Davalı "borçlu" ile diğer davalı "üçüncü kişi" konumundaki kocasının, boşandıkları halde aynı evde karı-koca gibi yaşadıklarının tanık beyanları ile kanıtlanması halinde borçlu tarafından eski kocasına yapılan satışın iptaline karar verilmesi gerekeceği–
Alacaklı vekilinin 3 gün içinde istihkak iddiasına itirazda bulunmaması halinde istihkak iddiasını kabul etmiş sayılacağından bu durumda icra müdürlüğünce dava konusu hacizli mallar üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verileceğinden üçüncü kişinin istihkak davası açmakta hukuki yararının bulunmayacağı, açılmış olan davada da alacaklının davalı olarak gösterilmesine gerek bulunmayacağı-
Tasarrufun iptali davalarında vekalet ücretinin "takip konusu (aciz vesikasında veya aciz vesikası hükmünde olan haciz tutanağında yazılı olan) alacak miktarı" ile -iptal edilen- "tasarrufa konu malın, tasarruf tarihindeki değeri"nden hangisi az ise o miktar üzerinden taktir olunacağı–
"Davalılar arasındaki takibin muvazaalı olduğu" gerekçesi ile İİİK 277 vd. uyarınca tasarrufun iptali davasının kabulüne karar verilmişse de, mahkemece davalı borçlunun aciz halini gösteren belgeler sunulmadan davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu-
5411 S.K'nun 138/11. Fıkrasında, bu Kanunun 107 nci maddesi uyarınca bir ban­kanın, borçlarının, taahhütlerinin yüklenilmesi veya alacaklarının devralınması hâlinde, bu borç, taahhüt ve alacaklarla ilgili olarak açılmış veya açılacak dava ve icra takiple­rinde kanunlarda yazılı zamanaşımı ve hak düşürücü süreler dâhil her türlü sürenin, alacağın devralmadığı veya borcun, taahhüdün yüklenildiği tarihten itibaren Fon bakı­mından dokuz ay süre ile duracağı hükmüne yer verilmiş ve aynı Kanun'un Geçici 16. maddesinde de bu Kanun ile Fon alacağının tahsili bakımından yarar görülerek zama­naşımı ve diğer konularda Fon lehine getirilen hükümlerin makable şamil olacağı be­lirtilmiş olmasına göre mahkemece, davacının açtığı işbu dava açışından hak düşü­rücü sürenin 9 ay süre ile durup durmadığının tartışıldıktan sonra bir karar ve­rilmesi gerektiği-
Borçlunun hakkında tasarrufun iptali davası açılmadan önce alacaklıya karşı açtığı menfi tespit davasının sonucunun, tasarrufun iptali davasına bakan mahkemece bekletici mesele yapılması gerekeceği-
Tasarrufun iptali davalarında tüketici mahkemelerinde bakılamayacağı-
İptale tâbi tasarruf konusu taşınmazın (taşınırın) davalı (borçlu ile işlemde bulunan üçüncü kişi) tarafından elden çıkarılmış olması ve alıcının da iyi niyetli bulunması halinde mahkemece “taşınmazın (taşınırın) satış tarihindeki değerinin -alacak ve ferileri ile sınırlı olarak- davalıdan tahsiline” karar verilmesi gerekeceği (Tasarrufun iptali davasının kabulü halinde dava konusu taşınmazı "taşınırı" borçludan satın alan kişinin kötü niyetli olduğunun davacı-idare tarafından kanıtlanamaması halinde, davanın “bedel”e dönüşeceği "6183 s. K. mad. 31", borçludan aldığı taşınmazı "taşınırı" elinden çıkarmış olan davalının, bunun elden çıkarıldığı tarihteki keşfen belirlenen gerçek bedelini -davacı alacaklının alacağı ve eklentileriyle sınırlı olarak-davacıya ödemekle yükümlü olacağı)-
Tasarrufun iptali davasının aynı ortak nedenle -örneğin; aciz vesikası sunulmamış olması (dava koşulunun yokluğu) nedeniyle- reddedilmiş olması halinde, davalılar yararına "tek vekalet ücreti" hükmedilmesi gerekeceği–
Desteğin ölümü nedeniyle bundan zarar gören davacıların "bu nedenle doğan tazminat haklarının davalı tarafından sonuçsuz bırakılması amacıyla, hemen sonra sahip oldukları taşınmazın danışıklı olarak devredildiği"ni iddia ederek, gerek borçlular gerekse taşınmazı devralmış olan üçüncü kişiler hakkında muvazaa sebebiyle tasarrufun iptalini istemekte "hukuki yarar" sahibi sayılacakları-