Süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi -1.6.1990 T. ve 3/4 sayılı İçt. Bir. Kararı uyarınca Yargıtayca da bu yolda karar verilebileceği–
‘Kayıt kabul davaları’nın davacının alacağının iflâs masasına kaydına ilişkin olup davacının tüm belgeleri celbedilmeden verilen kararın eksik incelemeye dayalı sayılacağı- Kayıt kabul davalarında dava dilekçesinde talep ettiğinden daha fazla alacağı bulunduğu bilirkişi incelemesi ile anlaşılan davacının ıslah yolu ile talep ettiği alacak miktarını artırabileceği–
‘Kayıt kabul davaları’nın, alacaklı ile müflis arasındaki borç ilişkisini maddi hukuk bakımından sonuçlandıran davalar olduğu, mahkemece daha evvel açılan itirazın iptâli davaları arasından maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyen (yetkisizlik, görevsizlik, açılmamış sayılma ve tefrik gibi) kararlar bakımından inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği–
İflâs idaresinin usulüne uygun biçimde tahakkuk ettirilerek kesinleştirilmiş vergi alacaklarını iflâs masasına koşulsuz olarak kaydetmesi, kesinleşmemiş vergi alacaklarını ise iflâs masasına kaydetmekle beraber itirazlarını vergi mahkemesinde ileri sürmesi gerekeceği–
Dava sırasında alınan "ek rapor"un aynı bilirkişiler tarafından düzenlenmesi gerekeceği, ‘ayrı bilirkişi raporu’ alınması halinde ise ilk bilirkişi kuruluna dahil olan kimselere görev verilmemesi gerekeceği–
‘Vergi alacaklarının her hangi bir inceleme yapılmaksızın iflâs masasına kaydedilmesi ve eğer iflâs idaresinin buna yönelik bir itirazı varsa, bunu vergi mahkemesinde ileri sürmesi’ yönündeki ilkenin, verginin tarh, taahhuk ve tahsiline ilişkin ihtilaflar bakımından kabul edildiği; davalı yanın (iflâs idaresinin) borca itiraz etmeyip ‘ödeme’, ‘mükerrer kayıt’ ya da ‘mahsup’ itirazında bulunması halinde, konunun seçilecek bir bilirkişiye ya da bilirkişi kuruluna incelettirilerek, uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceği–
Hakimin tarafların istemi ile bağlı olup talepten fazlasına hükmedemeyeceği–
Sıra cetveline itiraz "kayıt kabul" davasının -kural olarak- sıra cetvelinin ilanından itibaren onbeş gün içinde açılması gerekeceği (İİK. 235/I)–
BK. hükümlerine göre ‘tediye yerine yapılan temliklerde, temlik edenin, temlik konusu alacağın varlığından sorumlu’ olduğu’ (eğer, temellük eden alacaklının alacağını borçludan tahsil edememesi halinde, borcun sona ermeyeceği, temlik edenin de borçtan sorumlu olmakta devam edeceği)–