Haciz, satılarak paraya çevrilmesi zorunlu mala değil, bankalardaki hak ve alacaklar üzerine konulmuş olup, İİK'nun 106. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre borçlunun üçüncü kişi bankadaki alacağı menkul hükmünde ise de, mahcuz para alacağı için satış söz konusu olmadığından, paranın icra dosyasına celbi talebinin, satış talebi gibi değerlendirilip buna göre inceleme yapılarak hüküm kurulması gerekeceği-
İcra müdürlüğünden hacizli malın satışının süresinde istenilmesi yeterli olup, diğer satış şartlarının oluşup oluşmadığının irdelenmesi gerekmediği-  Altı ay ve bir yıllık sürelerin hesabında hacizden itibaren ilk satış talep tarihinin esas alınması gerektiği-
Satışa konu taşınmaz haczedilip, alacaklı vekili tarafından iki yıllık süre dolmadan taşınmazın satışı talep edilip, icra müdürlüğünce satış talebi şartları oluşmadığı gerekçesi ile talebin reddine ve aynı tarihte satış avansının alınmasına karar verildikten sonra alacaklı tarafından süresinde satış talebinde bulunulup, satış avansı yatırıldığından İİK’nun 110. maddesi gereğince ihale tarihinde taşınmaz üzerindeki haczin devam ettiği ve davacının İİK’nun 134/2 maddesi gereğince tapu sicilindeki ilgili kapsamında kaldığı gözetilmek suretiyle, işin esasına girilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Mirasın reddedilmesi nedeni ile takip, şikayet eden borçlular yönünden iptal edildiğine göre, şikayetçilerin kendi adlarına kayıtlı olan ve şikayetçilere murisleri anne ve babalarından intikal eden taşınmazlardaki hisseleri üzerine konulan hacizlerin de kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği-
Satış isteme süresinin geçmesi nedeniyle haczin kalkmış olmasına rağmen, ihale yapılmış ise yapılan bu ihalenin feshine karar verilmesi gerekeceği-
Haciz tarihinde takipte taraf olmayan üçüncü kişi adına kayıtlı olan taşınmazın, borçlunun borcu için haczinin mümkün olmadığı- Haciz tarihi itibari ile yürürlükte olan İİK. mad. 106'de öngörülen iki yıllık yasal sürede satış istenmiş olup, değişen Daire içtihatlarına göre, sürenin hesabında hacizden itibaren ilk satış talebinin tarihi esas alınacağından, haczin düşmemiş olacağı ve ilk haciz geçerli olup, şikayetçi üçüncü kişi taşınmazı bu hacizle yükümlü olarak satın almış olduğundan, haczin kaldırılmasına karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Taşınmazı hacizle yükümlü olarak satın alan taşınmaz maliki üçüncü kişinin, İİK. mad. 106 ve 110 gereğince, taşınmazı üzerindeki haczin kaldırılmasını isteyebileceği-
Yasal süresi içinde istenen satış talebinin, bu süre içinde geri alınması halinde, yeniden satış isteyebilme süresinin,  geri alınan (yani satışın düşürüldüğü) tarihten itibaren 6ay/1 yıl olduğu- 
İcra mahkemesinin, açıkça ileri sürülmedikçe, tebligat usulsüzlüğünü re'sen nazara alamayacağı- İcra dairesinin de tebligatın usulsüz olduğunu belgeleyen icra mahkemesi tarafından verilmiş bir karar getirilmediği sürece, kendiliğinden tebligatın usulsüz yapılmış olduğunu dikkate alamayacağı-  İcra dairesince 2. ve 3. haciz ihbarnamesi tebligatların usulsüz yapıldığından bahisle alacaklının satış talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, ancak, taşınmaza haciz konulan tarihten sonra ilk olarak 1000,00 TL satış avansı yatırılarak satış talep edilen tarih, 2 yıllık süreden sonra olduğundan, yasal sürede satış istenmediğinden bu gerekçe ile alacaklının satış talebinin reddi gerektiği-
Sıra cetveline ilişkin şikayetin kendisine pay ayrılan ve şikayet sonucundan etkilenecek olan alacaklılara yöneltilmesi gerektiği- İhtiyati veya kesin haciz, tasarruf yetkisini kısıtlayan bir cebri icra müessesesi olduğudan, haczedilmiş paranın temliki, haciz alacaklısına karşı ileri sürülemeyeceği- Şikayet olunanın, hak ediş alacağının bir kısmını şikayetçi vergi dairesi ve diğer şikayet olunanların haczinden önce temlik aldığı, bu temlik nedeniyle temlik edilen miktar üzerinde diğer alacaklıların tasarruf yetkisinin kalmadığı görüldüğünden, bu miktar üzerine haciz koyduramayacakları, şikayetçinin hakediş alacağının bu kısmı yönünden geçerli bir haciz işleminin bulunmadığı, bu kısım yönünden de sıra cetvelinin iptalini istemekte hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle, şikayet olunan yönünden şikayetin HMK'nın 114/1-h ve 115/2. maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-