipte taraf olarak gösterilmek suretiyle icra takibine başlanması ve takip işlemlerine devam edilmesi durumunda yapılan işlemler hukuken geçersiz ve yok hükmünde olup; ipotek veren ile asıl borçlu şirket arasında zorunlu takip arkadaşlığı bulunduğundan, ipotek veren hakkında icra takibine devam edilmesine de imkan olmadığı, takipten önce borçlu şirketin ihyasına dair bir karar bulunmadığı gibi, takipten sonra da alacaklının ihya yönünde bir isteği de bulunmadığı anlaşıldığından, borçlu şirket yönünden ihya sağlanmadan hakkında takip yapılamayacağı gibi; bu eksiklik tamamlanmadan zorunlu takip arkadaşı olan taşınmaz malikine karşı da takibin devamının mümkün olmadığı, o halde; mahkemece açıklanan nedenlerle takibin iptali yönünde şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Takip dayanağı ipotek, limit (üst sınır) ipoteği niteliğinde olup, alacaklı ve borçlular arasında cari hesap veya kısa, orta ve uzun vadeli kredi şeklinde işleyen nakdi veya gayrinakdi bir kredi ilişkisi bulunmadığı gibi, alacaklının da kredi veren kuruluş (banka) niteliğini haiz olmadığı anlaşıldığından, İİK. mad. 150/ı uyarınca, icra emri gönderilemeyeceği-Takip konusu ipotek, (İİK. 149) kesin borç ipoteği mahiyetinde olmadığından, temlik alan tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibi yapılamayacağı ve bu hususun İİK. mad. 16/2. uyarınca süresiz şikayete tâbi olduğu ve mahkemece re'sen gözetilmesi gerektiği-
İpotek verenler hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takip başlatıldığı, ancak İİK'nun 149. maddesine göre aralarında zorunlu takip arkadaşlığı bulunan asıl borçluya takibin yöneltilmediğinin görüldüğü, Yasa hükmüne aykırı olan bu eksikliğin mahkemece re'sen nazara alınması gerekmekte olup İİK'nun 16/2. maddesi gereğince takibin her aşamasında ve süresiz olarak şikayet yoluyla ileri sürülebileceği-
Asıl kredi borçlusunun yanında adı geçen kişinin ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takipte yer almasının, takibe konu borç için taşınmazlarını ipotek vermesinden kaynaklandığı, bu durumda, mahkemece, borçlu adı geçen kişiye icra emrinin 12.04.2013 tarihinde tebliğ edilmesi, iş bu şikayetin 27.01.2016 tarihinde yapılması karşısında, istemin süreden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Takip dayanağı ipotek, limit (üst sınır) ipoteği niteliğinde olup, alacaklı ve borçlular arasında cari hesap veya kısa, orta ve uzun vadeli kredi şeklinde işleyen nakdi veya gayrinakdi bir kredi ilişkisi bulunmadığı gibi, alacaklının da kredi veren kuruluş(banka) niteliğini haiz olmadığı, dolayısıyla, taraflar arasında İİK'nun 150/ı maddesinde açıklanan koşullarda cari hesap ve kredi ilişkisi söz konusu olmadığından icra emri gönderilmesine olanak tanıyan anılan maddenin olayda uygulanma yeri bulunmadığından, diğer taraftan, takip konusu ipoteğin, İİK'nun 149. maddesinde düzenlenen kesin borç ipoteği mahiyetinde olmadığından, alacaklı tarafından sözü edilen maddelere dayanılarak ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibi yapılması mümkün olmayıp, yapılan takibin usulsüz olduğu, bu hususun İİK'nun 16/2. maddesine göre süresiz şikayete tâbi olup, mahkemece re'sen gözetilmesi gerekeceği-
İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takipte haciz aşaması olmadığından haczedilemezlik şikayetinde bulunulmasının mümkün olmadığı-
Alacaklı bankanın nakdi kredi alacağının tahsiline ilişkin olarak usulüne uygun olarak başlattığı ipotekli takipte, ipotekle teminat altına alınmış kontragaranti sözleşmesi kapsamında verilen meri teminat mektubu bedellerinin (teminatsız kalmaması için) depo edilmesinin de istenebileceği, ancak nakdi kredi borcunun tahsiline ilişkin olarak İİK’nun 149 ve 150/I. maddesi çerçevesinde bir ipotekli takip yapılmadan, yani, nakde çevrilmemiş teminat mektuplarının teminatsız kalma riski olmayacağından yalnızca, meri teminat mektubu bedellerinin depo edilmesi talep edilerek, ipoteğin paraya çevrilmesi istenemeyeceği-