Satış silsilesi içerisinde ilk satışın yapıldığı kişinin de tasarrufun iptali davasına dahil edilmesi gerektiği-
Davacı idare vekilinin, dava dışı ... Ltd.Şti. ile ortakları olan ..., ... ve ... aleyhine 6183 sayılı Yasa hükümleri uyarınca icra takibi yaptıklarını, ancak dava dışı ...’un borçlu ... ile diğer borçlu ...’ın sağlığında kendisine verdiği vekaletname ile ... plakalı aracı ölümünden sonra davalı ...'ya sattığını öne sürerek 6183 sayılı Yasa'nın 27 vd. maddeleri uyarınca geçersiz vekaletname ile yapılan satışın iptalini, araç elden çıkarılmış ise takdir edilecek bedelinin ödenmesini talep ettiği, geçersiz vekaletname ile yapılan satışın 6183 sayılı Yasa'nın 24 vd maddeleri uyarınca iptale konu olabilecek bir tasarruf olmadığı, ölüm ile vekalet ilişkisi son bulduğuna göre olayda hukuken geçerli bir tasarruftan söz edilemeyeceği, bu durumda borçlu ... (mirasçıları) yönünden hukuken geçerli bir tasarruf bulunmadığına göre davacının alacağının tahsili için tasarrufun iptali davasını açmakta hukuki yararının bulunmadığı, alacak miktarının dosyada mevcut olmadığı, davaya konu altı icra dosyasının beş tanesinde tahsilat yapıldığı, borcu karşılayacak bir taşınmaz olduğu ve bu taşınmaz üzerindeki haczin 25.10.2005 tarihinde davacı kurum tarafından sebep belirtilmeksizin kaldırıldığı ve aynı gün davalı borçlu ... tarafından 3. bir kişiye satıldığı anlaşılmakla, davanın reddine dair verilen kararın sonucu itibariyle doğru olduğu-
İİK 277 ve devamı maddelerine göre açılan tasarrufun iptali davalarında, davacının bu davadaki amacı, yaptığı icra takibi nedeniyle alacağını tahsil edebilmek için yapılan taşınmaz satışının kendisi yönünden geçersizliğini sağlamak olduğu, davacının bu hakkının ayni değil şahsi sonuç doğurduğu, davada tasarrufun iptali sebeplerinin olması halinde iptal ve tescil olmaksızın, taşınmazın haciz ve satışına karar verilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davalarının kabulü için dava dayanağı takibin gerçek bir alacağa ilişkin olması gerektiği- Mahkemece dava dışı (borçlunun ortağı olduğu) Ltd.Şti ticari defterleri üzerinde inceleme yapılarak takip konusu senet borcunun var olup olmadığı ve neye ilişkin olduğu tesbit edilerek, davacının anılan şirkette sigortalı işci oluşu ve diğer delille birlikte değerlendirilerek alacağın gerçekliğinin araştırılması gerektiği-
Tasarrufun iptali davası-
Dava BK'nun 19.maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptaline ilişkin olup iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmediği, İİK 277.maddesinde sözü edilen iptal davalarının borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılacağı, oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçladığı- Ancak her iki davanın da görülebilmesi için diğer dava koşullarının yanında davacının borçludan olan alacağının gerçek bir alacak olması gerektiği-
Tasarrufun iptali davalarındaki amacın, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamak olduğu- Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları, üç grup altında ve İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiş olup, bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar, sınırlı olarak sayılmış olmadığı, kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bıraktığı, bu yasal nedenle de, davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerden birine dayanılmış olsa dahi, mahkeme bununla bağlı olmayıp, diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebileceği-
Davanın, İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu, bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekeceği, bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gerekeceği-
Ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılarını ızrar kastını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kastıyla hareket ettiğinin kabul edildiği, bu karinenin, ancak iptal davasını açan alacaklıya devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğinin veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber Ticaret Sicili Gazetesiyle; bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların ıttılaını temin edecek şekilde münasip vasıtalarla ilan olunduğunun ispatla çürütülebileceği (İİK. mad. 280)- Dava konularından biri olan taşınmazda borçlu şirketin faaliyette bulunduğu çeltik fabrikasının olduğu, İİK. mad. 280'de belirtilen devir koşullarının gerçekleştiğinin iddia ve ispat edilmediği, davalı üçüncü kişi şirketin grup şirketlerinin de aynı adada komşu işyeri malikleri olduğu anlaşıldığından, davalılar borçlu şirket ile üçüncü kişi şirket arasındaki taşınmaz satış işleminin işyeri devri mahiyetinde olduğu ve bu bağlamda diğer dava konusu taşınmaz yönünden de anılan şirket yetkililerinin komşu işyeri sahipleri olarak borçluyu önceden tanıdıkları dolayısı ile mali durumu ve alacaklılarını ızrar kastını bildikleri anlaşıldığından, davanın tüm taşınmazlar yönünden İİK. mad. 280 gereğince kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davasından sonra açılan menfi tespit davasının sonucunun, tasarrufun iptali davasında 'bekletici mesele' (HMK. 165) yapılması gerekeceği-