Yedi günlük itiraz süresinden sonra yapılan itirazın takibin kesinleşmesini önlemeyeceği, bu durumda alacaklının “itirazın kaldırılmasını” istemekte hukuki yararının bulunmayacağı-
Alacaklı vekilinin “borçlunun sunduğu ibranamede tahrifat yapıldığı” nı ileri sürmesi halinde, icra mahkemesince uzman bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılarak, varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun borç doğuran hukuki ilişkiyi kabul edip, itirazını “ödeme” olgusuna dayandırması halinde, itirazın kaldırılması talebinin icra mahkemesinde incelenmesi sırasında artık alacaklının, “İİK’nun 68/I maddesinde belirtilen bir belgeye dayanıp dayanmadığı” hususu üzerinde durulmasına gerek bulunmadığı-
Alacaklının takibe dayanak yaptığı ve takip talebine eklediği ihtarnamenin İİK’nun 68/I maddesinde öngörülen belgelerden sayılmadığı-
Kayıtsız şartsız borç ikrarını içermeyen protokolün, İİK’nun 68/I maddesinde sayılan öngörülen belgelerden sayılmayacağı-
Ödeme emrine karşı borçlu sadece yetki itirazında bulunmuş ise, bu itirazın kaldırılması yetkisinin münhasıran icra mahkemesine ait olduğu-
Elinde “okul taksidi ve servis ücretlerinin kendisi tarafından ödendiğini” belirten makbuz ve belgelere dayanarak borçlunun, mahkemece ara kararı ile hükmedilen nafakanın tahsili için hakkında yapılan icra takibine yönelik “itirazın kaldırılması talebinin reddine” karar verilmesini sağlayamayacağı-
“Fatura”, “sevk irsaliyesi” ne dayalı olarak –bunlar; İİK’nun 68/I maddesinde yer alan ve borç ikrarını içeren bir belge niteliğinde olmadıklarından- “itirazın kesin olarak kaldırılması” isteminde bulunulamayacağı-
5411 sayılı Yasa uyarınca varlık yönetim şirketlerinin, tahsil ve cezaevi harcı dışında, kuruluşlarından itibaren 5 yıl süreyle tüm harçlardan muaf olduğu-
6 aylık “itirazın kaldırılmasını isteme süresi” nin hak düşürücü süre niteliğinde olduğu, bu sürenin, borçlunun itirazının alacaklıya (vekiline) tebliği ile başlayacağı, öğrenme ile anılan sürenin işlemeye başlamayacağı-