Evlilik birliği içerisinde sahip olunan gayrimenkullerin boşanma davası neticesinde doğacak tazminat haklarını bertaraf etmek için muvazaalı olarak satıldığından tapu kaydının iptali ile davalı adına kayıt ve tescili, taleplerinin kabul edilmemesi durumunda ileride hükmedilecek alacaklar yönünden taşınmaz üzerine haciz konulmasına ve satış yapabilme yetkisi verilmesi talebiyle açılan davanın muvazaa hukuksal nedenine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu ve bu davaya bakmakla görevli mahkemenin "aile mahkemesi" değil, "asliye hukuk mahkemesi" olduğu-
TBK. mad. 19 uyarınca açılan tapu iptali ve tescil davasında, taraflar tacir de olsa genel mahkemelerin görevli olduğu-
İİK. mad. 284 uyarınca tasarrufun iptali davalarının tasarruf tarihinden itibaren 5 yıl içinde açılması gerektiği- Tasarrufun iptali davasında beş yıllık hak düşürücü süre dava şartı olduğundan, bu şartın gerçekleşmemiş olması nedeni ile davanın reddi halinde, dava şartı yokluğu nedeniyle reddi ile kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına "maktu" vekalet ücreti takdiri edileceği-
Tasarrufun iptali davasında dava konusu takip dosyalarında adı geçen dava dışı takip borçluları yönünden de aciz halinin aranmayacağı, hangi borçlunun tasarrufunun iptali istenmiş ise dava koşulunun o borçlu yönünden değerlendirilmesi gerektiği- Sulh, borcu sona erdiren sebeplerden olup yargılamanın her aşamasında değerlendirilmesi gerektiğinden, imzalanan sulhnamenin içeriği irdelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Sosyal Güvenlik Kurumunun prim alacağından kaynaklanan tasarrufun iptali davasının "iş mahkemesinde" görülmesi gerektiği-
Hükmü temyiz eden davacının HMK 123. maddesi gereğince davayı geri aldığı, hükmü temyiz eden davalıların ise davanın geri alınmasına muvafakat ettikleri anlaşıldığından, tarafların temyiz istemlerinin reddi ile bu konuda bir karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerektiği-
Tasarrufun iptali davasının görülebilmesi için alacaklının kesinleşmiş bir alacağının ve icra takibinin bulunmasının zorunlu olduğu- İtiraz üzerine duran icra takibi nedeniyle asliye hukuk mahkemesinde açılan itirazın iptali davasının görevsizlik nedeniyle devredildiği iş mahkemesi’nde hangi esasa kaydedildiğinin ilgililerinden de sorulup dosyanın hangi aşamada olduğu tespit edildikten sonra; sonucu ve kesinleşmesi beklenerek tasarrufun iptali davasında karar verilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davasının görülebilmesi için alacaklının kesinleşmiş bir alacağının ve icra takibinin bulunmasının zorunlu olduğu- İtiraz üzerine duran icra takibi nedeniyle açılan itirazın iptali davasının sonucunun beklenilmesi ve sonuca göre tasarrufun iptali davasında bir karar verilmesi gerektiği-
Davacının alacağına dayanak çeklerin keşide tarihine göre iptali istenen tasarruftan sonra düzenlendiği anlaşılmakta ise de, bu durumun gerçekten tasarruftan sonra doğmuş bir borç ilişkisini mi yoksa daha önce yapılmış bir ticari ilişkiden kaynaklanan vadeli çek uygulaması olarak da bilinen bir vakıayı mı gösterdiği hususunun araştırılması gerektiği- Dava dışı borçlu (keşideci) şirketin iflas dosyasındaki kayyım raporunda "...takibe konu çeklerin tasarruf tarihinden sonra kaydının bulunduğu ve tasarruf tarihi itibari ile davacının dava dışı asıl borçlu (keşideci) şirkete borçlu olduğu" tespit edildiğinden, davanın reddine karar verilmiş ise de, eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulamayacağı-  Dava dışı asıl borçlu (keşideci) şirketin iflasına karar verildiği anlaşıldığından, davacı alacaklının iflas masasına alacak kaydı yaptırıp yaptırmadığının mahkemece araştırılması ve mali müşavirlerden oluşan üçlü yeni bir heyetten rapor alınarak ve davacı alacaklının dava dışı borçlu şirket ve davalı borçlu (avalist) şirketin ticari defterleri üzerinde inceleme yapılarak davacı alacaklı ile dava dışı borçlu şirket arasındaki ticari ilişkinin tasarruf tarihinden önceye dayalı olup olmadığının tespiti yapılması, borcun daha önce doğduğu ispatlandığı takdirde, işin esasına girilerek iptal nedenlerinin araştırılması gerektiği-
Davalı üçüncü kişinin taşınmazı satın aldığı tarihi ile aciz belgesinin alındığı tarihi arasında (İİK. mad. 278/2) 2 yıllık süre geçmiş ise de, davalı üçüncü kişin, taşınmazın bulunduğu yer nüfusuna kayıtlı olup, borçlu ile aynı mahallede oturduğu, taşınmazı yine aynı mahallede oturan borçlunun baldızlarına (davalı dördüncü kişilere) satmış olmasına göre tasarrufun iptali gerektiği-  Aciz belgesine bağlanmış alacağa göre, taşınmazın satış tarihindeki borçlu hissesine isabet eden bölümün değeri daha düşük olduğundan, düşük olan bu değer üzerinden harç ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-