Tanık beyanları ile "borçlu şirket ile davalı üçüncü kişinin ziraat sektöründe faaliyette bulundukları ve önceden tanışıklıkları olduğu" anlaşıldığından, İİK. mad. 280 gereğince davalı üçüncü kişinin borçlu şirketin mali durumu ve alacaklılarını ızrar kastını bilebilecek şahıslardan olmasından dolayı davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği- Aracın yargılama sırasında dava dışı (4.) şahsa satıldığı ve davanın İİK. mad. 283 gereğince bedele dönüştürüldüğü anlaşıldığından, aracın 4. kişiye satış tarihindeki değerinin belirlenerek davalı 3. kşiden tahsiline karar verilmesi gerektiği- Dava konusu aracın satıştan önce kaza geçirdiği ve sigortalar birliği tarafından bildirilen değerin ise hasarsız araca ilişkin olduğu, oysa aracın değer tesbitine ilişkin olarak alınan raporlarda bu kaza nedeni ile aracın değerinin tesbitine ilişkin somut açıklayıcı bir bilginin yer almadığı görüldüğünden, sigorta birliği tarafından bildirilen hasarsız değerin, bilirkişinin aracın hasarı dikkate alınarak belirlediği değerle aynı olması hususun yeterince incelenmediği görülmekle, bir başka bilirkişi tesbit edilerek, dava konusu aracın geçirdiği kaza tutunak ve ekspertiz raporları dikkate alınarak, satış tarihindeki değerinin tesbiti için bir rapor alınması gerektiği- Bilirkişi tarafından belirlenen değer yerine satış sırasındaki kasko değeri kadar tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğu- İİK. mad. 283 gereğince bedele dönüşen davada, üçüncü kişinin elinden çıkardığı tarihteki bedel ile sorumlu olması gerektiği ve bedel üzerinden faiz yürütülmesinin de hatalı olduğu-
Eldeki dava bedele dönüşmekle birlikte dava konusu takip dosyası kesinleşmediğinden, borçlu aleyhine açılan itirazın iptali davası derdest olduğundan ve İİK'nun 281/2 maddesi kapsamında dava şartları yönünden yaklaşık ispat koşulları gerçekleşmediğinden davalı 3. kişinin malvarlığı üzerine konulması istenen ihtiyati haciz talebinin reddinde bir isabetsizlik bulunmadığı-
İptal davasının hukuki niteliği itibariyle dava konusu malın aynına ilişkin olmayıp, şahsi bir dava olduğu, bunun doğal sonucu olarak da dava ve tasarrufa konu mal devir alanın mal varlığından çıkartılarak borçlunun mal varlığına iade edilmeyeceği; sadece alacaklıya malın bedelinden alacağını alma imkanı sağlayacağı- İptal davasının amacının, İİK-277. ve devamı maddelerinde öngörüldüğü gibi borçlunun mevcudunu azaltmaya yönelik tasarruflarını iptal ettirmek olduğu- İİK.nun 283. maddesi hükmüne göre iptal davasının konusu taşınmaz mal olduğu takdirde, davalı 3. şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan bu taşınmazın haciz ve satışı istenebileceği- Aciz nedenine dayalı tasarrufun iptali davasında davalı 3. kişinin aciz belgesine dayanan alacağın gerçekte olmadığını iddia ve ispat edebileceğ, çünkü dava şartlarından birisinin de tasarrufta bulunan kişinin borçlu olması gerektiği- Eğer tasarrufta bulunanın alacaklıya gerçek bir borcu olmadığı iddia ediliyorsa bu durumda tasarruf sahibinin öncelikle borçlu sıfatının çözümlenmesi gerektiği, bu nedenledir ki 3. kişi davalının borcun gerçek olmadığı iddiası ve muvazaanın varlığı yönündeki savunmasının mahkemece incelenmesi gerektiği- Tasarruf iptali davalarında davacının gerçekten alacaklı olmadığına ilişkin 3. kişilerce ileri sürülen savunmanın bu davalarda tartışılamayacağına ilişkin düşüncenin kabulüne olanak bulunmayıp, bu düşüncenin; hukukun temel ilkelerinden olan, iki kişinin 3. kişi aleyhine açık veya zımni biçimde anlaşmasının 3. kişiyi bağlamayacağı prensibine de aykırı olacağı-
3. kişi vekilleri, "takip konusu alacağın gerçek bir alacak olmadığı"nı ileri sürdüğünden, mahkemece bu savunma üzerinde durularak davacı vekilinden bu yöndeki açıklamaları ve delillerinin sorulması, özellikle takip konusu senedin vade tarihi, davacı ile borçlu davalının akraba- arkadaş, kapı komşusu olup olmadığı da göz önünde bulundurularak davacı vekilinin bildireceği deliller ile davalılar 3.kişi vekilleri tarafından bildirilen delillerin tamamının toplanması, gerektiğinde davacı ve davalı borçlunun takip konusu senedin tanzim tarihindeki ekonomik ve sosyal durumları hakkında zabıta araştırması yaptırılması, banka kayıtları, vergi ve ticaret sicil kayıtları istenerek tarafların ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması toplanacak tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi ve ön koşulların bulunması halinde ise davanın esası yönünden İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılması gerektiği-
