İki adet bonoya dayalı kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte, alacaklının takip talebinde, asıl alacağı ve asıl alacağa işlemiş faizi yabancı para olarak (USD) istediği, İİK mad. 58/3'ün emredici nitelikteki hükmü gereğince yabancı para üzerinden istenen toplam alacağın TL karşılığını gösterdiği, bu haliyle, seçimlik hakkını fiili ödeme günündeki kur üzerinden ödeme yapılması yönünde kullandığı anlaşıldığından, alacaklı, yabancı para alacağı olan asıl alacak için 3095 Sayılı Kanun'un 4/a maddesi gereğince takip tarihinden fiili ödeme tarihine kadar devlet bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı üzerinden işleyecek faiz talep edebileceği, bu ilke ve kurallar doğrultusunda dosya hesabına yönelik şikayetin sonuçlandırılması gerekirken, hüküm kurmaya elverişli olmayan bilirkişi raporuna dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olduğu-
Borcun dayanağı olan belgenin icra dosyasına ibraz edilmediği ve dolayısıyla ödeme emri ile birlikte gönderilmediği ileri sürülerek ödeme emrinin iptaline yönelik yapılan şikayetin ödeme emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde yapılması gerektiği-
İki veya daha fazla işletmenin belli bir amaca ulaşmak için katkılarını birleştirdikleri ortaklığın, tüzel kişiliği bulunmadığından taraf ehliyetinin de olmadığı, bu nedenle; takibin bütün ortaklar hakkında başlatılmasının zorunlu olduğu, taraf ehliyetinin kamu düzeninden olup, mahkemece kendiliğinden göz önüne alınması gerektiği- Dosya içerisinde bulunan takip talebi ve örnek no:7 ödeme emrinin incelenmesinde; adi ortaklığı oluşturan ve tüzel kişiliği bulunan ortakların ayrı ayrı borçlu taraf olarak yer aldığı görülmekte olup; tüzel kişiliği, dolayısıyla taraf ehliyeti bulunmayan adi ortaklığın düzenlenen takip talebi ve ödeme emrinde taraf olarak gösterilmemesi yerinde olmakla beraber borçlusu iş ortaklığı olan faturaya dayalı olarak adi ortaklığı oluşturan şirketler hakkında yapılan takipte, talep edilen alacağın adi ortaklığın borcundan kaynaklandığının belirtilmediğinin görüldüğü, bu durumda; takibin iptaline karar verilmesi gerekirken ödeme emrinin iptaline karar vermekle yetinilmesinin isabetsiz olduğu-
Borçlunun talebi, ödeme emrinin takip talebinde seçilen takip yoluna aykırı düzenlendiğinden bahisle ödeme emrinin iptaline ilişkin olup, konu ve sonuçları itibariyle ihalenin feshi davasından farklı olduğundan, mahkemece, öncelikle anılan husus incelenerek olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerektiği-
Borca itirazın yasal 5 günlük süre içerisinde icra mahkemesine yapılmasının zorunlu olduğu- İtirazın süreden reddi gerekirken; işin esasının incelenerek ret kararı verilmesinin ve borçlunun inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasının isabetsiz olduğu-
İcra takibinde kredi sözleşmesine dayanılmış olup takip tarihinden sonra işleyecek temerrüt faizinin takipte talep edilen %40 oranını aşmamak üzere kredi sözleşmesinin temerrüt faizine ilişkin hükümleri esas alınarak belirlenmesi ve buna göre işleyecek faizin hesaplanması gerekeceği-
Borçlu adına çıkarılan ödeme emri tebliğ evrakında; ''bu zarfta ödeme emri vardır'' şerhinin bulunduğu ve takip dayanağı belge suretlerinin ödeme emri ekinde gönderildiğine ilişkin bir açıklamanın tebligat mazbatası üzerinde yer almadığı, takip dosyasının incelenmesinde, dayanak belge örneklerinin dosyada bulunmadığı anlaşıldığından, mahkemece, takibe dayanak belgelerin, takip talebi ile birlikte icra dairesine ibraz edilmediği ve borçluya sadece ödeme emri gönderilip, takip dayanağı belgelerin eklenmediği göz önünde bulundurularak ödeme emri tebliğ işleminin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
İcra emrinde yabancı paranın harca esas değer olarak Türk Lirası karşılığı gösterilmediğinden icra emrinin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Ödeme emrinde, icra müdürlüğünün hesap numarasının bulunmadığından şikayetin kabulü ile ödeme emrinin iptaline karar vermesi gerekirken şikayetin reddi yönünde hüküm tesis edilmesinin isabetsiz olduğu-
Tüketici işlemlerinde, tüketicinin edimlerine karşılık olarak alınan şahsi teminatların, her ne isim altında olursa olsun adi kefalet sayılacağı (6502 s. Tük. K. mad. 4)- Borçlu murisin mirasçılarından ikisinin mirası reddettiği görülmüşse de, bir diğer mirasçının mirası reddettiğine dair her hangi bir belge bulunmadığından, borçlu yönünden alacaklının takibe devam imkanının bulunduğu ve borçlu aleyhine Türkiye’de takibatın imkânsız hâle geldiğinden veya önemli ölçüde güçleştiğinden bahisle kefil hakkında takip yapılamayacağı, mahkemece TBK. mad. 585'de öngörülen doğrudan kefile başvurma koşulları değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-