Takip dayanağı ilamın hüküm fıkrasının 4 no'lu bendinde müşterek çocuk için 2003 yılı sonuna kadar yani 31.12.2003 tarihine kadar aylık 300.000.00TL iştirak nafakasının davalıdan alınıp davacıya verilmesine, bu nafakanın 31.12.2003 tarihinden 31.12.2004 tarihine kadar 450.000.000TL olarak tahsiline, 31.12.2004 tarihinden itibaren küçüğe ödenen 450.000.000TL iştirak nafakasının 2004 yılının TÜFE'deki artış oranına göre arttırılarak davacıya verilmesine hükmedilmiş olduğu, yani 31.12.2003 tarihine kadar aylık nafaka 300.000.00TL olarak ,bu tarihten 31.12.2004 tarihine kadar aylık 450.000.000TL olarak belirlendikten sonra 31.12.2004 tarihinden itibaren aylık 450.000.000TL iştirak nafakasının 2004 yılının TÜFE'deki artış oranına göre arttırılarak; 5 no'lu bendinde ise; davalı eş için 31.12.2003 tarihine kadar 150.000.00TL yoksulluk nafakasına, 31.12.2003 tarihinden 31.12.2004 tarihine kadar aylık 300.000.00TL yoksulluk nafakasına denildikten sonra ,bu nafakanın 31.12.2004 tarihinden itibaren TÜFE'deki artış oranı kadar artış yapılarak davacıdan tahsiline karar verilmiş olduğu- İlamda iştirak nafakası ve yoksulluk nafakasının 31.12.2004 tarihine kadar tahsil edilebilecek miktarları açıkça gösterilmiş, bu tarihten sonra ise; 4 no'lu bentte müşterek çocuk için yapılacak artışın 2004 yılının TÜFE'deki artış oranına sabitlendiği, buna göre 31.12.2004 tarihinden sonraki dönemlerde artış oranının 2004 yılının TÜFE'deki artış oranı olduğu ve sabit bu oran üzerinden takip tarihine kadar istenebilecek nafakanın hesaplanması gerekir. İlam hükmünün 5 no'lu bendinde eş için 31.12.2004 tarihine kadar istenebilecek nafaka miktarı da belirlendikten sonra bu tarihten itibaren TÜFE'deki artış oranı kadar artış yapılacağı şeklinde hüküm kurulduğu, bir başka anlatımla belli bir yılın TÜFE artış oranına sabitleme bulunmadığından eşin nafakası 31.12.2004 tarihinde 300.000.00TL kabul edilerek bu miktarın takip tarihine kadar TÜFE'deki artış oranlarına göre istenebilir miktarın hesaplanması gerekeceği-
Yetkili icra dairesinden borçluya gönderilen ödeme emrinin, borçluya yeniden itiraz ve şikayet hakkı vereceği-
Takip dayanağı belgenin ödeme emri ekinde borçluya tebliğinde zorunluluk olduğu-
Borçlunun, icra dosyasındaki taraf sıfatına, alacak ve tüm fer'ilerine süresinde icra dairesinde itiraz ettiği ve aynı zamanda borçlu sıfatı ile hatalı olarak tarafına gönderilen ödeme emrinin ve takibin iptali talebiyle icra mahkemesine başvurduğunun anlaşıldığı, her ne kadar, mahkemece, borçlunun başvurusu borca itiraz olarak nitelendirilerek, ilamsız takipte tüm itirazların icra dairesine yapılması gerektiğine ve borçlunun icra müdürlüğüne itirazı sonucu takibin durduğundan bahisle icra mahkemesine başvurusunda hukuki yararı bulunmadığına hükmedilmiş ise de, borçlunun icra mahkemesine başvurusunun İİK'nun 58/2. maddesi kapsamında şikayet niteliğinde olduğu-
Alacaklı tarafından ölü kişinin mirasçısı yerine ölü kişi hakkında takip yapılması, maddi hataya ve kabul edilebilir bir yanılgıya dayanması halinde, dürüstlük kuralına da aykırı olmadığında alacaklının HMK.nun 124/3-4. maddesi uyarınca taraf değişikliği yapmak suretiyle bu yanlışlığı düzeltmesinin mümkün olduğu-
Alacaklı tarafından takibe konu alacağa yasal faizin üzerinde faiz uygulanacağına ilişkin herhangi bir sözleşme sunulmadığına göre alacağa 3095 sayılı Yasa'nın 2/1. maddesi göndermesi ile aynı Kanun'un 1. maddesine göre yasal faiz işletilebileceği-
Takip talebi ve ödeme emrinde asıl alacak miktarının "1.543.591,00 TL" olarak gösterildiği, ancak takip konusu alacağın sebebi olarak gösterilen kredi sözleşmesi hesabının kat edilmesine ilişkin olarak alacaklı tarafından borçlulara gönderilen ihtarnamede bahsi geçen kredi sözleşmesi nedeniyle kullandırılan kredi tutarının "15.435,91 TL" olduğunun bildirildiği anlaşıldığından, alacaklının alacağın "15.435,91 TL olduğu"na ilişkin kabul beyanı da nazara alınarak, takip konusu kredi sözleşmesinden kaynaklanan borç aslının 15.435,91 TL olduğunun, takip talebi ve ödeme emrinde asıl alacak olarak 1.543.591,00 TL'nin yazılmasının ise rakamlar arasına konulan nokta işaretinin yanlış konulması nedeniyle maddi hatadan kaynaklandığının ve bu durumun düzeltilmesinin her zaman mümkün olduğunun, alacaklının şikayete konu talebinin alacağın bir kısmından feragat niteliğinde olmadığının kabulü gerektiği-
Tebliğ şerhinde yazılı olan "muhatabın çarşıya gittiği" beyanını veren ve haber verilen komşunun açık kimliğinin ne olduğunun tebliğ mazbatasında açıklanmadığı görüldüğünden, bu haliyle tebliğ işleminin, usulüne uygun yapılmadığı- Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabın tebliğ işleminden haberdar olması halinde, geçerli sayılacağı ve şikayetçinin bildirdiği öğrenme tarihi esas olup, bu tarihin aksi karşı tarafça ancak yazılı belge ile ispatlanabileceği- Takibe dayanak belgenin takip talebi ile birlikte icra dairesine ibraz edilmediği ve borçluya sadece ödeme emri gönderilip, takip dayanağı belgenin eklenmediği anlaşıldığından, ödeme emri tebliğ işleminin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Ödeme emri tebligat parçasının incelenmesinde üzerinde sadece "Örnek 7 ödeme emri vardır" ibaresinin yazılı olduğu ve borcun sebebi olarak gösterilen dayanak faturaların, ödeme emri ile birlikte borçluya tebliğ edilmediği anlaşıldığından, mahkemece, ödeme emri tebliğ işleminin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece; borçlunun dayanak belgenin ödeme emri ekinde tebliğ edilmediğine ilişkin şikayeti bulunduğu halde bu yönde inceleme yapılmadan çek aslının icra müdürlüğü kasasına alınmadığı gerekçesi ile şikayetin kabulü yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-