E.tmanın önlenmesi-ecrimisil birleştirilen dava ise, inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat istekleri- Davacının karşılıklı edimler içeren inanç sözleşmesine dayanarak taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tescilini isteyebilmesi için, öncelikle kendi edimini yerine getirmesi gerektiği (TBK. mad. 97)-  Banka dekontlarının bir kısmında davalı- davacının ödeme yaptığı anlaşıldığından, dekontların yazılı delil başlangıcı kabul edilmesi gerektiği- Mahkemece ödemelere ve krediye ilişkin bilgilerin bankadan temin edilmesi, ödemelerin kim tarafından yapıldığının tespiti, tanık anlatımlarının değerlendirilmesi ve öncelikle inançlı işleme ilişkin uyuşmazlığın çözülmesi, daha sonra asıl dava bakımından TBK 97. maddesi de değerlendirilerek karar verilmesi gerektiği-
Olayları bildirmek taraflara hukuki nitelendirmeyi yapmak ve ona uygun yasal düzenlemeyi tayin ve tespit ederek uygulamak görevlerinin mahkemeye ait olduğu- İ. sözleşmesinin taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil ettiği- Gayrimenkul rehni bakımından geçerliliği olan Medeni Kanunun mad. 873'ün inanç sözleşmelerine dayalı temlike konu taşınmazlar bakımından uygulama yeri olmadığı- İ. sözleşmesine ve buna bağlı işlemle alacaklı olan tarafın ödeme günü gelince alacağını elde etmek için dilerse teminat için temlik edilen şeyi “ ifa uğruna edim “ olarak kendisinde alıkoyabileceği ya da o şeyi, açık artırma yoluyla veya serbestçe satıp satış bedelinden alma yoluna da başvurabileceği- Sözleşme ile öngörülen ifa süresi içerisinde, sırf sözleşmeyi imkansız kılmak amacıyla muvazaalı olarak yapılan temliklerin yasal koruma altında tutulamayacağının izahtan vareste olduğu- Meri hukuk sistemimizde herhangi bir düzenleme olmamasına karşın inanç sözleşmelerinin kendine özgü bir müessese olup, öğreti ve uygulamada kabul edilegelen bir olgu olduğu- İ. sözleşmelerinin tarafları arasında, onların gerçek iradelerini ve akitten amaçladıklarını yansıtması bakımından geçerli olduğu, taraflarına Borçlar Kanunu çerçevesinde nisbi haklarını talep etme olanağını verdiği ve uygulamada bu meselenin 5.2.1947 tarih 20/6 sayılı İ.ları Birleştirme kararı ile ilişkilendirilip, bu karar dayanak yapılmak suretiyle çözüme gidildiği- İ. sözleşmelerinin bir yandan mülkiyeti nakil borcu doğurması bakımından tarafları bağlayıcı, diğer yandan, mülkiyetin naklinin sebebini teşkil etmesi açısından tasarruf işlemlerini bünyesinde barındıran sözleşmeler olduğu ve bu durumda koşulların oluşması halinde taşınmaz mülkiyetini nakil özelliğini taşıdığının kabulü gerektiği- İçtihadı Birleştirme kararının sonuç bölümünde ifade olunduğu üzere, inançlı işleme dayalı olup dinlenilirliği kabul edilen iddiaların ispatının şekle bağlı olmayan yazılı delil olduğu ve inanç sözleşmesi olarak adlandırılan bu belgenin sözleşmeye taraf olanların imzasını içermesinin gerekli olduğu, bunun dışındaki bir kabulün, hem İçtihadı Birleştirme kararının kapsamının genişletilmesi, hemde taşınmazların tapu dışı satışlarına olanak sağlamak anlamını taşıyacağından kendine özgü bu sözleşmelerle bağdaştırılamayacağı- Uyuşmazlıkta mahkemece belirtilen yönlerde inceleme ve değerlendirme yapılmış olmadığından inançlı işlem yönünde araştırma yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken değinilen yönler gözardı edilerek ve nitelendirmede yanılgıya düşülerek yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmede, kendi borcunu ifa etmeyen tarafın, karşı taraftan edimin ifasını isteyemeyeceği- Davalının, eksik ve ayıplı işler ile gecikme tazminatı talepli dava derdest ise bu dosya ile arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin dava dosyasının birleştirilerek birlikte görülmesi, şayet sonuçlanmış ise kesinleşmesinin beklenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Tapu iptali ve tescil davası bozma ilamına uyularak-
