3. HD. 14.09.2017 T. E: 2016/1412, K: 11988-
Duruşmada, tahkikata son verileceği bildirilerek, taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklamada bulunmak üzere imkân tanınması, tarafların tahkikatın tümü hakkındaki açıklamalarından sonra, tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığının görülmesi halinde tahkikatın bittiğinin tefhim edilmesi, tahkikatın bitiminden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olunacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla tarafların davet edilmesi ve taraflara çıkartılacak olan davetiyede, belirli gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususunun bildirilmesi gerekirken, HMK mad. 184 ve 186 hükümlerine aykırı olarak davalı Kooperatif vekilinin mazereti hakkında bir karar verilmeksizin ve herhangi bir uyarıda bulunulmadan sözlü yargılamaya geçilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Eser sözleşmesinden kaynaklanan ayıp ve eksik iş bedelinin tahsili talebine-
15. HD. 04.07.2017 T. E: 2016/4302, K: 2728-
Somut uyuşmazlıkta davacı vekilinin sunmuş olduğu mazeret dilekçesi hakkında karar verilmeden, davacı vekilinin bulunmadığı 10.09.2015 tarihli celsede hüküm verilmişse de HMK. mad.184-186'da açıklanan hususlara uyulmadan hüküm kurulmasının, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olduğundan, adil yargılanma hakkı ile hukuki dinlenilme hakkına aykırı olduğu, mahkemece, bu hususlar nazara alınmadan yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Süresinde verdiği cevap dilekçesi ile tanık deliline dayanarak, tanıkların isim ve adreslerini bildirmemiş olan davalıya açıkça tanık deliline dayanmaktan vazgeçmediği dikkate alındığında tanık isim ve adreslerini bildirmesi ile delil avansını yatırması için kesin süre verilmesi, kesin süre sonrası masraf yatırdığı takdirde, bu tanıkları dinletme imkanı tanınması gerektiği- Sözlü yargılama ve hüküm için yeni bir duruşma günü tayin etmeden, davalının yokluğunda hüküm verilmesinin isabetsiz olduğu-
Taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama ve son sözlerini söyleme hakkı vermeyerek karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Yargılama sonucunda uyuşmazlığın esası ile ilgili nihai kararın verilmesinden, hakimin bu şekilde dosyadan el çekmesinden sonra, re'sen ya da tarafların talebi ile dosyanın tekrar ele alınmasının ve yeniden bir hüküm kurulmasının mümkün olmadığı- Kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili bulunmasının yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasa'nın 141. maddesi ve usul kanunlarının buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratacağı-
6100 sayılı HMK yazılı yargılama usulünde 5 aşamaya yer verildiği, bunların; dilekçelerin verilmesi, öninceleme, tahkikat, sözlü yargılama ve hüküm aşamaları olduğu, somut olayda HMK 186.maddesi uyarınca mahkemece tahkikat safhasından sonra sözlü yargılama ve hüküm için tayin olunacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmak amacıyla iki taraf davet edilerek son sözleri sorulup hükmün belirtilen aşamalar tamamlandıktan sonra verilmesi gerekirken mahkemece bu usul hükmüne uyulmamasının savunma hakkını kısıtlayıcı nitelikte olup bozmayı gerektirdiği-
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK, yazılı yargılama usulünde beş aşama öngördüğü, bunların dilekçelerin verilmesi, ön inceleme, tahkikat, sözlü yargılama ve hüküm aşamaları olduğu, mahkemece, HMK'nın 186. maddesi uyarınca tahkikat bitiminden sonra sözlü yargılama ve hüküm için ayrı bir duruşma günü verilerek taraflara bildirilmemesinin tarafların savunma hakkını kısıtlayıcı nitelikte olup bu nedenle hükmün bozulması gerektiği-