Tavzih talebine ilişkin verilen kararın temyizi kabil olduğu- 6183 sayılı Kanun uyarınca alacağı temlik alan davalıların icra yolu ile takip edilebilmesine imkan veren bir hüküm kurulmadığından, ilamın hüküm fıkrasının 2 nolu bendinin 6183 sayılı Kanun gereğince haciz yoluyla "temlik alanlar hakkında takip yapılmasına" olanak verecek şekilde açıklanması ilişkin tavzih talebinin reddine dair kararın isabetli olduğu-
Davalılar tarafından İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunda bulunulmaması halinde, davacı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşacağı- İstinaf başvurusunda bulunmayan tarafa ilk derece mahkemesi kararını istinaf kanun yolunu atlayarak temyiz etme hakkı tanınamayacağı- Davalı tanığının beyanları dikkate alındığında, İİK. mad. 280 kapsamında bu davalının, davalı borçlunun mali durumunu bildiğinin kabulü gerektiği-
Borçlunun taşınmazlarını eşinin kardeşine, sonra da oğluna satması halinde, söz konusu tasarrufların iptali gerektiği- Tasarrufun iptali davasında kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına vekalet ücreti takdiri ve ayrıca davacıdan peşin alınan harcın davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davasında yargılamanın iadesi talebinin kabulü hakkında
Tasarrufun iptali davalarında tarifeye göre hesaplanacak ilam harcının takip konusu alacak miktarı ile tasarruf konusu malların tasarruf tarihindeki değerlerinden hangisi az ise o değer üzerinden belirlenmesi gerekeceği-
Tasarrufun iptali davasının temyizen incelenmesi için icra dosya asıllarının, (icra dosyasında ödeme emirlerinin, davalı borçluya tebliğine ilişkin tebligat parçalarını içerecek biçimde) ilgili İcra Müdürlüğü'nden istenilerek dosya arasına alınması gerektiği-
Davacı tarafından temyiz maktu harcının dosyaya hiç yatırılmadığının (Uyap ta ve dosya içerinde harcın yatırıldığına dair makbuza rastlanmamıştır) anlaşılması halinde, davacı vekiline ek kararın temyizine ilişkin temyiz harcının yatırılması yönünden muhtıra çıkartılarak temyiz karar harcının tamamlanması gerektiği-
İİK. mad. 283/2 gereğince bedele dönüşen davada, üçüncü kişinin davacının alacağından fazla olmayacak şekilde tazminatla sorumlu olması gerektiğinden, mahkemece tazminatın "alacak ve ferileri ile sınırlı olması gerektiğini" belirtmeksizin tüm taşınmaz değerinin tazminat olarak tahsiline karar verilmesinin isabetsiz olduğu- Tasarrufun iptali davalarında dava değeri takip konusu alacak miktarı ile dava konusu olan şeyin değerinden hangisi az ise o değer üzerinden harç ve vekalete hükmedilmesi gerekirken yüksek olan taşınmaz değeri üzerinden yargılama giderinin belirlenmesinin hatalı olduğu- Bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirir nitelikte görülmediğinden, hükmün düzeltilerek onandığı-
Tasarrufun iptali istemine ilişkin davada, dava konusu taşınmazın davalılar arasındaki satış işlemine ilişkin tasarrufun iptali ile davacı alacaklıya icra dosyasındaki alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak haciz ve satış yetkisi verilmesine karar verilmesi gerektiği, taşınmazın önceki maliklere döndürülmesine şeklinde karar verilmesinin hatalı olduğu- Alacağını temlik eden davacının, "davacı" sıfatının da ortadan kalkacağı ve onun lehine karar verilemeyeceği-
Davanın, 25.08.2011 tarihinde henüz 6100 sayılı yeni HMK yürürlüğe girmeden açıldığı, mahkemece dava ilk olarak 03.10.2013 tarihinde, 6100 sayılı HMK'nun yürürlüğe girmesinden sonra işlemden kaldırıldığı,1086 sayılı HUMK'nın 578. maddesinde “İşbu kanun müktesep hakları ihlal etmemek şartiyle makabline şamildir.” hükmünü içerse de; 6100 sayılı HMK'nun zaman bakımından uygulanma başlığını taşıyan 448. maddesinde “(1) Bu Kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhâl uygulanır.” denilmek suretiyle usul hükümlerinin zaman bakımından uygulanmasında derhal uygulanırlık ilkesi benimsenmiş olup, somut olayda dosya, yeni 6100 sayılı Yasa döneminde ilk kez işlemden kaldırıldığına ve mülga 1086 sayılı Yasa döneminde henüz bir işlemden kaldırma kararı verilmediğine göre kazanılmış bir haktan da söz edilemeyeceği, bu nedenlerle, mahkemece 6100 sayılı HMK'nun 320/4. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi yerine yazılı şekilde esastan davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-