İpotek resmi senedinde, dava konusu ipoteklerin 'bila faiz ve 15.10.2014 süre ile' tesis edildiği belirtilmiş, icra takipleri ise 11.12.2014 tarihinde başlatılmış olduğundan, bu durumda, 15.10.2014 tarihinde ipotek kalkacağından, ipotek süresinden sonra bu ipoteklere dayanılarak ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılamayacağı-
Şikayet edene hesap kat ihtarı tebligatı yapılmış olmakla, her ne kadar tebligat usulsüz ise de borçlu tarafından en geç icra emri tebliğ tarihinde bu husustan haberdar olunduğu nazara alındığında şikayet süresinde olmadığı gibi, borçlunun dava dilekçesinde getirdiği kat ihtarnamesine ilişkin tebligat usulsüzlüğü şikayetini, istinaf başvurusunda ileri sürmediğinin görüldüğü, o halde, Bölge Adliye Mahkemesince re'sen kat ihtarı tebligatı usulsüzlüğü değerlendirilemeyeceğinden borçlunun istinaf dilekçesi içeriği gözetilerek sair istinaf sebeplerinin incelenmesi ile yetinilmesi gerekeceği-
İİK'nın 149. maddesi içeriğinden, asıl borçlu ile ipotek veren arasında zorunlu takip arkadaşlığının bulunması nedeniyle haklarında birlikte takip yapılması gerektiği anlaşıldığından, asıl borçlu yönünden tesis edilen tedbir kararının zorunlu takip arkadaşları olan ipotek malikleri yönünden de sonuç doğuracağının kabulü gerekeceği-
İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda akdi faiz oranının % 14,68; temerrüt faiz oranının ise % 30 olduğu kabul edilerek hesaplama yapıldığı ve mahkemece buna göre hüküm tesis edildiği- istinaf incelemesine konu mahkeme kararında esas alınan temerrüt faiz oranının alacaklı lehine kesinleştiği dikkate alınarak buna göre gerekirse bilirkişiden ek rapor alınıp istinaf başvurusunun incelenmesi ve sonuçlandırılması gerektiği-
İİK'nun 149. maddesine göre aralarında zorunlu takip arkadaşlığı bulunan asıl borçluya takibin yöneltilmediğinin görüldüğü, Yasa hükmüne aykırı olan bu eksikliğin mahkemece re'sen nazara alınması gerekmekte olup İİK'nun 16/2. maddesi gereğince takibin her aşamasında ve süresiz olarak şikayet yoluyla ileri sürülebileceği, bu durumda, asıl borçlu hakkında yapılmış bir takip bulunmadığına göre, takibe devam edilmesi ve ipotek veren borçluya ait taşınmazın satışı mümkün olmadığından, yapılan ihalenin de yok hükmünde olduğu, o halde, mahkemece, re'sen ihalenin feshine karar verilmesi gerekeceği-
İİK. 149. uyarınca kredi sözleşmesi kefillerine icra emri gönderilemeyeceği- Takibe konu ipoteğe esas kredi sözleşmesindeki kefilin ihalenin feshini talep edemeyeceği- İşin esasına girilmeden ihalenin feshi talebinin reddi halinde, şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilemeyeceği-
Her iki takibin ise aynı alacak için aynı taşınmaz üzerine kurulan ancak farklı derecelere ilişkin ipoteğe dayandığı anlaşıldığından, Bölge Adliye Mahkemesince; TMK'nun 873/3 maddesindeki yasal düzenleme uyarınca, aynı alacak için aynı taşınmaz üzerinde farklı derece ile tesis edilmiş ipotekler nedeniyle birlikte takip yapılması gerektiği, o halde şikayetin kabulü ile takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Aynı alacak için aynı taşınmaz üzerinde farklı derece ile tesis edilmiş ipotekler nedeniyle birlikte takip yapılması gerektiği-
HMK.'nun 124. maddesine uygun olarak kısıtlı borçlunun vasisinin ek takip talebi ile takipte gösterilmesi ve icra emri tebligatının vasiye tebliği zorunlu olduğundan Bölge Adliye Mahkemesince, şikayetin kabulü ile icra emrinin iptaline ve yeniden kısıtlı borçlunun vasisinin yer aldığı usulüne uygun icra emri düzenlenerek vasiye tebliğe çıkartılması yönünde karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, taleple bağlılık ilkesi nazara alınarak, bilirkişice icra emrinde istenen asıl alacak miktarından daha fazla bir miktar üzerinden işlemiş faiz hesabı yapılarak hüküm kurulduğu anlaşıldığından, bu hali ile ilk derece mahkemesince bozma kararına uyulmasına rağmen bozma kararının gereğinin yerine getirilmediğinin görüldüğü-