Tapu iptali ve tescil davaları kayıt malikine karşı açılacağı, birleştirilen ve kayıt malikine karşı açılmayan davaların reddine karar verilmesinin isabetli olduğu, kayıt maliki olmayan davalının kabulünün sonuca etkili olmayacağı- İ. sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan , onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muamele olduğu- Bu işlemle borçlunun, alacaklısına malını rehin edip, yalnızca sınırlı ayni bir hak tanımak yerine, alacaklısına malının mülkiyetini geçirerek rehin hakkından daha güçlü, daha ileri giden bir hak tanıdığı- İ.lı işleme dayalı olup dinlenilirliği kabul edilen iddiaların şekle bağlı olmayan yazılı delille ispatlabileceği- Asıl davada ve birleştirilen dosyada davacıların inançlı işleme dayalı iddialarını davalının eli ürünü bir yazılı belge ile ispatlayamadıkları ve bu yönde ibraz edilen belgedeki taşınmazın kredi borcu bittiğinde asıl davanın davacısına iade edileceği belirtilmişse de bu belgede davalının imzasının olmadığı, ancak davacıların yazılı delil başlangıcı bulunduğu yönündeki iddiaları bakımından mahkemece, yeterli araştırma ve inceleme yapılmadığı görüldüğünden, tarafların kabulü ve tapu kayıtları kapsamı ile alım satım işlemleri sırasında kredi çekildiği, tapu kayıtlarına ipotek tesis edildiği sabit olduğundan, iddia ve savunma doğrultusunda gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, yazılı delil başlangıcı olabilecek nitelikteki her iki davaya konu taşınmazlar yönünden çekilen kredilere ilişkin banka kayıtlarının eksiksiz getirtilmesi, ödeme belgelerinin incelenmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Tapulu taşınmazların satışına ilişkin sözleşmenin, resmi şekilde yapılmadığı için TMK'nun 706, TBK'nun 237. (BK.'nun 213), Tapu Kanununun 26. ve Noterlik Kanununun 60. maddeleri uyarınca hukuken geçersiz olduğu, geçersiz sözleşmelerin taraflarına geçerli sözleşmelerde olduğu gibi hak ve borç doğurmayacağı, tarafların verdiklerini sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri isteyebileceği- Sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için, bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olması gerekeceği, sebepsiz zenginleşmenin; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebileceği, sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşenin, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı geri verme borcu altında olduğu, iade borcunun kapsamını belirlemede öncelikle fakirleşme ve zenginleşme zamanının tespit edilmesi gerekeceği- Taraflarında kabulünde olduğu üzere taraflar arasında satım sözleşmesine konu taşınmazın halen davacı tarafın zilyetliğinde bulunduğu, bu durumda 10/07/1940 günlü ve 2/7 sayılı İBK uyarınca; BK 81 (TBK 97) maddesinin uygulama yeri bulacağı, 10/07/1940 gün ve 2/7 sayılı İçtihadı Birleştirme kararına göre, geçersiz taşınmaz satışında verilen satış bedeline alıcı faiz, taşınmazın kullanılmasından dolayı da satıcının ecrimisil veya kira bedeli isteyemeyeceği-
Arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmelerinde, arsa payının sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa (kademeli ferağ öngürülmemişse) işin yapılmasından sonra devredileceği ve inşaat yapma borcunu yerine getirmeyen yüklenicinin, arsa sahibinden tapu devrini isteyemeyeceği-
Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesine dayanan tescil isteminin hüküm altına alınabilmesi için sözleşmede kararlaştırılan bedelin ödenmiş olması gerektiği ancak, bedelden ödenmeyen bir kısım var ise, bu bedelinTBK. mad. 97 uyarınca depo ettirilmesi gerektiği- 
Asıl ve birleşen tazminat, tapu iptali ve tescil davalarının bozma ilamına uyularak-
İddianın dayanağı olarak davalının imzasını içeren evraklar ibraz edildiğinden imzaların davalının eli mahsulü olup olmadığının üzerinde durulması, davalının isticvabına karar verilmesi gerektiği- Taşınmazı inanç sözleşmesi ile satan kimsenin artık sadece, ödünç almış olduğu parayı geri vererek taşınmazını kendisine temlik edilmesini istemek yolunda bir alacak hakkı; taşınmazı, inanç sözleşmesi ile alan kimsenin de borcun ödenmesi gününe kadar taşınmazı başkasına satmamak ve borç ödenince de geri vermek yolunda yalnızca bir borcu kaldığından gayrimenkul rehni bakımından geçerliliği olan TMK. mad.873 'ün inanç sözleşmelerine dayalı temlike konu taşınmazlar bakımından uygulama yeri olmadığı-