TBK. mad. 97 uyarınca ifada sıra kuralı gereği arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden doğan alacak davasında, davanın açıldığı tarihte henüz yüklenicinin sözleşmeden kaynaklanan edimlerini tam olarak yerine getirmediği, inşaatta bir kısım eksikliklerin bulunup bunların dava açılmasından sonra yargılama aşamasında giderildiği, keza iskan ruhsatının da yine davadan sonra alındığı, bu haliyle arsa sahiplerinin yükleniciye tapularını vermemekte haklı olup davanın açılmasında da bir kusurlarının bulunmadığı anlaşıldığı, yüklenicinin tapuların geç verilmesi nedeniyle uğradığını öne sürdüğü zararların arsa sahiplerinden talep edilmesinin mümkün olmadığı-
Eser sözleşmelerinin kendine özgü bir türü olan, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde, yüklenicinin, arsa sahibinden tapu isteyebilmesi için, öncelikle kendi edimlerini sözleşmeye uygun şekilde ifa etmesi gerekeceğinden inşaattaki eksik ve kusurlu işler bedelinin tespiti ve eldeki dosya ile, İstanbul 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/.. Esas, 2013/.. Esas sayılı dava dosyasının birleştirilerek, davalı arsa sahibinin eksik ve kusurlu işlerden dolayı varsa alacağı ile anılan dosyadaki alacaklarının ödenmesi koşuluyla, yani birlikte ifa ilkesine göre tescil kararı verilmesi gerektiği-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden doğan eksik imalât bedeli ile kira tazminatının tahsili; karşı dava ise, tapu iptal tescil ile kâr ve kira kaybı bedeli ile fazla imalât bedelinin tahsili istemi- Yüklenicinin tapu iptali ve tescil isteme hakkının, ödemeyi yaptığı tarihte doğacağı, karşı davada hüküm altına alınan miktarın ödenmesi koşuluyla tapu iptali ve tescile hükmedilmesi, asıl davada davacı-karşı davada davalı arsa sahibinin dava tarihi itibariyle tapuda devir yapmamakta, diğer anlatımla karşı davaya karşı çıkmakta haklı olduğu ve karşı davanın açılmasına sebebiyet vermediği, bu nedenle aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerektiği- Eksik ve ayıpların, kullanımdan mı yoksa imalâttan mı kaynaklandığı hususlarına açıkça yer vermeyen bilirkişi raporları esas alınarak eksik iş bedeline hükmedilmesinin hatalı olduğu- Eksik ve ayıplı işlerin, ortak alanlarda mı yoksa arsa sahibine ait dairlerde mi olduğu, ortak alanlarda bulunduğunun tespiti halinde davacı arsa sahibinin arsa payı oranında talepte bulunabileceği hususunun ve ayrıca tespit edilen kalemlerin eksik iş mi ayıplı iş mi olduğu ve kullanımdan kaynaklanıp kaynaklanmadığı hususlarının gözetilmesi gerektiği- Sözleşmede belirlenenden farklı marka yapılan kapılar nedeniyle doğan değer farkının eksik iş bedeli olarak kabul edilip hüküm altına alınmasına rağmen, asıl davada davalı yüklenicinin bu dairelerin ikisindeki kapıların kararlaştırılan marka yapıldığı yönündeki savunma ve itirazlarının değerlendirilmesi gerektiği-
8. HD. 05.12.2017 T. E: 2015/15260, K: 16193-
İ.lı işleme dayalı tapu iptal tescil davasında, taraflar arasında imzalanan 11.05.2007 tarihli belgenin inançlı işlemin belgesi olduğu esasen taraflarca da inkar edilmediği gözetilerek işin esasına girilip, davalı tarafından kredi temin edilip edilmediğinin, temin edildi ise davacıya verilip verilmediğinin, kredi borcunun davalı tarafından ödenip ödenmediğinin açıklığa kavuşturularak, gerçekten kredi alınıp davacıya verilmiş, kredi borcu da davalı tarafından ödenmiş ise borç miktarı tespit ettirilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Davacı tarafından dosyaya yazılı bir delil sunulmamış ise de, ceza davasından önce hazırlık soruşturması sırasında dahili davalının alınan imzalı beyanında; inançlı işlemin varlığını kabul ederek ikrarda bulunduğu, ayrıca tapu kayıt maliki diğer davalının da bu dahili davalı ve davacının boşandığı eşinin kardeşi olması nedeniyle durumu bilen ya da bilmesi gereken konumunda olduğu anlaşıldığından, ilgili bankadan dahili davalı tarafından temin edilen kredi borcunun TBK. mad. 97 hükmü gözetilmek suretiyle kim veya kimler tarafından ödendiği hususları üzerinde durulması, buna ilişkin kayıtların getirtilmesi, davacının dahili davalıya olan borç miktarının kayda dayalı saptanarak mahkeme veznesine depo etmesi için davacı tarafa süre verilmesi, yatırdığı takdirde tapu iptal ve tescil isteğinin kabul edilmesi, aksi halde davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
