Toplam otuz üç adet şikayet dosyasının farklı icra takip dosyalarından kaynaklı, aynı davalıya karşı açılan ve sebepleri aynı olan usulsüz tebliğ şikayeti hakkında olduğu, bu şikayetler hakkında aynı mahkemece aynı tarihte karar verildiği görüldüğünden, bu şikayetler yönünden vekâlet ücretinin tespitinde AAÜT’nin 22. maddesinin dikkate alınması gerektiği- Şikayetçi lehine vekalet ücretine hükmedilmesi yerinde olmakla birlikte, vekalet ücretinin tam ücretin %50’si olarak belirlenmesi gerektiği-
492 sayılı Harçlar Kanunu'na ekli I sayılı tarifenin icra iflas harçları B bölümünün I-3. maddesindeki tahsil harcının, ancak ödeme emri veya icra emri tebliğinden sonraki işlemler nedeniyle alınacağının öngörüldüğü, somut olayda ödeme emrinin tebliğinden sonra ancak hacizden önceki dönemde alacaklı tarafından vazgeçme beyanında bulunulduğu görülmekle, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 23. maddesinde yazılı; "Her ne sebep ve suretle olursa olsun, icra takibinden vazgeçildiğinin zabıtnamaye yazılması için vazgeçilen miktara ait tahsil harcının yarısı alınır. Ancak haczedilen mal satılıp paraya çevrildikten sonra vazgeçilirse tahsil harcı tam olarak alınır" hüküm gereğince, alacaklıdan tahsil harcının yarısı olan % 2,27 oranında harcın tahsili gerekirken, % 4,55 oranında tahsil harcı alınmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davanın esasına yönelik karar verildiğine göre, karar tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hacizli malların değeri ile asıl alacak miktarından hangisi az ise onun üzerinden hesaplanacak nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekeceği, somut olayda, asıl ve birleşen davalarda asıl alacak, mahcuzun değeri ve harçlandırılan dava değeri de dikkate alınarak vekalet ücreti belirlenmesi gerekirken davalı taraf yararına hangi değer üzerinden hesaplandığı belli olmayacak şekilde vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmadığı gibi, asıl ve birleşen davalarda ayrı ayrı mahcuzun değeri ile asıl alacak miktarı dikkate alınarak hangisi az ise onun üzerinden nispi karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerekirken fazla harca hükmedilmesinin bozmayı gerektireceği-
Alacaklının istinaf dilekçesinde ibraz ettiği .............. tarihli protokolün şikayet tarihinden sonra düzenlendiği gibi şikayet konusu ile de ilgili olmayıp borcun taksitlendirilmesine ilişkin olduğu, şikayetin niteliği gereği süreye tabi olmadığı, takibe dayanak ilamda her bir davacının alacak miktarı belli olup kendi hissesine düşen kısım yönünden ayrı ayrı takip başlatmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi objektif iyi niyet kurallarına aykırılığın da bulunmadığı, bu durumda mahkemece takibin iptaline ilişkin karar verilmesinin isabetsiz olduğu- 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na eklenen Geçici 14. maddesinde ... kısmının 07.05.2021 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Anayasa Mahkemesi Başkanlığının 04.02.2021 tarihli 2019/89 E. 2021/10 K. Sayılı kararı ile iptaline karar verildiğinden ilamın kesinleşmesinin gerekmediği, el atmanın 1983 yılı öncesi olması dikkate alındığında her ne kadar vekalet ücretinin maktu olarak hesaplanması gerekmekte ise de icra dosyasında nispi vekalet ücreti hesaplandığına dair herhangi bir bilgi ya da belgenin de bulunmadığı-
Taşınmazın paylı mülkiyete tabi olması nedeniyle şikayetin borçlunun pay oranı esas alınarak çözümlenmesi gerektiği belirtildikten sonra, mahkemece alınan bilirkişi raporunda, taşınmazın borçluya ait 1/4 hisse değerinin 150.000,00 TL, borçlunun satın alabileceği haline münasip ev değerinin ise 300.000,00 TL olarak belirlenmesi karşısında, şikayete konu taşınmazın borçlunun haline münasip evi olduğu gerekçesiyle şikayetin kabulü ile şikayete konu taşınmazdaki borçlunun 1/4 hissesine konulan haczin kaldırılmasına karar verilmesi gerekeceği- HMK'nın 326. maddesinde yer alan, kanunda yazılı haller dışında yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına ilişkin düzenleme gereğince, borçlunun meskeniyet şikayetinde haklı olması ve alacaklının aşamalarda şikayetin reddi talebini sürdürmesi nedeniyle, alacaklı aleyhine yargılama giderleri ve HMK'nın 323/ğ maddesi gereğince yargılama giderleri kapsamında olan vekalet ücretine hükmedilmesinin yerinde olduğu-
Şikayete konu taşınmazın bulunduğu mahalde yapılan keşif sonrasında inşaat mühendisi, fen ve gayrimenkul değerleme uzmanı bilirkişilerden aldırılan raporda, şikayete konu taşınmazın değerinin 139.137,75 TL, borçlunun sosyal ve ekonomik durumu göz önüne alınmak suretiyle haline münasip ev değerinin 140.000-200.000 TL olarak tespit edildiği, bilirkişi raporunun Yargıtay içtihatlarına uygun olarak hazırlandığı, hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu, mahkemece şikayet kabul edildiğinden davalı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı-