Tebligatı çıkaran merci tarafından, adres kayıt sitemine ilişkin olarak şerh verilmeden, tebliğ memuru tarafından 2l/2. maddeye göre tebliğ işleminin yapılamayacağı, somut olayda; dava dilekçesi davalının Adres Kayıt Sistemindeki adresine tebliğ edildiği halde, bilirkişi raporları ve ıslah dilekçesinin Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre “mernis adresi" şerhi düşülerek tebligatlarının yapılması gerekirken Tebligat Kanunu hükümleri uyarınca belirtilen yol ve yöntem izlenmeden yapılan tebliğ işleminin usulüne uygun olmadığı, bu durumda mahkemece bilirkişi raporları ve ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği ile rapora karşı beyan ve itirazlarını bildirmesi hususunda süre verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde savunma hakkının kısıtlanmasının doğru olmadığı- Yerel mahkemece karar duruşmasında, dosyanın geldiği aşama ve dilekçe ekinde masraf bulunmaması nedeniyle, davalı vekilinin mazeret dilekçesinin reddine karar verildiği, davacı vekilinin sözlü yargılama için süre talebinin olmadığına ilişkin beyanına göre yargılamaya son verilerek, davalı taraflara sözlü yargılamaya ilişkin duruşma günü tebliğ edilmeksizin, yokluklarında yapılan duruşmada karar verildiği, o halde, 6100 sayılı HMK ile öngörülen yargılama aşamalarına uyulmadan, usulüne uygun sözlü yargılama yapılmadan, davalı tarafın savunma hakkını kısıtlayacak ve adil yargılanma hakkını etkileyecek şekilde yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Ölünceye kadar bakıp gözetme koşulu ile yapılan temlikin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimde bulunmasının, bakım ihtiyacının sonradan doğmasının ve bakım ihtiyacının kısa süre doğmasının sözleşmeye etkili olmayacağı- Bu tür sözleşmelerde bakıp gözetme amacı dışında bağış amacı üstün tutulduğu anlaşılır ise muris muvazaasından bahsedilebileceği- Temlik makul sınırının aşılması, çok değerli bir taşınmazın devrinin halinde muris muvaazasından bahsedilebileceği- Mirasbırakan adına kayıtlı dava dışı taşınmazların dava tarihindeki değerleri (toplamı 155.707.88 TL) ile çekişme konusu davalıya devredilen taşınmazların dava tarihindeki değerleri (toplamı 274.242.8 TL) karşılaştırıldığında, davalıya yapılan temlikler bakımından makul sınırın aşıldığı, mirasbırakanın çekişmeli taşınmazlardan bir kısmını devrederek bakımını sağlayabilecek iken, adına kayıtlı taşınmazlarından çok değerli olanları devrettiği, bu nedenle temliklerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olarak yapıldığının kabulü gerektiği- Tahkikat bitiminde taraflara son söz hakkının verilmesi gerektiği-
Davalı sigorta şirketinin kendini vekil ile temsil ettirdiği, duruşmalara katılmasa da cevap dilekçesi ve kendisine tebliğ edilen ıslah dilekçesine karşı; hesaba dair bilirkişi raporunun tarafına tebliğ edilmediğini ve raporun tebliğ edilmesini bildiren bir beyan dilekçesi ibraz ettiği, ancak, hesap raporunun davalı vekiline tebliğ edilmediği, mahkemece, kendini vekil ile temsil ettiren davalı vekiline bilirkişi raporları tebliğ edilip, bilirkişi raporlarına karşı beyan ve itirazda bulunma hakkı verilmeyerek davalı tarafın savunma hakkının kısıtlandığı, bu durumda mahkemece bilirkişi raporunun davalı vekiline tebliği ile rapora karşı beyan ve itirazlarını bildirmesi hususunda süre verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde savunma hakkının kısıtlanmasının doğru olmadığı- Mahkemece taraflara sözlü yargılamaya ilişkin duruşma günü tebliğ edilmemiş olup davalı vekilinin mazeret bildirmek suretiyle katılmadığı ........... karar celsesinde, davalı vekilinin yokluğunda yapılan duruşmada karar verildiği, o halde, 6100 sayılı HMK ile öngörülen yargılama aşamalarına uyulmadan, usulüne uygun sözlü yargılama yapılmadan, davalının savunma hakkını kısıtlayacak ve adil yargılanma hakkını etkileyecek şekilde yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
