Asıl davada davacının Hazine'ye karşı davası reddolduğuna ve Hazine, avukat marifetiyle yargılama oturumlarında temsil edildiğine göre, Hazine yararına, hüküm tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret tarifesine göre Avukatlık ücreti takdiri ve ayrıca Hazine tarafından sarfedilen yargılama masraflarının da karşı taraftan tahsili yönünde karar verilmesi gerekeceği-
Esaslı sınır incelemesi yapılmadan taşınmaz hakkında karar verilmesinin doğru olmadığı-
İdare tarafından belirlenen kıyı kenar çizgisine ilişkin kroki uzman bilirkişisi kurulu aracılığıyla yapılacak keşifte uygulanması; kıyı kenar çizgisinin adli yargıca belirlenmesi mümkün bulunduğundan, gerek görüldüğü takdirde kıyı kenar çizgisinin bizzat mahkemece belirlenmesi gerekeceği-
4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3.maddesi hükmünün, belediye adına tescil edilerek belediyenin özel mülkü haline gelen taşınmazlara uygulanamayacağı-
Fiili hakimiyetin geçici nitelikli sebeplerle kullanılmaması veya kullanma olanağının ortadan kalkması halinin zilyetliği sona erdirmeyeceği,buna göre, davacı tarafın tespit tarihinden önce 1 – 6 yıllık süre ile taşınmazı kullanmamalarının iradi terk olarak benimsenemeyeceği, davaya konu taşınmazın tespit tarihinden önce davacıların murisinin 20 yılı aşkın malik sıfatıyla zilyetliğinde olduğu, davacılar ve murisleri yararına zilyetlikle edinme koşullarının oluştuğunun kabulü gerekeceği-
Taşınmazın vakfı adına tesciline karar verilebilmesi için mukataalı ya da icareteynli olup olmadığı, kayıt maliklerinin mirasçılarının bulunup bulunmadığının saptanması gerekeceği-
Davacı, satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasını tanık dahil her türlü delil ile kanıtlamasının mümkün olduğu-
Tavzih yolu ile hükümde tanınmış olan haklar sınırlandırılamayacağı gibi genişletilemez ve değiştirilemez ise de somut olayda kesinleşmiş hükmün tapuda infazını mümkün kılmak için davacı tarafça yapılan tavzih talebinin, kesinleşen hüküm ile davalılara yüklenen hak ve sorumlulukları etkilemeyeceği zira hüküm fıkrasında iptaline karar verilen payların tavzih talebi ile davalılar aleyhine bir sonuç doğurmayacağı-
Hata hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davada, hak düşürücü sürenin dolduğu gibi kayıt malikinin taşınmazı kötüniyetle devir aldığı hususu ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Tapu iptal ve tescil davalarında olduğu gibi zilyetlik şerhinin ihyası davalarının da kayıt malikine karşı açılacağı- Davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme gücü bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç altına girebilme ehliyetinden söz edilemeyeceği- Ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından, karşı tarafın iyiniyetli olması o işlemi geçerli kılmaz. Mirasbırakanın ehliyeti olduğunun tespit edilmesi halinde vekâlet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasının incelenmesi gerekeceği; dürüstlük kuralı (TMK. mad. 2) gereğince; üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması gerekeceği-