Şikayete konu haczin incelenmesinde; dava konusu taşınmaza alacaklının talebi üzerine icra müdürlüğünce aynı gün haciz talebinin kabul edilmesiyle haciz konulduğu, haczin konulduğu tarih (02.03.2016 tarihi) itibariyle İİK'nun 106. maddesinin yürürlükte olan hükmü uyarınca satış isteme süresinin 1 yıl olduğu, ancak bu hacze ilişkin olarak alacaklı vekilinin 03.03.2017 tarihinde satış talep ettiği (satış avansının aynı gün yatırıldığı) buna göre 03.03.2017 tarihi itibariyle 1 yıllık sürede satış talep etmediğinin açık olduğu, böylece İİK'nun 110/1. maddesi gereği, taşınmaz üzerindeki işbu haczin şikayet tarihi olan 21.04.2017 tarihinden önce düştüğü; bu durumda, borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunmasında korunmaya değer bir hukuki yararının bulunmadığı-
Yolsuz tescil hukuksal nedenine; birleştirilen dava ise, inançlı işlem ve yolsuz tescil hukuksal nedenlerine, dayalı tapu iptali ve tescil isteği- Yargıtay denetiminin yapılabilmesi bakımından da yerel mahkemenin, kararında gerekçelerini açıkça göstermesi zorunlu olduğu- Birleştirilen davada, çekişme konusu taşınmazların dava tarihindeki keşfen saptanan değeri üzerinden eksik harç ikmal edilmeden yargılamaya devam edilip, karar verilemeyeceği-
İİK'nin 97/8. fıkrası uyarınca dava süresince 106. maddede düzenlenen satış isteme sürelerinin duracağı- İİK’nin 106. ve 110. maddeleri gereğince satış isteme süresi dolmuş olup, mahcuzlar üzerindeki hacizlerin dava açılmadan önce kalkmış olduğu- Her ne kadar davalı alacaklı dava açıldıktan sonra satış talebinde bulunmuş ise de dava açıldıktan sonra talepte bulunulması hacizden itibaren işlemeye başlayan satış süresini kesmeyeceği- Bu tür davaların dinlenebilmesi için ön koşul, herşeyden önce hukuken geçerli bir haciz bulunması olduğu- Bu koşulun bulunup bulunmadığı yargılamanın her aşamasında gerek ilk derece mahkemeleri gerekse Yargıtay tarafından re'sen gözetilmesi gerekeceği-
İİK'nin 97/8. fıkrası uyarınca istihkak davası süresince 106. maddede düzenlenen satış isteme sürelerinin duracağı- Ancak üçüncü kişi tarafından dava açılmadan önce icra dosyası kapsamında süresi içinde davaya konu menkuller yönünden usulüne uygun satış talebi olmadığından, dava tarihi itibariyle İİk.106'daki altı aylık satış isteme süresi dolmuş olup, mahcuzlar üzerindeki hacizlerin dava açılmadan önce kalkmış olduğu- Her ne kadar davalı alacaklı dava açıldıktan sonra satış talebinde bulunmuş ise de dava açıldıktan sonra talepte bulunulması hacizden itibaren işlemeye başlayan satış süresini kesmeyeceği- Bu tür davaların dinlenebilmesi için ön koşulun, her şeyden önce hukuken geçerli bir haczin bulunması olduğu- Bu koşulun bulunup bulunmadığı yargılamanın her aşamasında gerek ilk derece mahkemeleri gerekse Yargıtay tarafından re'sen gözetilmesi gerektiği- Mahkemece davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddi gerektiği-
Somut olayda; borçlunun adına kayıtlı taşınmazlardan sadece ikisi üzerindeki haczin kaldırılmasına yönelik alacaklı vekilinin talebi, Dairemizin yerleşik uygulamalarına göre, alacağın haricen tahsil edildiğine karine teşkil edeceğinden, haczin kaldırılması için anılan yasa hükmüne uygun olarak harç ödenmesi zorunlu olduğundan, icra müdürlüğünce harç alınmasına yönelik işlemde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Borçlunun adına kayıtlı taşınmazlardan sadece biri üzerindeki haczin kaldırılmasına yönelik alacaklı vekilinin talebi, alacağın haricen tahsil edildiğine karine teşkil edeceğinden, haczin kaldırılması için Harçlar Kanunu'nun 23. maddesine uygun olarak harç ödenmesi zorunlu olduğu-
Uyuşmazlık, İİK'nun 106 – 110. maddeleri gereğince hacizlerin kaldırılmasına ilişkin ise de, şikayetçi 3. kişi olup, ilk derece mahkemesi kararının kesin nitelikte olmadığı-
Hasım yanlış gösterilse veya hiç gösterilmese bile şikayet dilekçesi doğru hasma tebliğ edilmek suretiyle şikayete ilişkin yargılamaya devam edilmesi gerektiği- Şikayet tarihinde takip alacaklısı olmadığından alacağını temlik eden şirket husumet yöneltilemeyeceği ve aleyhine vekalet ücreti takdir edilmesi ve yargılama giderlerine mahkum edilmesinin hatalı olduğu- Karar başlığında birden fazla davalıya yer verilmesine rağmen hüküm fıkrasında yargılama giderleri ve vekalet ücretinin “davalıdan” alınarak davacıya verilmesine şeklinde karar verilerek bu giderlerin kimin hakkında takdir edildiği hususunda infazda tereddüt yaratacak şekilde hüküm kurulamayacağı-
Tasarrufun iptali davasında İİK. m. 281/2 uyarınca verilen ihtiyati haciz kararının tapu kaydına işlenmesinden ve dava sırasında taşınmazın dördüncü kişiye satılmasından sonra, borçlu vekilinin talebi ile icra dairesince İİK m. 106 ve 110 gereğince haczin kaldırılmasına karar verildiği anlaşıldığından, bu aşamada, taşınmaz, dördüncü kişiye ait olduğundan, bu taşınmazın borçlunun borcu nedeniyle haczedilmesinin mümkün olmadığı, dördüncü kişi, tasarrufun iptali davasına dahil edilip hakkında bir hüküm kurulmadığından, taşınmaz üzerine haciz konulması şartlarının gerçekleşmediği- "Tasarrufun iptali davasında ihtiyati tedbir niteliğinde olan İİK. m. 281/2. uyarınca ihtiyati haciz kararı konulduğu, ihtiyati haciz kararının verildiği aşamada kesin haciz isteme hakkı doğmadığından, İİK. m. 106 ve 110. maddelerinin uygulanma yerinin bulunmadığı, icra müdürünün 'ihtiyati haczin kaldırılmasına' ilişkin kararının yok hükmünde olduğu, Asliye Hukuk Mahkemesince verilen tedbir niteliğindeki ihtiyati haczin mahkemece kaldırılmadıkça dava sonuna kadar geçerliliğini koruyacağı, ihtiyati haciz baştan itibaren geçerli olduğu, sonraki şerhin bu durumun teyidi olduğu, ihtiyati haciz borçlunun satın alınmasından sonra değil öncesinde var olduğundan kaldırılması talebinin reddine dair yerel mahkeme kararının onanması gerektiği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Şikayet olunanın haczinin .. tarihli olduğu .. tarihinde satış talebinde bulunduğu, satış avansının ise icra müdürünün talep etmesi üzerine .. tarihinde yatırıldığının dosya kapsamından anlaşıldığı- Şikayet olunan yasal süresi içinde satış avansı yatırmadığı için haczin düşmüş olduğu-