Tasarrufun iptali davalarında dava değerinin tasarruf konusu şey ile takip konusu alacak ve fer'ilerinden hangisi daha az ise ona göre belirleneceği, dava konusu şeyin değerinin ise tasarruf tarihindeki tespit edilecek rayiç bedeli olduğu, ayrıca dava konusu şey davalı üçüncü kişi tarafından dava dışı kimselere temlik edilmişse davacının, bu davalı hakkında davasını nakden tazmine dönüştürme veya temlik alan kişiyi de davaya dahil etme imkanının bulunmadığı, yine nakden tazmin miktarı belirlenirken üçüncü kişi davalının eşyayı elinden çıkarttığı tarihteki rayiç değerin nazara alınacağı- Tasarrufun iptali davalarında davanın kabulüne karar verilmesi halinde alacaklının icra dosyasınındaki alacak ve ferileri ile; aciz belgesi temin edilmiş ise bu belgedeki alacak miktarı ile sınırlı olarak tasarrufun iptali ile davacıya haciz ve satış yetkisi verilmesinin icap edeceği- Davaya konu araçlardan yalnızca bir araca ilişkin rehin sözleşmesinin getirtildiği, diğer 8 araca ilişkin rehin akdi yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise belgelerin celp edilmediği görülmekle anılan eksikliğin tamamlanması ve tüm dosya münderecatına göre yapılan rehin işlemlerinin muvazaalı olup olmadığının, İİK'nun 277 ve devamı maddelerine göre iptal şartlarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği- Tüm araçlara ilişkin olarak usulünce rayiç değer tespiti yapılmadan kasko değerlerinin göz önüne alınarak buna göre tasarrufun iptali ve/veya nakden tazmin kararı verilmiş olmasının da usulüne uygun olmadığı-
İhtiyati haciz kararlarının esas hakkında kesin bir kanaat oluşmadan ve tam bir ispat aranmadan verilen geçici nitelikte hukuki korumaya ilişkin kararlar olduğu; diğer bir anlatımla ihtiyati haczin, "devam etmekte olan dava sonunda davacının hükmedilecek alacağının tahsilini garanti altına almak için davalının mallarına geçici olarak el konulması" olduğu-
Anlaşmazlık, davanın konusuz kalması, feragat, kabul, sulh veya herhangi bir nedenle; ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar giderilirse, Tarife hükümleriyle belirlenen ücretlerin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra giderilirse tamamına hükmolunacağı-
Takibin gerçek bir alacağa ilişkin olmasının da tasarrufun iptali davasının koşullarından biri olduğu- Davalı üçüncü kişi, "alacaklının alacağının muvazaalı olduğunu" iddia ettiğinden, mahkemece ticari defterler üzerinde inceleme yapılarak takip konusu senet borcunun var olup olmadığı ve neye ilişkin olduğu tespit edilerek, davacının böyle bir borcu verebilecek ekonomik durumu olup olmadığı da araştırılarak ve diğer delillerle birlikte değerlendirilerek alacağın gerçekliği araştırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Adını herhangi bir nedenle gizli tutmak isteyen bir kişinin, sözleşmeyi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırmasına "nam-ı müstear" dendiği ve bu tür işlemlerin İİK. mad. 277 vd. uyarınca iptalinin istenebileceği- Mahkemenin "borçlu ile üçüncü kişi arasında bir tasarruf bulunmaması sebebi ile davayı reddetmesi isabetsizse de, tasarruf borcun doğumundan önce yapıldığından tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmesi gerektiği- Davanın, "dava koşulu yokluğu"ndan reddedilmesi halinde, maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili olmadığı- Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufların, üç grup altında ve İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlendiği, ancak, bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarrufların, sınırlı olarak sayılmış olmadığı, Kanun'un, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bıraktığı, bu yasal nedenle de, davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerden birine dayanılmış olsa dahi, mahkemenin bununla bağlı olmayıp, diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebileceği-