Katkı payından dolayı alacak davası açıldıktan hemen sonra davalı kocanın dava konusu taşınmazını arkadaşına bağışladığının anlaşıldığı ve davacı talebi de TMK’nin 194/1 maddesine dayandığından, muvazaa davasının aile mahkemelerinin görev alanına girdiği-
İptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olduğundan aile mahkemelerinin görev alanı içinde kalan bir dava türü olmadığı, davada incelenmesi gereken husus davalı borçlunun yaptığı tasarruflarının iptalinin gerekip gerekmediği olduğundan görevin genel mahkemelere ait olduğu-
Tasarrufun iptali talebine ilişkin davanın Yargıtay Büyük Genel Kurulu İş Bölümü kararına göre, niteliği bakımından Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin görevi içine girdiği-
Davanın yazılı usule göre yürütülecek olmasından dolayı genel hükümlere tabi ticari nitelikteki işletmenin devrine ilişkin ve tacir olan davalı taraflar arasındaki tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğundan ticaret mahkemesinde yürütülüp sonuçlandırılması gerektiği-
Davalının kardeşine yapılan tasarrufun bağışlama hükmünde olduğu ve alacaklılardan mal kaçırma nedeniyle yapıldığından iptale tabi olduğu yönündeki karar isabetli ise de, diğer davalılarla ilgili taşınmazı üçüncü kişiden satın alan kişinin borçlu ya da kardeşi ile arasında kirvelikten dolayı tanıdıklık olup olmadığı üzerinde durulmaması, son malike satış yapıldıktan sonra dahi taşınmazda uzun süredir borçlunun oturmaya devam ettiği hususunun gözetilmemesi ve son malikin taşınmazı alabilecek ekonomik güce sahip olmadığı yönündeki tanık beyanları ile birlikte değerlendirme yapılarak tasarrufların iptale tabi olup olmadıkları üzerinde durulmadan eksik inceleme ile karar verilemeyeceği-
İhtiyati haciz niteliğinde olan tedbir kararı verilmesi durumunda davacıdan tam bir ispat beklenmesinin kanunun amacına ters düşeceği, ayrıca ihtiyati haciz için teminat alınıp alınmamasının ve miktarı hususunun mahkemenin takdirinde olacağı-
Tasarrufa konu taşınmazın üzerine ihtiyati haciz mahiyetinde tedbir konulduğu, tedbirin yeniden incelenip kaldırılması isteminde bulunan davalının bu isteminin temyiz mahiyetinde olmadığı, usulüne uygun bir temyiz isteminden söz edilemeyeceği-
İhtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ilk derece mahkemesi kararına karşı temyiz yoluna başvuru imkanının bulunmadığı (HMK. ma. 362)- Boşanma davası ve katkı payından dolayı alacak davasının devam ederken davalının üzerine kayıtlı taşınmazları kardeşi ve annesine satmasına yönelik tasarrufların iptali için açılan davanın asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, Yargıtay’ca da karar verilebileceğinden süresinden sonra yapılan temyiz isteminin reddine karar verileceği- Basit yargılama usulüne tabi tasarrufun iptali davalarında HUMK. mad. 176/1-11 uyarınca adli ara vermenin söz konusu olmadığı-
Tasarrufun iptaline karar verilmesi halinde iptale hangi icra takip dosyası yönünden karar verildiğinin hüküm yerinde gösterilmesi gerekeceği ve bu tür davalarda vekalet ücreti ve karar harcının dava konusu mal veya hakkın tasarruf tarihindeki gerçek değeri ile davacının alacak miktarından hangisi daha az ise o değer üzerinden hesaplanması gerekeceği-
