"Muvazaalı takibin iptaline karar verilmesi" istemiyle açılan davada, davalı üçüncü kişi tarafından yönetim kurulu başkanı olduğu borçlu şirkete gönderilen paraların davalıya muvazaalı olarak geri döndüğü iddiasının kanıtlanamadığı, davalının borç verdiği için borçlu A.Ş'den alacaklı olduğu- Davacının takip konusu alacağından daha düşük tutardaki tasarruf konusu icra takibinin değeri üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği halde maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu-
Borçlu ile üçüncü kişi tasarrufun iptali davasında mecburi dava arkadaşı olup davada haksız çıkmaları halinde yargılama giderinden birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları- Yargılama sırasında davalı borçlunun çalıştığı iş yerinden ayrıldığı ve iptali istenen maaş haczinin bir hükmünün kalmadığı dolayısıyla davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından karar verilmesine yer olmadığına dair kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmadığı- Mahkemece davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumları ve tasarrufun iptali şartlarının bulunup bulunmadığı belirlenerek, sonucuna göre vekalet ücreti ve yargılama gideri hususunda hüküm kurulması gerektiği-
İİK. mad. 277 vd. uyarınca doğrudan açılan tasarrufun iptali davaları genel mahkemelerde görüleceği, ancak, üçüncü kişi hacze dayalı istihkak davası açmışsa, davalı takip alacaklısının, geçici veya kesin aciz belgesi sunmak zorunda olmaksızın, bu davaya karşılık tasarrufun iptali davası açabileceği ve bu durumda, karşı dava olarak açılan tasarrufun iptali davasının istihkak davasına bakan icra mahkemesinde inceleneceği- Karşı davanın, HMK. mad. 133. gereğince cevap dilekçesiyle veya esasa cevap süresi içinde ayrı bir dilekçe verilmek sureti ile açılacağı- Tasarrufun iptali davası cevap dilekçesi ile birlikte karşı dava olarak açılmamış, istihkak davası ile birleşme talebi olan bağımsız bir dava olarak açılmışsa, görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olacağı- Mahkemece gerekçe bölümünde, "eldeki davaya bakan icra hukuk mahkemesinin tasarrufun iptali konusunda karar vermeye yetkili ve görevli olmadığından davanın genel mahkemelerde görülmesi" gerektiği belirtilmesine rağmen, hüküm fıkrasında "dosyanın görevli .. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine" karar verilmesinin çelişkili olduğu-
Dava konusu payın satışıyla ilgili olarak önalım davasının kabulüne karar verilmesi durumunda, dava konusu pay davacı paydaşın mülkiyetine geçecekse de, alacaklının açtığı tasarrufun iptali davası, davalı borçlu lehine hükmedilecek olan önalım bedeline yöneleceğinden, alacaklının alacağını önalım bedelinden talep ve tahsil imkânına sahip olacağı, bu nedenle, görülmekte olan önalım davasının sonucu, tasarrufun iptali davasının sonucuna esas olacağından, bu davanın tasarrufun iptali davasının sonucunu beklemesi gerekmeyeceği-
Faktöring sözleşmelerinde, borcun doğum tarihinin faktöring sözleşmesinin imzalandığı tarih olduğundan, bu tarihten sonra verilen senetlerin/çeklerin ödenmemesi halinde, borçlu tarafından bu tarihten sonra yapılan tasarrufların(devirlerin) iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Geçici hukuki korumalardan olan ihtiyati tedbire karar verilebilmesi için ihtiyati tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve ihtiyati tedbirin bir sebebinin mevcut olması gerekeceği- HMK'nın 389. maddesi uyarınca, uyuşmazlık konusu olan mal, hak ve alacaklar üzerine ihtiyati tedbir konulması mümkün olup, somut olayda davacının yapılan tasarrufun iptali ile tapu kaydının ve N1 plaka sayılı aracın sicil kayıtlarının eski hale getirilmesi, satış işlemlerinin iptalini istediği, buna göre davacının tedbir konulmasını istemiş olduğu taşınmaz ve N1 plaka sayılı aracın davanın asıl konusunu oluşturduğu anlaşıldığından, davacının 21/02/2019 günlü dilekçesi ile kayıt maliki olan K1'in de davaya dahil edilmesini talep etmiş olması bu kapsamda adı geçenin dava dilekçesinin de mahkemesince tebliğine karar verilmiş olması nazara alındığında yukarıda açıklanan HMK 389 maddesinin yasal koşullarının oluştuğu anlaşılmış olup, bu nedenle Mahkemesince dava konusu edilen taşınmaz ve araç üzerine ihtiyati tedbir konulması gerektiği halde söz konusu taşınmaz ve aracın dava konusu olmadığı gerekçesi ile ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş olmasının hatalı olduğu-
Davacının alacağı için aynı taşınmaz ile ilgili, iki farklı kişi (davalılar) sorumlu tutulduğuna göre; mahkemece taşınmazın değerini aşmamak ve tahsilde tekerrür olmamak üzere davalıların müşterek müteselsil sorumluluğuna karar verilmesinin gerektiği-
Somut uyuşmazlıkta, davanın 51.000 TL değer üzerinden harç yatırılarak açıldığı, karar harcının da bu değer üzerinden alındığı, tasarrufun iptali davalarında karar harcının tasarrufa konu malın tasarruf tarihindeki gerçek değeri ile takip konusu alacaktan hangisi az ise o miktar üzerinden hesaplanması gerektiği-
Tasarrufun iptali davalarında dava değerini, takip konusu alacak ile iptali istenilen tasarruf konusu malın değerinden hangisi az ise o değer oluşturacağı- HMK. mad. 120 uyarınca davanın başında yatırılması gereken ve harcın da dahil olduğu avansın eksik olduğunun anlaşılması halinde, mahkemece davacıya eksikliği tamamlanması için iki haftalık süre verileceği, harç eksikliğinin tamamlanmaması halinde davanın açılmamış sayılamasına karar verileceği- Dava konusu taşınmazın tasarruf tarihindeki gerçek değeri belirlenerek alacak miktarına göre hangisi daha az ise o değer üzerinden, vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi'nin 2012/4938 esas 2012/7377 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere ihtiyati tedbirin ihtiyati haciz hükmünde olamayacağı ve sıra cetvelinde yer alamayacağı açık olup, bu durumda şikayet olunan şirketin alacaklı olduğu tasarrufun iptali davasında konulan 26/08/2013 tarihli tedbirin sıra cetvelinde nazara alınmaması gerektiği- Tasarrufun iptali davası yargılaması sırasında 12/12/2016 tarihli ara karar ile tedbirin ihtiyati haciz mahiyetinde olduğu belirtilmiş ise de, esasen bu anlatımın verilen tedbiri ihtiyati hacze dönüştürmeyeceği, bir an için dönüştüreceği düşünülse dahi ara kararın verildiği 12/12/2016 tarihinden evvel şikayetçinin araçlar üzerine 21/09/2016 tarihinde haciz koydurduğu anlaşıldığından düzenlenecek sıra cetvelinde şikayetçinin ilk sırada yer alması gerekmektiği-