Asıl borçlu hakkında verilen tedbir kararının hem söz konusu kararın niteliği hem de zorunlu takip arkadaşlığı açısından sonuç doğuracağı-
Asıl borçlu hakkında iflasın ertelenmesi davası kapsamında verilen tedbir kararının, hem söz konusu kararın niteliği gereği, hem de zorunlu takip arkadaşlığı nedeniyle ipotekli taşınmaz maliki yönünden sonuç doğurmayacağının kabulü mümkün olmadığı, iflas ertelenmesi davasında verilen tedbir kararı kapsamında İİK'nun 179/b maddesi gereğince, ipotek konusu taşınmazın satışı gerçekleştirilemeyeceğinden, mahkemece, ihalenin feshi isteminin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Takibe itiraz etmeyen davalı hakkında itirazın iptali davası açılamayacağı- Davalı şirket hakkında yapılan icra takibinde ödeme emrinin davalı şirkete tebliğ edildiği (cari hesaba dayalı aynı ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip), yine bu takibe dayalı olarak açılan itirazın iptali davasında da dava dilekçesinin davalı şirkete tebliğ edildiği, artık bu şekilde TMK. mad. 887’de aranan hem asıl borçlu, hem de borçtan şahsen sorumlu olmayan ipotek takip borçlusuna muacceliyet ihtarının gönderilme şartının gerçekleştiği-
Aralarında zorunlu takip arkadaşlığı olan borçlu ile rehin veren üçüncü kişi hakkında birlikte takip yapılması gerekeceği-
İpoteğin, kesin borç (ana para) ipoteği niteliğinde olmadığının, bu nedenle İİK'nun 149.maddesinin uygulanmasının mümkün bulunmadığının anlaşıldığı, İİK.nun 150/ı maddesindeki düzenleme ise, banka ve kredi veren kuruluşlar yönünden olup, diğer gerçek ya da tüzel kişilerin, anılan maddeye dayalı olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı icra takibi yapmaları mümkün olmadığından, İİK'nun 150/ı maddesinin de olayda uygulama yerinin bulunmadığı, bu durumda gerçek kişi alacaklının, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibi yapması usulsüz olup, bu konuda süresiz şikayet yolu ile icra mahkemesine başvurularak icra emrinin iptalinin istenebileceği-
İİK. mad. 149 uyarınca, aralarında zorunlu takip arkadaşlığı bulunan asıl borçlu limited şirket hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip yapılmadığı görüldüğünden, asıl borçlu hakkında takip yapılmadığı gözetilerek, şikayetin kabulü ile takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Takip dayanağı ipotek, limit (üst sınır) ipoteği niteliğinde olup, alacaklı ve borçlular arasında cari hesap veya kısa, orta ve uzun vadeli kredi şeklinde işleyen nakdi veya gayrinakdi bir kredi ilişkisi bulunmadığı gibi, alacaklının da kredi veren kuruluş(banka) niteliğini haiz olmadığı, dolayısıyla, taraflar arasında İİK.'nun 150/ı maddesinde açıklanan koşullarda cari hesap ve kredi ilişkisi söz konusu olmadığından icra emri gönderilmesine olanak tanıyan anılan maddenin olayda uygulanma yeri bulunmadığı- Takip konusu ipoteğin, İİK.'nun 149. maddesinde düzenlenen kesin borç ipoteği mahiyetinde olmadığı, dolayısıyla, alacaklı tarafından sözü edilen maddelere dayanılarak ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibi yapılması mümkün olmayıp, yapılan takibin usulsüz olduğu-
Ölü kişi adına hüküm kurulamayacağından, mahkemece ilgili usul hükümleri dikkate alınarak, mirası reddetmeyen mecburi dava arkadaşları şikayetçi kişi mirasçılarının davada yer almalarının sağlanması ve HMK'nun 77/1. maddesi uyarınca mirasçıların vekaletnamelerini sunması için vekile süre verilmesi gerekeceği-
Borçlu limiti aşar bir biçimde yapılan takibe karşı çıkmış olduğundan, bu şekilde ipotekli takip yapılmasının, kamu düzenine ilişkin olup süresiz şikayete tabi olduğu-
Borçlunun talebi, ödeme emrinin takip talebinde seçilen takip yoluna aykırı düzenlendiğinden bahisle ödeme emrinin iptaline ilişkin olup, konu ve sonuçları itibariyle ihalenin feshi davasından farklı olduğundan, mahkemece, öncelikle anılan husus incelenerek olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerektiği-