1086 sayılı HUMK zamanında açılan tasarrufun iptali davasında, bozma ilamına uyulup bozmadan sonraki aşamada, sadece HMK’nun 324 maddesi uyarınca "delil avansı istenebileceği", gider avansı istenmesinin yerinde olmadığı- Ara karar gereğinin yerine getirilmemesinin sonuçlarının açıklanmamasının hatalı olduğu- Kesin sürenin sonuç doğurabilmesi için usulünce ve eksiksiz olarak yerine getirilmesi gerektiği- Soyut kesin süre verilerek davanın usulden reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Tasarrufun iptali davasının, 3. kişinin elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk etmesi halinde, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edileceği (İİK. mad. 283/II)- Dava konusu taşınmaz hissesinin 3. kişi tarafından elden çıkarıldığı tarihteki gerçek değerinin tespiti için keşif yapılarak inşaat mühendisi olan bilirkişilerden rapor alınmış ise de, bilirkişi raporu yeterli ve denetime elverişli olmadığından, bu konuda, dava konusu taşınmaza devir tarihindeki emsal olabilecek satışlar da getirtilerek inşaat ve mülk bilirkişilerinden oluşan yeni bir bilirkişi heyeti ile keşif yapılıp rapor alınması gerektiği-
Dava konusu taşınmazları satın aldıkları tarihte üzerinde haciz şerhi halen mevcut olan davalıların iyiniyetinden ve borçlunun mali durumu hakkında bilgi sahibi olmadıklarından söz edilemeyeceği- Kaldırılmış bir haczin ihyası mümkün olmadığından, icra müdürlüğünce kaldırılan haczin, alacaklının şikayeti üzerine yeniden konulması halinde, yeniden konulan haczin, kaldırılan önceki haczin devamı olmayıp yeni bir haciz olduğu ve  bu süreçte yani taşınmaz üzerinde haciz şerhi olmadığı dönemde taşınmaz davalıya satılmış ve aynı tarihte ipotek tesis edilmiş olduğundan, taşınmazı satın alan ve ipotek koyan davalılar hakkındaki davanın kabul edilebilmesi için kötü niyetli olduklarının kanıtlanması gerektiği; anılan davalıların kötü niyetli olduğu yani borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olduğu davacı alacaklı tarafından kanıtlanamadığından, bu davalılar yönünden davanın reddi gerektiği- İİK. mad. 283 uyarınca, davanın bedele dönüştüğü dikkate alınarak mahkemece davalı üçüncü kişinin taşınmazı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri nisbetinde, diğer davalının ise ipotek bedeli oranında (takip konusu alacak ve fer'ileri ile sınırlı olmak üzere) tazminat ödemesine hükmedilmesi gerektiği-  Davalı 4. kişi yönünden dava esastan red edildiğine göre, anılan şahıs yararına  taşınmazı satın aldığı tarihindeki gerçek değeri üzerinden nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiası ile davalı alacaklının İİK’nun 97/17. maddesi uyarınca karşı dava olarak açtığı tasarrufun iptali talebine-
Davcı vekilince "Kamu borcunun ödenmesi nedeni ile davadan ve ihtiyati haciz taleplerinden vazgeçtikleri" belirtildiğinden, mahkemece, davacı kurum vekilinden verilen bu dilekçe ile kasıtlarının ne olduğu netleştirilerek "davadan feragat" niteliğinde ise "davanın feragat nedeni ile reddine", "vazgeçme niteliğinde" ise her iki davalıdan da vazgeçmeyi kabul edip etmedikleri sorularak kabulleri halinde "davanın açılmamış sayılmasına", kabul etmemeleri halinde borç ödenmiş ve dava konusu kalmamış olduğundan "konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde karar verilmesi gerektiği-  Yargılama sırasında kamu borcu yapılandırması halinde davanın konusuz kaldığından söz edilemeyeceği ve "ileride borçlunun yapılandırması geçerliliğini yitirdiği takdirde Maliye Bakanlığının yeniden dava açma hakkı saklı kalmak kaydı ile"geleceğe yönelik belirsiz nitelikte hüküm tesis edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Dava konusu kesinleşmiş vergi borcunun davalı borçlu tarafından dava tarihinden sonra 6111 s. K. kapsamında taksitlendirildiği ve kesinleşen borcun tamamının ödendiği anlaşıldığından, davanın konusunun kalmadığı, ancak davanın açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği- 6183 s. Yasanın uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarının maktu olarak belirleneceği-
İİK. mad. 283/2 uyarınca, davanın bedele dönüşmesi halinde teminat karşılığı davalı üçüncü kişinin mal varlığıyla ilgili ihtiyati haciz kararı verilebileceği hüküm altına aldığından, davanın kabulü halinde davalılar taşınmazların bedelleri ile sorumlu olacaklarından, davacının talebinin anılan madde uyarınca uygun görülecek teminat karşılığı kabulü ve davalıların üzerine kayıtlı mal varlıkları ve hakları üzerine taleple bağlı kalınarak ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesi gerektiği- 
Tasarrufun iptali davaları basit yargılama usulüne, menfi tespit davası ise yazılı yargılama usulüne tabi olduklarından, ayrıca tasarrufun iptali davasının temyiz inceleme yeri ile menfi tespit davasının temyiz inceleme yerinin farklı olmasından dolayı, ayrı bir dava olarak açılan menfi tespit davasının tasarrufun iptali ile birleştirilmesinin hatalı olduğu-
Davalı borçlu şirket tarafından iflasın ertelenmesi talebi ile açılan davada tedbir kararı verilmiş olması nedeniyle, anılan şirketler yönünden davacı tarafından yapılmış bir icra takip bulunmamasına, iflas erteleme davasının sonucuna göre davacı sıfatının değişme ihtimali bulunmasına (iflas halinde eldeki davanın ancak davacı tarafından İİK. mad. 245, 255/1 gereğince alınacak takip yetkisine istinaden takip edilebilmesine, aksi halde davanın iflas idaresi huzuruyla görülmesine), davacının alacaklı, davalı şirketlerin borçluluk durumu, alacak miktarı ve organik bağ iddiasının yargılamayı gerektirmesine göre davacı vekilinin tasarrufun iptali davasında ihtiyati haciz taleplerinin reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Tasarrufun iptali davasın konu elden çıkarılan iki taşınmazla ilgili (dava konusu yapılan alacak miktarı olan) 9.800 TL’nin %20'si oranında nakti teminatın veya banka teminat mektubunun sunulması halinde, davalıların 9.800 TL’ye yetecek oranda taşınır taşınmaz malları ile 3. kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine, dava konusu 3 taşınmaz yönünden davacının ihtiyati haciz talebinin dava konusu takip dosyasındaki alacağa yetecek oranda ve alacağın %20'si miktarında nakti teminat veya banka teminat mektubunun sunulması halinde kabulüne karar verilmesinin isabetli olduğu-