Tasarrufun iptali talepli açılan davada, davalının, yargılama aşamasında dava dayanağı olan vergi borçlarını ödediğini, tahsil ve tasfiye edildiğini beyan ettiği, mahkemece yaptırılan araştırma ve alınan bilirkişi raporuna göre de dava konusu borçların tahsil ve tasfiye edildiği anlaşıldığından, mahkemece vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünden tarafların haklılık ve haksızlık durumlarının tespiti yapılarak sonucuna göre vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmesi gerekeceği-
Dava, TBK. mad. 19 gereğince açılmış muvazaa hukuksal nedenine dayalı tapu iptali davası olarak değerlendirilmiş ise de, dava dilekçesine, davacı vekilinin yargılama sırasındaki yazılı ve sözlü anlatımlarına göre, dava İİK'nun 277 vd. gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğundan, ve dava dayanağı takip dosyasında yapılmış bir haciz bulunmadığı gibi, İİK. mad. 143 gereğince aciz belgesi de sunulmadığından, davalı borçlunun aciz halinin ispatlanmamış olduğu ve davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği- Davalı üçüncü kişinin davalı borçlunun eşine dava konusu taşınmazı satın alması için vekalet vermesinin tek başına muvazaa olgusu için yeterli olmadığı-
İhtiyati haciz kararlarının, esas hakkında kesin bir kanaat oluşmadan ve tam bir ispat aranmadan verilen geçici nitelikte hukuki korumaya ilişkin kararlar olduğu; diğer bir anlatımla ihtiyati haczin, devam etmekte olan dava sonunda davacının hükmedilecek alacağının tahsilini garanti altına almak için davalının mallarına geçici olarak el konulması olduğu- İhtiyati haciz için davaya ilişkin tüm koşulların gerçekleşmesinin beklenmesi dava ile elde edilecek sonuçların alınamamasına yol açabileceğinden, davacının ihtiyati haciz talebinin İİK'nın 281/2 maddesi uyarınca teminat karşılığı kabulüne karar verilmesinin isabetli olacağı-
Tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin bulunması gerektiği- Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gerekeceği-
Taraf ehliyeti dava koşullarından olup mahkemece öncelikle ve resen incelenmesi gereken hususlardan olduğu, somut olayda borçlu konumundaki kişinin karardan sonra ölmüş ve mirasçıların bir kısmı Sulh Hukuk Mahkemesinde mirası red ettiklerini belirttiği dikkate alındığında, öncelikle anılan kararın kesinleşip kesinleşmediği araştırılarak, sonucuna göre taraf teşkilinin sağlanması gerektiği- Salt takibin kesinleşmiş olması alacağın gerçek olduğu anlamına gelmediği-
İcra ve İflas Kanunu'nun 277. ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amacın, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamak olduğu- Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin bulunması gerektiği- Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gerekeceği-
Tasarrufun iptali davalarında dava değerinin; takip konusu alacak miktarı (kat'i aciz belgesi düzenlenmiş ise kat'i aciz belgesindeki miktar) ile iptali istenen tasarrufun, tasarruf tarihindeki değeri karşılaştırılarak düşük olan değer olduğu- Somut olaya gelince, davacının tasarrufun iptali istemi ile eldeki davayı açtığı, ne var ki dava değerini 41.445 TL göstererek 707,78 TL harç yatırılarak davanın görüldüğü, fakat iptali istenen takipte alacak miktarı 1.457.907,07 TL, dava konusu tasarrufların dava tarihindeki değeri ise 392.280,70 TL olduğu, bu durumda mahkemece dava konusu taşınmazların tasarruf tarihindeki değerinin hesaplanması için bilirkişiden ek rapor alınmalı ve belirlenen değere göre de eksik harç tamamlattırılması gerekeceği-
Tasarrufun iptali davalarında icra dosyasına yatırılan harçların bu dosyada alınması gereken harçtan mahsup edilemeyeceği- Bilirkişilerden taşınmazların tasarruf tarihindeki değerlerini bildirir ek rapor alınması, bilahare takip konusu alacak miktarı (kat'i aciz belgesi düzenlenmiş ise kat'i aciz belgesindeki miktar) ile iptali istenen tasarrufların; tasarruf tarihindeki değeri karşılaştırılarak düşük olan değer üzerinden eksik kalan harcın tamamlanması gerektiği-
Borçlu şirket iflas etmiş, iflas kararı kesinleşmiş, 2. alacaklılar toplantısı yapılmış ise ve davacı alacaklıya yetki verilmemiş ise, iflas idaresinin tasarrufun iptali davasında yer alması gerektiği- Bu nedenle mahkemece ilgili dosya getirtilerek borçlu şirketin iflas erteleme davasının kesinleşip kesinleşmediğinin araştırılması, kesinleşmemiş ise sonucunun beklenmesi, iflasına karar verilmiş ve karar kesinleşmiş ise, iflas masası kurulup 2. alacaklılar toplantısı yapılıp yapılmadığının belirlenmesi ve iflas idaresinin davaya çağrılarak taraf teşkilinin sağlanması gerektiği-
Davacı-alacaklının davalı-alacaklı ile dava dışı borçlu aleyhine açtığı tasarrufun iptali davasının sonucunun sıra cetveline itiraz davasında beklenilmesi gerektiği- Kendisine pay ayrılmamış olan alacaklının açmış olduğu iptal davasının kabulü halinde kendisine pay düşeceği hususu dikkate alındığında, bu alacaklıya husumet yöneltilmesinde hukuki yarar bulunduğu-