HMK. mad. 184 gereğince, tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için taraflara söz verilip tahkikatın bittiği tefhim edildikten sonra, taraflara sözlü yargılama için duruşmanın başka bir güne bırakılmasını isteyip istemediklerinin sorulması, talep halinde başka bir gün tayin edilmesi ve taraflara meşruhatlı davetiye gönderilmesi; başka bir duruşma gününü istememeleri halinde sözlü yargılama aşamasına geçilerek HMK. mad. 186 gereğince taraflara sözlü yargılama yoluyla beyanda bulunma hakkı verilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Yargılamanın son celsesinde tahkikatın bittiği tefhim edilip sözlü yargılama için gün ve saat tayin edilmeden hüküm verilmesinin hatalı olduğu- Mahkemece, HMK. 186 vd. gereğince sözlü yargılama için gün tayin edilip taraflara tebliğ edilerek ve sözlü yargılamada taraflara son sözleri sorularak hükmün açıklanması gerektiği- Davacının tazminat talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmamış olmasının hatalı olduğu-
Mahkemece, dosyanın görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine tensip yapılarak tarafların duruşmaya çağrıldığı, davalı vekilinin ön inceleme duruşmasına sunmuş olduğu mazeret kabul edilmeyerek davanın sonuçlandırıldığı ve 186/1 maddesi uyarınca sözlü yargılama ve hüküm için ayrı bir gün tayin edilip tarafların davet edilmediği, bu hususların Anayasa ile güvence altına alınan adil yargılanma hakkı ve HMK'nın 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenme hakkının ihlali niteliğinde olduğu-
Asıl ve birleşen davalar ile karşı dava yönünden talepler, dava konusu edilen mallar, toplanan deliller, dosya kapsamında gelinen aşama birlikte değerlendirildiğinde tefrik kararı verilmesinde usule aykırı bir yön bulunmadığı- HMK. mad. 150/1 uyarınca verilen işlemden kaldırma kararının temyiz incelemesine tabi kararlardan olmadığı, karara yönelik itirazın asıl dava ve birleşen davanın tefriken gönderileceği mahkeme tarafından incelenmesi gerekeceği- Taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama ve son sözlerini söyleme hakkı vermeksizin karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Mahkemece aynı tarihli duruşmada; sözlü yargılama ve hüküm için duruşma günü tayini gerektirir bir durum görülmediği gerekçesiyle, sözlü yargılama için duruşma gün ve saati tayin etmeksizin davalı vekilinin yokluğunda, kararın hazır olan davacı vekiline tefhim edildiği ancak HMK'nın 184 ve 186. maddeleri gözetilmeden hüküm tesis edildiği, bu durumda mahkemece, HMK'nun 184'nun ve 186. madde hükümleri de gözönüne alınarak işlem yapılması gerekeceği- Tazminat hesabı raporunun mahkemece davalı tarafa tebliğ edilmediği, savunma yapma ve bilirkişi raporlarına itiraz etme veya beyanda bulunma hakkı verilmeden Anayasa ve HMK ile koruma altına alınan hukuki dinlenilme ve savunma hakkı kısıtlanarak davalılar aleyhine hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Mahkemece HMK. mad. 186 uyarınca ,hazır bulunmayan davalıların sözlü yargılama ve hüküm için tayin edilecek gün ve saatte hazır bulunmaları davetiye gönderilmesi ve gönderilecek olan davetiyede belirlenen gün ve saatte hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceğinin ihtar edilmesi gerektiği-
Mahkemece 6100 sayılı HMK ile öngörülen yargılama aşamalarına uyulmadan, usulüne uygun sözlü yargılama yapılmadan davalının savunma hakkının kısıtlanmasına sebebiyet verecek şekilde, eksik incelemeyle ve adil yargılanma hakkını etkileyecek şekilde yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulmasının bozmayı gerektirdiği-