Dava konusu taşınmazın ilk satış sırasındaki değeri ile 2. satış sırasında gerçek değerine yönelik iki bilirkişi raporu arasında fark oluştuğundan, mahkemece daha önce dinlenen bilirkişiler dışındaki 3 kişilik yeni bir bilirkişi kurulundan taşınmazın satış tarihlerindeki gerçek değerinin belirlenmesi amacıyla taşınmaz başında keşif yapılarak ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınması gerektiği-
Borçlunun borcun doğumundan sonra adına bir aracı kızkardeşinin kocasına, diğer aracını da önceki ortaklarından olduğu ve tasarruftan kısa süre öncesine kadar diğer davalı borçlunun kızkardeşinin ortağı olduğu davalı şirketine devrettiği ve araçların daha sonra dördüncü kişilere devredildiği anlaşıldığından, İİK. mad. 283/2 uyarınca davalı üçüncü kişilerin dava konusu araçları ellerinden çıkardıkları tarih itibariyle değerleri nazara alınarak hesaplanan tazminatın, takip konusu icra takip dosyasındaki alacak ve fer'ileri ile sınırlı olmak üzere davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi gerektiği-  İcra dosyasına atıf yapılmamasının infazda karışıklığa ve tahsilde tekerrüre neden olabileceği-
Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden herbiri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekli olduğu- Somut olayda, davalılar yönünden hüküm altına alınmasına karar verilmesi gerekirken infazda kuşku yaratacak şekilde isim zikredilmeden, hangi davalı olduğu belirtilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu- Konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğinde esas hakkında bir karar verilmediğinden karar ve ilam harcının maktu olarak hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde nisbi olarak hükmedilmesi de isabetsiz olduğu bu yanlışlıkların giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden hükmün düzeltilerek onanacağı-
Borçlu şirketin iflasına ilişkin kararın kesinleşmesi ile hakkındaki takiplerin düştüğü ve davacı alacaklının davayı takip için iflas idaresinden yetki aldığı görüldüğünden, konusu kalmayan tasarrufun iptali davasında, davacı ve davalının haklılık durumunun tespiti gerektiği- Yargılama devam ederken borçlunun iflas ettiği, hem davacının hem de üçüncü kişinin alacaklarının iflas masasına kaydını talep ettiği, alacaklının alacağının bir kısmı kabul edilirken davalı üçüncü kişinin alacağının ise reddedildiği görüldüğünden, üçüncü kişinin açtığı ve reddedilen kayıt kabul ve sıra cetveline itiraz davasının kesinleşen sonucu beklenilmesi gerektiği, bu davanın üçüncü kişi lehine bozulması halinde, iflas masasından alacaklarını davacı ile birlikte garamaten alacağı, aksi halde ise tasarrufun iptali davasında yargılama giderinin davalılardan tahsiline karar verileceğinden, davacının hukuki yararının bu hali ile de mevcut olduğu-
Bedeli tahsil edilen dava konusu parselle ilgili davaya dahil edilen davalının aktif dava ehliyeti kalmadığından, lehine maktu vekalet ücreti hükmedilmesinin isabetli olduğu- Yargılama sırasında dava dışı bir kişiye satılan taşınmaz bedelinin davalı üçüncü kişi borçlunun kardeşinden tahsiline karar verilmesi gerektiği- Yapılan ihale sonucunda satışı yapılan davalı davalı üçüncü kişi borçlunun kardeşine ihale edilenle ilgili olarak, davanın konusunun kalıp kalmadığının ayrıca değerlendirilmesi; dava dışı bir başka kişiye ihale edilen parselle ilgili olarak konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği-
Borçlu şirketin iflasına ilişkin kararın kesinleşmesi ile hakkındaki takiplerin düştüğü ve davacı alacaklının davayı takip için iflas idaresinden yetki aldığı görüldüğünden, konusu kalmayan tasarrufun iptali davasında, davacı ve davalının haklılık durumunun tespiti gerektiği- Yargılama devam ederken borçlu iflas ettiğinden, davacı alacağı ile davalı üçüncü kişinin alacağının iflas masasına kaydı talep edilmiş, alacaklının alacağının bir kısmı kabul edilirken davalı üçüncü kişinin alacağı red edilmiş olup, dosya kapsamından davacı üçüncü kişinin, kayıt kabul ve sıra cetveline itiraz davası açtığı, davanın red edildiği ancak henüz kesinleşmediği anlaşıldığından ve anılan kararın davalı üçüncü kişi lehine bozulması halinde, iflas masasından alacaklarını davacı ile birlikte garamaten alacağından, davacının hukuki yararı bu hali ile de mevcut olup, davadaki haklılık durumunun tespiti anılan davanın kesinleşen sonucunun bekletici mesele yapılması gerektiği-
Davalı, diğer davalı şirketin icra takibine konu alacağını temellük aldığını, davacı tarafından Cumhuriyet Başsavcılığındaki soruşturma ile resmi evrakta sahtecilik ve bedelsiz senedi kullanmak suçundan yaptığı şikayette kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, davalı borçlular aleyhine başlatılan takibin kesinleşmesi ile davanın rededilmesi gerektiği-
Yetkisizlik kararı verilmesi üzerine, yargılamanın devam ettiği mahkemece davalı lehine vekalet ücretinin tayini gerektiği, yetkisizlik kararı nedeniyle davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemiş olması doğru değil bozma nedeni ise de; bu yanılgının giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden hükmün düzeltilerek onanması gerektiği-
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarının maktu olarak belirlenmesi gerektiği- Somut olayda her ne kadar ilamda vekalet ücretinin alacak miktarı üzerinden nispi olarak hesaplanması gerektiğinden bahisle hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiş ise de, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarının maktu olması gerektiği, dolayısıyla mahkemece maktu vekalet ücretine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, davacı vekilinin karar düzeltme istemi yerinde olmakla kararın kaldırılarak yerel mahkeme kararının onanmasına karar vermek gerektiği-