Tebligatın tüzel kişinin yetkili mümessillerinden birine, tüzel kişinin tebligatı almaya yetkililerinin her hangi bir nedenle mutad iş saatlerinde iş yerinde bulunmamaları ya da o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde görev itibariyle tüzel kişinin bu kişilerden sonra gelen yetkili memur veya müstahdemine veya evrak memuru gibi esasen bu işlerle görevli bir kişiye, bunların da bulunmaması halinde, bu hususun mazbatada belirtilmesi koşuluyla, tebligatın tüzel kişinin orada hazır bulunan diğer memur veya müstahdemine yapılması gerektiği- HMK'nın 186. maddesi hükmüne aykırı olarak, tahkikatın bitiminden sonra sözlü yargılama için gün tayin edilip taraflara davetiye çıkartılmadan hüküm kurulması, "savunma hakkının kısıtlanması" niteliğinde olduğundan, adil yargılanma hakkı ve hukuki dinlenilme hakkına aykırı olduğu-
Davanın kabul edilme gerekçelerinin kararda açıklanması gerektiği-
Tahkikatın bittiğinin tefhim edildiği duruşmada, taraflardan bir kısmının hazır olmaması veya hazır olan taraflardan biri ya da tamamının, mahkemeden sözlü yargılama için duruşma günü tayin edilmesini istemeleri halinde, sözlü yargılama için, HMK. mad. 186 uyarınca duruşma günü belirlenmesi ve bu durumun duruşmada olmayan taraflara meşruhatlı davetiye tebliğ edilmesi gerektiği- Tahkikatın bittiğinin tefhim edildiği duruşmada, tarafların tamamının hazır ve sözlü yargılama için yeni duruşma günü verilmesini istemediklerini beyan etmeleri halinde, bu husus duruşma tutanağına yazıldıktan sonra, sözlü yargılamaya geçilieceği, taraflara HMK. mad. 186/2 uyarınca son sözlerinin sorulacağı, son sözleri dinlendikten sonra, mahkemece hükmün verileceği- Mahkemece, hükmün tefhim edildiği celsede, davalı vekilinin yargılamayı takip ettiklerini bildirmesi üzerine davacı vekilinin yokluğunda sözlü yargılamaya geçilerek davanın reddine dair karar verilmiş olmasının,  iddia ve savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olup adil yargılanma hakkı ile hukuki dinlenilme hakkına aykırı olduğu-
Gerekçe içermeyecek biçimde karar yazılamayacağı- Taşınmaza davalının elatıp atmadığı, çekişmeye konu edilen binada kullandığı ya da tasarruf ettiği bir yer olup olmadığı tespit edilmediğinden gerekli araştırmanın yapılmadığı-
Mahkemece, davacının birleşen davadaki dilekçesi "yeni dava dilekçesi" olarak kabul edilmiş ise de, ıslah yapılmış gibi hüküm tesis edilmesinin isabetsiz olduğu- Kısa ve gerekçeli kararlar arasında çelişki oluştuğundan, yeni bir kısa ve buna uygun gerekçeli karar verilmek üzere hükmün res'en bozulması gerektiği-
Davacı vekilinin hazır bulunduğu celsede, tahkikat aşaması bitirilerek, aynı celse sözlü yargılama aşamasına geçilerek karar verilmiş olup, savunma hakkının kısıtlanmaması için, HMK. mad. 186 uyarınca, davalı şirket vekiline usulüne uygun, "mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği" hususunu içeren ihtaratlı davetiye tebliğ edildikten sonra sözlü yargılama aşamasına geçilmesi gerektiği gözetilmeden karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Bilirkişi raporuna karşı davacı vekilinin beyanı celsede alındıktan sonra, mahkemece sözlü yargılama için ayrı bir gün tayin edilip davalı taraf davet edilmeden ve davalı vekilinin yokluğunda tahkikatın bittiği bildirilerek karar verilmiş olup, HMK'nun 186. maddesi hükmüne aykırı olarak tahkikatın bitiminden sonra sözlü yargılama için gün tayin edilip taraflara davetiye çıkartılmadan hüküm kurulması savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olduğundan adil yargılanma hakkı ve hukuki dinlenilme hakkının ihlal edilmiş olacağı-
Davacı, celsede "yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasını, bu talep kabul görmezse davanın kabulüne karar verilmesi"ni talep etmiş, davalı vekili ise "davanın reddine karar verilmesi"ni istemiş, mahkemece davacının talebi için ayrıca bir karar verilmeden ve yargılamanın bittiği açıklanarak sözlü yargılama için ayrı bir gün tayin edilmeden davanın reddine karar verilmişse de, HMK'nun 186. maddesi hükmüne aykırı olarak tahkikatın bitiminden sonra sözlü yargılama için gün tayin edilip taraflara davetiye çıkartılmadan hüküm kurulması savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olduğundan adil yargılanma hakkı ve hukuki dinlenilme hakkının ihlal edilmiş olacağı-
Kısa kararda, el atmanın önlenmesi talebine ilişkin olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmayıp; gerekçeli kararda, "Sehven kısa kararda ecrimisile hükmedilmesine rağmen Müdahalenin menine ilişkin kabul kararına yer verilmemiştir." denilmek suretiyle, kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
6100 sayılı HMK'nın yürürlükte olduğu dönemde açılan davada ön inceleme duruşması tamamlanıp tahkikat aşamasına geçilmesine karşılık anılan yasanın 147.maddesinin emredici hükmüne aykırı biçimde davalı tarafın tahkikat duruşmasına davet edilmeksizin esasa ilişkin karar verilmek suretiyle davalının hukuki dinlenilme hakkına aykırı davranılmasının hükmün bozulmasını gerektirdiği-