Davadan feragat edildiğinde öncelikle davadan feragat hakkında mahkemesince bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekeceği-
Alacaklı aleyhine açılan menfi tespit davası kabul edilmiş ve dosya temyiz aşamasında iken borçlu tarafından verilen feragat dilekçesi gereği bozulmuş, bozmadan sonra davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiş ve hüküm kesinleşmiş ve davacı ile davalı borçlu şirket arasında protokol yapılarak borç yeniden yapılandırılmış olup, davalı ,"takip konusu alacağın gerçek bir alacak olmadığını, gerçek bir alacak olsa bile iptali istenen tasarruftan sonra doğduğu"nu ileri sürdüğünden, mahkemece öncelikle bu hususta menfi tespit dosyasının incelenmesi; davacı ile davalı borçlunun ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması, davalı 3. kişi şirketin savunmasının değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği- Borçlu şirkete ait 15 adet araca haciz konulduğu, hacizli araçlardan 4'ü üzerinde kıymet takdiri yapıldığı, 6 gemiye haciz konulduğu ve kıymet takdir edildiği, gemilerin seferden men'ine karar verildiği anlaşıldığından, davacı alacaklı vekiline kesin aciz belgesi sunması için süre verilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Borçlu ile kardeşi davalı arasındaki tasarrufların 6183 s. K. mad. 28/1-1 ve 30 gereğince iptale tabi olduğu- Mahkemece tasarruf tarihi itibariyle belirlenecek alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak tasarrufun iptaline karar verilmesi gerekeceği- 6183 s. K.'undan kaynaklanan tasarrufun iptali davalarında maktu vekalet ücretine tayin edilmesi gerekeceği-
Davacı tarafından "davalı borçlunun diğer davalı lehine düzenleyip icra takibine konu yaptığı 3 adet senedin mal kaçırmak amacına ve muvazaaya dayandığı" ileri sürülerek iptali için tasarrufun iptali davası açılabileceği- Tasarruf kavramı, borçlunun mal varlığını azaltıcı nitelikteki hukuki işlemleri ve hukuki fiilleri de içerdiğinden, davalılar arasındaki senet düzenleme fiilinin 'tasarruf kavramı' içinde olduğu, davacının bu tasarrufun iptal ettirmekte hukuki yararının bulunduğu-
Borçlu ile kızı arasındaki tasarrufların 6183 s. K. mad. 28/1 madde gereğince bağış hükmünde olup iptale tabi olduğu- Davalı dördüncü kişi savunma dilekçesinde dava konusu taşınmazların bir kısmının satın almadan önce icar suretiyle kullandığını, borçlunun teklifi üzerine taşınmazları satın aldığını belirttiğinden ve davalıların ikametgahının aynı köy oluşu gibi maddi ve hukuki olgular gözönüne alındığında davalı dördündü kişinin borçlunun durumunu ve amacının bilebilecek kişilerden olması nedeniyle dava konusu taşınmazlar yönünden davanın 6183 s. K. mad. 30 gereğince kabulü ile tasarruf tarihine kadar olan davacı alacak ve ferileriyle sınırlı olarak tasarrufun iptaline karar verilmesi gerekeceği- 6183 s. K.'na dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davası sonucunda maktu vekalet ücretine takdir edilmesi gerekeceği-
Dava konusu kaba inşaat halindeki taşınmazların tapudaki satış bedelleri ile bilirkişi tarafından belirlenen rayiç değer arasında misli fark bulunmadığından açılan tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmesi gerekeceği-
Tasarrufun iptali davalarının mutlak ticari dava niteliğinde olmayıp şahsi nitelikte ve borçlunun tasarruflarına yönelik olmasından dolayı asliye hukuk mahkemelerinde görülmesinin gerektiği- 01.07.2012 tarihinden itibaren açılan davalarda, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi arasında "işbölümü" değil "görev" ilişkisinin bulunduğu-
TMSF'nin kararı ile el konularak ticari ve iktisadi bütünlüğü ihale ile satışına karar verilen borçlu şirketin malvarlığının, davalıya satıldığı, anılan ihale şartnamesi gereğince davalı ile borçlu şirket arasında rızai devir sözleşmesi  ile ihale dışında kalan malvarlığında anılan şirkete satıldığı, anılan şirketten alacaklarının da borçlar nedeniyle diğer davalılara temlik edildiği anlaşılmakla,  kamu alacaklısı davacının, ihale alıcısı davalıya kendisine ödeme yapılmasını sağlayacak herhangi bir kararının bulunmadığı, dolayısıyla yasal mevzuat gereği davalı borçluya borcu olan ihale alıcısı davalının alacağın temliki hükümleri gereği işlem yapmasında hukuka aykırılık görülmediği-  Borçlu şirketin ortağı olan kişiyle yapılan tasarrufun  ve davalı temllik alan şirketin ortakları ile borçlu şirketin ortaklarının aynı kişiler olması nedeniyle bu şirket ile yapılan tasarrufun 6183 s. K. mad. 30 gereğince iptale tabi olduğu; temlik tasarruflarının davacının dava tarihindeki alacak ve ferileriyle sınırlı olarak iptaline karar verilmesinin isabetli olduğu- 6183 s. K. mad. 24 vd. gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin davada davacı vergi dairesinin aciz belgesi sunulma zorunluluğunun bulunmadığı- Mahkemece re'sen değerlendirlecek olan harcın, takip konusu alacak miktarından daha düşük olan iptale tabi temlik tutarı üzerinden alınması gerekeceği-
Davalı borçlulara kefil olup ve onların ödememeleri nedeniyle borcu ödemiş olan davacının alacaklı konumuna geçerek alacağını tahsil amacıyla borçluların yaptığı tasarrufların iptalini istemesi halinde, açtığı davanın, "tasarrufun iptali davası" olarak nitelendirilip genel mahkemelerde görülmesi gerekirken, asliye hukuk mahkemece yargılamaya devam edilerek davanın şartlarının araştırılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi yerine davanın "istihkak" davası olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmesinin isabetli olmadığı-
6183 s. K. mad. 24 vd. uyarınca muvazaalı olarak yapılan temlik işleminin iptali talebiyle açılan davada, borçlu davalının alacaklısı olduğu icra takip dosyasında icranın geri bırakılmasına karar verildiği anlaşıldığından, bu kararın kesinleşip kesinleşmediğinin araştırılarak, kararın kesinleşmiş olması halinde tasarrufun iptaline konu olabilecek geçerli bir icra takibinin dolayısıyla temlik işleminin varlığından söz edilemeyeceğinden davanın reddine karar verilmesi gerektiği-