Dava şartı yokluğu nedeniyle rededilen davada, davalı yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Borçlu şirket vekilinin, haciz mahalli ile borçlu şirketin ilgisinin olmadığını beyan ettiği, üçüncü kişinin istihkak iddiasının borçlu tarafından kabul edildiği ve borçlu ile üçüncü kişi arasında istihkak iddiası yönünden uyuşmazlık olmadığı, alacaklı ile borçlu arasında, şekli anlamda zorunlu dava arkadaşlığının bulunmadığından bahisle borçlu şirketin davaya dahil edilmesinin hatalı olduğu- İstihkak davalarının, asıl icra takibinin yapıldığı yer mahkemesi ile davalının yerleşim yeri mahkemesinde açılmasının mümkün olduğu, yetki itirazının ancak ilk itiraz olarak ileri sürülebileceği- Yetkisizlik kararı veren mahkemenin, yargılama giderlerine ve avukatlık ücretine hükmetmesinin hatalı olduğu-
Vekille takip edilen davalarda kanun gereğince taktir olunacak vekalet ücretinin yargılama giderleri kapsamında olduğu-
Mahkemece bozmaya uyulduğuna göre, bozmaya uygun olarak davacı-karşı davalı lehine vekalet ücretinin taktir edilmesi gerektiği- İlk hükmün bozulması nedeniyle, sonradan davacı tarafından yapılması gereken harç ve yargılama giderlerinin davalı-karşı davalıdan tahsil edileceği-
6100 sayılı HMK nın 323. maddesinde, yargılama giderlerinin kapsamının, 326. maddesinde de yargılama giderlerinden sorumluluğun düzenlendiği, anılan Kanun'un 326. maddesinin 1. fıkrasında Kanun'da yazılı haller dışında yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceğinin, 2. fıkrasında ise davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkemenin, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştıracağının belirtildiği, bu durumda mahkemece davalı alacaklı için redde konu mahcuzların bedeli üzerinden vekalet ücreti takdirine karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu taşınmazın davacı ve davalının aile konutu olduğu, tarafların en son olarak birlikte oturdukları konutun davaya konu edilen konut olması karşısında; dava konusu taşınmaz yönünden aile konutu olma şartlarının gerçekleşmiş olduğu- Davalı eşten dava konusu taşınmazı devralan diğer davalı ve tarafların bakıcısının taşınmazın aile konutu olduğunu bilebilecek durumda olduğu ve satış işlemine davacı kadının açık rızasının bulunmadığı da dikkate alındığında, dava tarihi itibariyle davacı kadının dava açmakta haklı olduğunun kabulü ile yargılama giderlerinin davalılar üzerinde bırakılması ve yargılamada kendisini vekille temsil ettiren davacı kadın yararına vekalet ücretine hükmolunması gerektiği-
Bozma öncesinde kendisini vekil ile temsil ettirmeyen davacı lehine vekalet ücreti düzenlenmediği, davacının sonraki aşamada vekil tutup kendisini vekil ile temsil ettirdiği ve davası kabul edildiğine göre yararına vekalet ücreti hükmedilmemesinin hatalı olduğu-
Temlik olarak alınan alacak yönünden, davacının diğer ödemeyi üstlendiği borçları ve ödeme miktarı dikkate alınarak inceleme yapılması, alacak mevcut ise miktarının belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekliliği- Temlikin geçerli olması için alacağın varlığının ispatlanmasının gerektiği- Hukuk sistemimizde dahili davalı diye bir müessese bulunmadığından ihbar olunan, davada taraf aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilemeyeceği-
Avukat ile iş sahibi/müvekkili arasındaki sözleşme ilişkisinden doğan avukatlık ücreti ile yargılama sonunda haklı çıkan taraf yararına hükmedilen ve yargılama gideri niteliğinde olan avukatlık ücretlerinin kaynağı farklı olup, uygulama ve yargısal kararlarda bunlardan ilkine sözleşmeden doğduğu için "akdi vekâlet ücreti", ikincisine ise kaynağını kanundan aldığı ve yargılama sonunda dava ya da takibin karşı tarafından tahsiline karar verildiği için "yasal vekâlet ücreti" ya da "karşı taraf vekâlet ücreti" denildiği- Yargılama giderlerinden olan yasal vekalet ücretine hükmedilebilmesi için dava ya da takipte haklı çıkan tarafın her şeyden önce kendisini bir vekille temsil ettirmiş olması gerektiği; bu ücretin, vekil eden ile avukatı arasındaki sözleşme ilişkisinden kaynaklanan akdi vekâlet ücretinden tamamen farklı olup, dava sonucunda haklı çıkan tarafın kendisini bir vekille temsil ettirmiş olması nedeniyle zarara uğradığı düşüncesinden hareketle yargılama giderlerinden biri olarak kabul edildiği- Dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekâlet ücretinin avukata ait olduğu ve bu ücretin, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemeyeceği, haczedilemeyeceği- Bir hükmün ancak davanın taraflarının leh ve aleyhine kurulabileceği gözetildiğinde davanın tarafı olmayıp, yargılamada sadece taraflardan birinin vekili sıfatıyla yer alan avukat hakkında hüküm kurulamayacağı- Avukatlık ücretinden müteselsil sorumluluğun iki durum için öngörüldüğü, bunlardan ilki iş sahibinin birden fazla olması hâlinde iş sahiplerinin avukata karşı olan müteselsil sorumluluğu, ikincisi ise iş sahibinin hasmı ile sulh olması veya her ne suretle olursa olsun anlaşmayla sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde, iş sahibi ile karşı tarafın (hasmın) avukata karşı olan müteselsil sorumluluğu olduğu- Tarafların aralarındaki ihtilafı sulhle sonuçlandırdıklarını ispat yükünün avukata ait olduğu- Somut olayda davalı alacaklı ile diğer davalı borçlu arasında düzenlenen protokol her ikisi arasındaki hukuki ilişkiyi kapsadığı, dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekâlet ücretinin avukata ait olduğu, protokolde avukatın bu şahsi alacağından feragat ettiğine dair açık bir düzenleme bulunmadığından avukatın sulh protokolüne katılmış ve protokolü alacaklı tarafın vekili sıfatıyla imzalamış olması vekâlet ücreti alacağından kendi adına feragat ettiğini göstermeyeceği- Alacaklı ile borçlu arasındaki hukuki ilişkiyi düzenleyen protokolde icra takibinden tüm sonuçlarıyla birlikte feragat edileceği yönünde bir kararlaştırmanın, bir haktan feragatin açık bir şekilde yapılması gerektiği gözetildiğinde, bu yönde bir çekince ileri sürülmemiş olsa bile davacı avukatın vekâlet ücretini kapsadığını söyleme olanağının mümkün olmayacağı-