Takibin İİK'nun 149. maddesinde düzenlenen ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takip olduğu - İlamlı takiplerde takip dayanağı belgenin icra emri ile birlikte borçluya gönderilmesi gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmadığı-
Takip dosyasında borçlu, gerçek şahıs olup yabancı uyruklu olduğundan adres kayıt sisteminde bir kaydı bulunmamaktadır; borçluya daha evvel usulüne uygun bir tebligat yapılmadan, ipotek senedinde yer alan adrese doğrudan TK.m. 35'e göre tebligat yapılamayacağı-
Asıl borçlu hakkında takip yapıldığı için ipotek verenin sonradan takip edilerek bu iki takibin birleştirilmesinin mümkün olduğu, mahkemece alacaklıya TMK.nun 887, Medeni Kanun'un 802. maddesi uyarınca ipotek borçlusuna ihtarname tebliğ ettirmesi ve borç muaccel hale geldikten sonra adı geçen hakkında yeniden takip yapması, daha sonra da bu dosya ile birleştirilmesi konusunda mehil verilmesi, bu işlemlerin yerine getirilmemesi halinde takibin tümüyle iptali yerine yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Borçlunun icra mahkemesine başvurusunda “takip alacaklısı tarafından sunulan belgeler İİK.nun 150/ı.maddesinde sayılan belgelerden değildir. Müvekkile icra emri tebliği yasaya aykırıdır” şeklinde beyanda bulunduğu, belirtilen ilam niteliği kazanmış bir belgeye, bir başka anlatımla ilama dayanılmadan ilamlı takip yapıldığı yönünde şikayet olup bu şikayetin HGK.nun 08.10.1997 tarih 1997/12-517 E., 1997/776 K. sayılı kararında da açıklandığı üzere İİK.nun 16/2. maddesi uyarınca bir hakkın yerine getirilmemesinden kaynaklandığı, bu nedenle süresiz şikayete konu edilebileceği gözönüne alınarak, şikayetin esasının incelenmesinin gerekeceği-
Alacağın tüketici kredisinden kaynaklanması halinde, borçlunun temerrüde düşüp düşmediğinin, alacağın muaccel olup olmadığının, ne miktarının tahsil edilebilir olduğunun, faiz miktar ve oranlarının tespitinin, tüketici yasası koşullarında yargılama yapılmasını gerektireceği, o halde İİK.nun 68/b ve İİK.nun 150/ı maddesinin tüketici kredilerinde uygulama olanağının olmadığı-
Takipte istenen faizin oranının fahiş olduğuna ilişkin borçlu şikayeti ilama aykırılık nedenine dayalı olduğundan HGK.nun 21.06.2000 tarih ve 2000/12-102 sayılı kararında da belirtildiği üzere süreye tabi olmadığı, bu durumda mahkemece takip dayanağı ipotek belgesinde varsa faiz oranı ve niteliğiyle ilgili düzenlemeler dikkate alınarak borçlunun faize yönelik itirazının esasının incelenmesi gerekir iken şikayetin reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Alacağın tüketici kredisinden kaynaklanması halinde borçlunun temerrüde düşüp düşmediğinin, alacağın muaccel olup olmadığının, ne miktarının tahsil edilebilir olduğunun, faiz miktar ve oranlarının tespitinin, tüketici yasası koşullarında yargılama yapılmasını gerektirdiği, o halde İİK.nun 149. maddesinin tüketici kredilerinde uygulanma olanağının olmadığı-
Alacağın varlığı ve miktarı 4077 sayılı Tüketicinin Korunması hakkında Kanun kapsamında yargılama yapılmasını zorunlu kıldığından, mahkemece bu yönde bir ilam alınmadan başlatılan icra emrinin iptaline karar verilmesi gerekirken şikayetin reddine karar verilemeyeceği-
Satış tarihinde belirlenecek ipotek limitine göre takipte limitin aşılmış olduğunun anlaşılması durumunda borçlunun limiti aşan miktar için süresiz şikayet hakkının bulunduğu da nazara alındığında bilirkişi incelemesi ile sonuca gidilmesi gerekirken takibin iptaline karar verilmesinin isabetsiz olduğu-