İlk derece mahkemesince verilen karara yönelik olarak davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, genel hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığından ve HMK. mad. 371'in uygulanmasını gerektirici nedenler bulunmadığından, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanması gerektiği-
Tasarrufun iptali istemine ilişkin davada, mahkemece İİK 277 ve devamı maddelerinin her bir tasarruf için nasıl değerlendirildiği, ne gerekçe ile karar verildiği açık ve anlaşılır olmadığı gibi, karar denetime de elverişli olmadığından hükmün bozulması gerektiği-
Davacının süresinde yenilenme talebinde bulunulduğu dikkate alınarak yenileme harcının yatırılması için herhangi bir süre verilmeden ve mahkeme kalemince harcın istenmesine rağmen geç yatırıldığı belgelenmeden doğrudan davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru olmadığı bu nedenle mahkemece, davanın süresinde yenilendiği ve sonrasında da yenileme harcının yatırılarak eksikliğin giderildiği hususu da dikkate alınarak davaya devam edilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davalarında, harcı ve vekâlet ücretini belirleyecek değerin, tasarruf tarihindeki taşınmazın gerçek değeri ile davacının alacak miktarından hangisi az ise o değer üzerinden ve AAÜT de belirlenen nispi tarifeye göre hesaplanması gerektiği-
Yargılamayı yapan mahkeme tarafından taraflara herhangi bir işlemi yapması, eksikliği gidermesi, avans ve giderleri yatırması, belgeleri sunması vb. nedenlerle süre verilmesi halinde mahkemece bu konuda yapılacak ihtarda taraflardan yerine getirilmesi istenen yükümlülüğün açıkça belirtilmesi, avans ve giderlere ilişkin harcama kalemlerinin ve miktarlarının net olarak belirlenmesi, sürenin hakim tarafından belirleneceği hallerde makul bir sürenin verilmesi, verilen sürenin kesin olup olmadığının belirtilmesi ve yapılması istenen yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde sonuçlarının ne olduğunun tereddüte yer vermeyecek şekilde ilgili tarafa bildirilmesi gerektiği-
Tasarruf konusu muvazaalı olduğu iddia edilen icra dosyanın takip rakamı ferileri de devam etmekte olup söz konusu karar karar tarihi itibari ile verilen karar kesin nitelikte olmayıp temyiz dilekçesinin kesinlik sebebi ile reddine karar verilmesinin hatalı olduğu- Serbest muhasebecilik işi ile iştigal edenlerin (162.000,00 TL) borç vermesinin hayatın olağan akışına aykırı kabul edilemeyeceği- Davalı borçlu tarafından, davalı-üçüncü kişinin başlattığı icra takibine, "sürelerden feragat ediyorum, tüm maaşım üzerine haciz konulmasına muvafakat ediyorum" şeklinde de beyan verilmediği takiple ilgili araştırmaların ve işlemlerin yapıldığı görüldüğünden ve davalıların birbirini tanıdığının ya da davalı üçüncü kişinin davalı borçlunun durumunu bilen bilmesi gereken kişi olduğunun ispatlanamadığı görüldüğünden, iptal davasının reddine karar verilmesi gerektiği-
TBK. mad. 19 uyarınca açılan tasarrufun iptali davasında İİK. mad. 283/1 kıyasen uygulanarak muvazaalı işlemin alacak ve ferileri ile sınırlı olarak iptali ile davacıya haciz ve satış isteme yetkisinin verilmesi gerektiği- Kararda iptali edilen hisse oranlarında hata yapılması ve aynı taşınmaz ile ile ilgili farklı satış varmış gibi hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu, hükmün bu yönden düzeltilerek onanması gerektiği-
Dava konusu araçların borçlunun bir başka borcundan dolayı icrada satıldığından, ihale sonrasında bir bedel kalmış ise o bedele, kalmamış ise bu araçlar yönünden konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği- Üçüncü kişinin borçlu ile yakın yerlerde aynı konuda faaliyette bulunması halinde, İİK. mad. 280 gereğince değerlendirme yapılıp yapılmayacağının araştırılması gerektiği- Davalı hakkında dava husumetten red edilirse, davacı aleyhine maktu vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiği-
Dava konusu feragat edilen taşınmaz yönünden feragat nedeni ile davanın reddine, diğer taşınmazlar yönünden ise, taşınmazların tapudaki satış bedelleri ile gerçek değerleri arasında önemli oransızlık olduğundan bahisle tasarrufun iptali davasının kabulüne karar verilmesinin isabetli olduğu-
Bozmadan sonra dava dayanağı borcun ödendiğinden bahisle konusu kalmayan tasarrufun iptali davaları hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerektiği-