Taşınmazların ipoteklerle yüklü olarak kısa aralıklarla devrinin tasarrufun iptali için gerekçe olamayacağı, mahkemece tüm davalılar yönünden ayrı ayrı iptal şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin değerlendirilmesi gerektiği- Tasarrufun iptali davalarında üçüncü kişinin borçludan satın aldığı malı elinden çıkarması ve satın alan dördüncü kişinin davaya dahil edilmemesi ya da davaya dahil edilmekle birlikte iyi niyetli olduğunun anlaşılması halinde, İİK. mad. 283/2 uyarınca bedele dönüşen davada üçüncü kişinin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerektiği- Dava konusu taşınmazlar davalı üçüncü kişiler tarafından elden çıkarıldığından, bu taşınmazların (ayrı ayrı değerlendirilerek) elden çıkarıldığı tarihlerdeki gerçek değerinin belirlenerek bu miktarın alacak ve ferilerini geçmeyecek şekilde davalı üçüncü kişilerden tahsiline karar verilmesi gerekirken infaz kabiliyeti olmayacak şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
6183 sayılı yasadan kaynaklanan tasarrufun iptali davalarının amacı amme borçlusunun bu Kanunun 27, 28, 29 ve 30.maddelerinde yazılı tasarruf ve muamelelerinin iptali ile alacaklının alacağının tahsilini sağlamak olduğu- 6183 sayılı Yasadan kaynaklanan tasarrufun iptali davalarında Hazine için aciz vesikası ibraz etme zorunluluğu bulunmamakla birlikte, mevcut malların borca yetersizliğinin anlaşılması gerektiği- Dava konusu borç yargılama sırasında ödenmiş olup tasarrufun yapılış tarihine kadar doğmuş vergi alacağının bilirkişi marifetiyle belirlenip, davacının tasarruf tarihine kadar olan vergi alacağı tespit edildikten sonra davalı borçlu mirasçılara ait olan taşınmazların değerinin davacının alacağını karşılayıp karşılamayacağı konusunda bilirkişi raporu alınarak; sonucuna göre; tarafların haklılık durumları değerlendirilip, yargılama giderinin haksız olan tarafa yükletilmesi gerektiği-  6183 sayılı Yasadan kaynaklanan davalarda hükmedilecek avukatlık ücreti maktu ücreti vekalet olduğu-
6183 s. K. mad. 24 vd. uyarınca açılan tasarrufun iptali davasında Hazine için aciz vesikası ibraz etme zorunluluğu bulunmasa da, mevcut malların borca yetersizliğinin anlaşılması gerektiği- Davalı borçlu adına kayıtlı 3 adet taşınmaza davacı idare tarafından vergi borçları nedeniyle haciz konulmuşsa da; bu taşınmazlar üzerinde ipotekler ve başka borçlardan dolayı konulan hacizler bulunduğu görülmekle birlikte davacının alacağını karşılamayacağı ve davalı borçlunun aciz hali sabit olduğuna göre mahkemenin "borçlunun aciz halinin ispatlanamadığı" gerekçesiyle davanın reddine karar vermesinin hatalı olduğu- Davalı borçlu ile 3. kişi konumundaki diğer davalı olduğundan, 6183 s. K. mad. 28/1 uyarınca, yapılan tasarrufun bağışlama hükmünde sayılacağı ve iptale tabi olduğu, bu durumda davalıların iyi niyetli olup olmadıklarının önem arz etmediği-
Tasarrufun iptali davasında zorunlu hasım olan borçlunun en yakın mirasçıları mirası reddettiğinden mahallin Sulh Hukuk Hakimine durum bildirilerek mirasın iflas kurallarına göre tasfiyesi sağlanması, anılan mahkemece atanacak ve yetkilendirilecek tereke temsilcisinin huzuru ile davaya devam olunması gerektiği- Mirasın tasfiyesi işlemleri talebe bağlı işlemler olmayıp mirasın reddedildiğinin anlaşılması ile res'en yapılması gerektiği-
İcra takibinin dayanağının araba satımından kaynaklı sözleşme olduğu, dava konusu malların bu satım sözleşmesinden sonra davalı üçüncü kişi adına alındığı, davalıların anlaşmalı olarak boşandığı, haciz tutanağının İİK. mad. 105 kapsamında aciz vesikası hükmünde olduğu, dava konusu malların hiçbir geliri olmayan davalı üçüncü kişi adına alınması hususu değerlendirilmeksizin hiçbir gerekçe göstermeksizin "davanın kısmen kabulüne kısmen reddine" karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Duruşmaya ilişkin kararın tebliğ edildiği vekilin davacının vekilinin yanında SSK'lı olarak çalıştığı, dava dosyasına vekaletnamesini ibraz ederken tebligatların davacı vekiline tebliğ edilmesinin istendiği görülmesine rağmen mahkemece bunun yerine dava dilekçesine beyan ettiği adres haricinde başka bir adrese tebligat çıkartarak tebligatın aynı konutta beraber ikamet ettiği eşine tebligat yapılmasının geçerli olmadığı-
Davacının feragat ettiği ihtiyati haciz kararına ilişkin icra takip dosyası ile ilgili olarak tasarrufun iptali davası açamayacağı- Aynı borçlu hakkında aynı borca ilişkin icra takibinde, davanın taraflarında bir değişikliğin de söz konusu olmaması karşısında, davacının dava dilekçesinde hata yaptığının kabulü gerektiği- Davacının ıslah yolu ile de dava konusunu değiştirebileceği- Mahkemece dava dayanağının başka bir icra takip dosyası olarak düzeltim talebinin kabulü ile işin esasına girilmesi gerektiği-
Dosyadaki ticaret sicil kayıtlarından Ltd. Şti. ile borçlu şirketin ortakları arasında organik bağ içinde olduğu anlaşıldığından, anılan şirketin üçüncü kişi sıfatı ile davaya dahili sağlanarak, bu şirketin savunması alınıp delilleri toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Davacı, davasını bedele dönüştürmüş olduğundan, takip dosyasındaki alacak miktarının tahsili amacıyla ve uygun görülecek teminat karşılığı davalı üçüncü kişinin menkul ve gayrimenkulleri ile 3. kişilerdeki hak ve alacaklarına İİK. mad. 281/2 gereğince ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davaları basit yargılama usulüne tabi menfi tespit davası ise yazılı yargılama usulüne tabidir. Ayrıca tasarrufun iptali davasının temyiz inceleme yeri ile menfi tespit davasının temyiz inceleme yerinin farklı olması nedeniyle ayrı bir dava olarak açılan menfi tespit davasının tasarrufun iptali ile birleştirilmesi doğru olmadığı-