Dava konusu taşınmaz hakkında davacı tarafından açılan ve mahkemenin ...... Esas sayılı dosyasında yargılaması devam eden tapu iptali ve tescil davası bulunduğundan, bu davanın sonucu görülmekte olan davanın sonucunu etkileyeceğinden, belirtilen davanın sonucunun bekletici mesele yapılarak davacının haklılığının tesbiti halinde bu davanın değerlendirilmesinin yapılması gerekeceği-
Takibe konu senetlerin tanzim tarihleri gözetildiğinde,  iptali istenen tasarrufun borcun doğumundan önce yapıldığı anlaşıldığından, tasarrufun iptali davasının önkoşul yokluğu nedeniyle reddine, kendisini vekille temsil ettiren davalılar yararına maktu vekalet ücreti takdirine karar verilmesi gerektiği-
Borcun doğumundan sonra davalı anneye yapılan taşınmaz satışlarının mal kaçırma amacı ile yapıldığından bahisle bu parseller yönünden davanın kabulü gerektiği- TBK'nun 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptaline ilişkin davada,  borçlu tarafından satışı yapılamayan taşınmazlarla ilgili olarak, dava husumet yokluğundan reddedildiğinden, karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2 maddesine göre maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davası davalı borçlunun yerleşim yeri adresinde açıldığından, HMK'nun 7/1 maddesi gereğince mahkemenin yetkili olması nedeniyle davanın esasına girilmesi gerektiği- Tasarrufun iptali davası gayrımenkulün aynına ilişkin dava olmayıp şahsi dava niteliğinde olduğundan, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olmadığı- Haksız fiile ilişkin davalardaki yetki kuralının kesin yetki olmayıp seçimlik yetki olduğu-
Muvazaa nedeniyle icra takibindeki satışın iptaline yönelik açılan davanın asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davalarında, aciz belgesinin dava açılmadan, dava açıldıktan sonra veya temyiz aşamasında ve hatta hükmün Yargıtay'ca onanmasından (veya bozulmasından) sonra bile sunulabileceği- Borçlunun adresinde yapılan haczedilen ev eşyalarının ihalede satıldığı, üzerinde başka hacizlerin olduğu anlaşılan borçluya ait otomobilin de borcu karşılayacak değerde olmadığı, sonraki hacizde borçluya ait haczi kabil malvarlığının bulunamadığı anlaşıldığından, borçlunun aciz halinde olduğunun kabul edilmesi gerektiği- Yargılamanın her aşamasında sunulabilme imkanı olan aciz belgesinin sunulması için verilen kesin sürenin hukuken sonuç doğurmayacağı-
Üçüncü kişinin açtığı istihkak davasında, davanın reddine karar verildiğinden, davalı-karşı davacı alacaklı vekili tarafından açılan tasarrufun iptali davasında, başlangıçta mevcut olan hukuki yararın ortadan kalkmış olduğu ve bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Yetki itirazında ortak yetkili mahkemenin belirtilmemiş olması halinde itirazın geçersiz olacağı- Muvazaa (TBK. mad 19) nedenine dayalı iptal davasının kabulü halinde, İİK'nun 283.maddesinin kıyasen uygulanarak haciz ve satış isteme yetkisi verilmesi gerektiği- Davalı üçüncü kişiye satışa rağmen aidatların borçlu şirket ortağı tarafından yatırıldığı anlaşıldığından davanın kabulü gerektiği- Borçlu ile davalı arasında yapılan satıştan dolayı diğer davalıların sıfatlarının bulunmadığı-
Mal tasfiyesi ve katkı payı alacağı için dava açıldığı ve yargılamının devam ettiği anlaşıldığından ve bu davanın sonucunda davacı lehine tazminata hükmedilmesi halinde muvazaa nedenine dayalı tasarrufun iptali davasın görülebileceğinden; sonuçlanması beklendikten sonra hasıl olacak duruma göre bir karar verilmesi gerektiği- TBK. mad. 19 uyarınca açılan davanın kabulü halinde, İİK'nun 283/2.maddesinin kıyasen uygulanarak davacıya sadece haciz ve satış isteme yetkisi verilmesi gerekeceği-
Davalılar ayrı ayrı aldıkları ek cevap süresi içerisinde yetki itirazında bulunmuş, ancak davalı üçüncü kişi şirket vekili ortak yetkili mahkeme olarak bir mahkeme ismi belirtmemiş olup, bu nedenle ileri sürülen yetki itirazının geçersiz olduğu- Zorunlu dava arkadaşı olan borçlu ve üçüncü kişinin yetki itirazını birlikte ve geçerli olarak yapmaları gerekirken, üçüncü kişinin yetki itirazı geçersiz olduğundan borçlunun yetki itirazının üçüncü kişiye sirayet etmesinin mümkün olmadığı- Davalı üçüncü kişi yargılamaya devam ettiğinden, HMK'nun 60/2 cümlesinin uygulama imkanı da bulunmadığı- Mahkemece, bu halde yetki itirazlarının dikkate alınmaması gerektiği-