Taraflar eşit kusurlu bulunarak boşanmaya karar verilmiş ise de, toplanan delillerden, kadının kocasına hakaret ettiğinin, ona "defol git" dediğinin; buna karşılık kocanın da, eşine fiziki şiddet uyguladığının, ortak konuttan kovduğunun, mali konulardaki birlik görevlerini yerine getirmediğinin anlaşıldığı, gerçekleşen bu olaylara göre; boşanmaya neden olan olaylarda; her iki taraf da kusurlu olmakla birlikte, eşine göre davalı kocanın daha ağır kusurlu olduğunun kabulünün gerekeceği-
Salt çocukların annelerini özlemiş olmalarının velayetin değiştirilmesi için yeterli bir sebep olarak kabul edilemeyeceği-
Koruma kararı Çocuk mahkemesince verildiğine göre; talebe konu koruma kararının kaldırılması talebinin de Çocuk mahkemesince incelenmesi gerekeceği-
Çocuk mahkemesi tarafından verilen koruma kararının kaldırılmasına da çocuk mahkemesince karar verilmesi gerektiği-
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi madde 12 ve Çocuk Hakları Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3. ve 6. maddeleri uyarınca velayet konusunda çocuğun düşüncelerinin de dikkate alınması gerekeceği-
Tedbir kararı verilmesi istenen çocuğun karar tarihinde ergin olduğu ve hakkında 5395 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanamayacağı-
Mutad meskenin bulunduğu Devletin kanunundan doğan babanın velayet hakkının ihlali suretiyle davalı anne tarafından Türkiye'de haksız olarak alıkonulan çocuğun, Türkiye'de açılan boşanma davasında velayetinin geçici olarak davalı anneye bırakılmasının, Lahey sözleşmesi bakımından bir önemi bulunmadığı, iade talebinin kabulü gerekeceği-
Boşanma davasından feragat kesin hüküm sonucu doğurduğundan davacı kadından kaynaklanan kusurlu bir davranışın kanıtlanamadığı; yaptığı bu feragat kesin hüküm sonucunu doğurduğundan, davalı kocanın eşinin feragat tarihinden önceki kusurlu davranışlarına boşanma sebebi olarak dayanma olanağını yitirdiği, böylece davacı kadına bir kusur yüklenemeyeceği-
Ana yanında kalmasının çocuğun bedeni, fikri, ahlaki gelişmesine engel olacağı yönünde ciddi ve inandırıcı deliller bulunmadığı ve hemen meydana gelecek tehlikelerin varlığı da ispat edilmediği halde ana bakım, şefkatine muhtaç çocuğun TMK.’nun 182. ve 336/2. maddeleri uyarınca babanın velayetine bırakılması halinde hükmün bozulması gerekeceği-
Davacı annenin velayet görevlerini ve yükümlülüklerini savsaklaması; davacı annenin müşterek çocuklara bakma olanağının olmaması; davalı babanın ise düzenli hayatı ve gelirinin olmaması nedeniyle iyi bir örnek olmayacağı da sosyal hizmet uzmanı görüşüyle belirlenmiş olduğundan, mahkemece, yaşları küçük her üç müşterek çocuk yönünden velayetin kaldırılmasına ve haklarında koruma tedbiri uygulanmasına karar verilmesi gerekeceği-