İ. sözleşmeleri bir yandan mülkiyeti nakil borcu doğurması bakımından tarafları bağlayıcı, diğer yandan, mülkiyetin naklinin sebebini teşkil etmesi açısından tasarruf işlemlerini bünyesinde barındıran sözleşmeler olduğu ve koşulların oluşması halinde taşınmaz mülkiyetini nakil özelliğini taşıdığının kabul edilmesi gerektiği- İ.lı işleme dayalı davanın şekle bağlı olmayan yazılı delille ispatı gerektiği- Borç ilişkisinin kaynağının davacının ve davalının imzasını taşıyan "sözleşme'' başlıklı belgeye dayandırdığı, inançlı işlem olgusunun varlığının imzası inkar edilmeyen bu belge ile sabit olduğu ve davalı tarafından ibraz edilen dekonta göre ödeme yapılarak kredi borcunun kapatıldığı anlaşılmakla ve TBK. mad. 97 uyarınca, kendi edimini yerine getirmeyen, karşı edimin ifasını isteyemeyeceğinden, davalı tarafından bankadan çekilen kredi için dava dışı kişi tarafından yapılan geri ödemelerin bilirkişi raporu ile tespit edilmesi ve kalan kısım açıkça saptanarak mahkeme veznesine depo etmeleri için davacılara önel verilmesi, depo ettikleri takdirde sonucuna göre karar verilmesi gerektiği- Taleple bağlı kalınarak ilk kayıt maliki olan davacı için tapu iptal ve tescil hükmü kurulması gerekirken diğer davacı adına tapu iptal ve tescil hükmü kurulmasının da isabetsiz olduğu-
İ. sözleşmesinin, ancak tarafların imzasını taşıyan yazılı delille kanıtlanabileceği- Yazılı delil bulunmasa da, taraflar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış “delil başlangıcı” niteliğinde bir belge varsa, HMK. mad. 202 uyarınca inanç sözleşmesi “tanık” dahil her türlü delille ispat edilebileceği- Davacı ve davalılardan üçü dışında diğer taşınmaz malikleri olan davalılar ve son tapu maliki arasında yapılan taşınmaz devrinin davacıya iade etmek şartıyla inançlı temlik sebebiyle tapunun devri yapıldığına dair bu davalıların imzasını içeren yazılı delil veya delil başlangıcı sayılacak bir belge mevcut olmadığından, "son tapu maliki" olan davalıya, dava konusu taşınmazı satış suretiyle devir eden davalının "yapılan satışın muvazaalı olduğuna dair" imzalı beyanı ancak kendisini bağlayacağı, bu davalının beyanının da son tapu maliki davalı yönünden yazılı delil veya delil başlangıcı sayılacak bir belge olmadığı, bu nedenle davacı ile son tapu maliki davalı arasında inançlı temlik sözleşmesinin yazılı delil veya delil başlangıcı ile kanıtlanamamış olduğu ve bu durumda; tapu iptal ve tescil davasının reddi ile davacının terditli tazminat talebi yönünden bir karar verilmesi gerektiği-
İlke olarak her davanın, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki duruma göre hükme bağlanacağı- Dava açıldıktan sonra meydana gelen bir nedenle dava konusunun ortadan kalkması; eş söyleyişle tarafların, davanın esası hakkında karar verilmesinde hukuki yararının kalmaması halinde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmayacağı- Dava konusu hakkın davacıya ödenmesi, verilmesi ya da müdahalenin kaldırılması, davacı ve davalı sıfatının birleşmesi, yeni çıkan bir kanun yada Anayasa Mahkemesi kararı ile ya da kişiye sıkı sıkıya bağlı ve mirasçılara geçmeyen bir hakka ilişkin davalarda taraflardan birinin ölümü gibi nedenlerle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmaması durumunda davanın konusuz kalmasından söz edileceği ve böyle bir durum söz konusu olduğunda mahkemenin yargılamaya devam etmesine gerek olmayacağı- Şikayet olunan vekili, icra emrine konu aracın kendilerine teslim edildiğine dair beyanda bulunduğundan, araç kendisine teslim edilen takip alacaklısının icra emri ile elde etmek istediği amaca ulaşmış olduğu ve tarafların işin esası hakkında karar verilmesinde hukuki yararı kalmadığı-
Tapu iptali ve tescil davası-