Kural olarak borçlu takiple temerrüde düşeceği için, takipten sonra yapılan ödemeler yönünden ve takip tarihinden ödeme tarihine kadar faiz işletileceğinden, icra müdürlüğü tarafından yapılacak hesaplamada 818 sayılı BK.nun 84. maddesinin (şimdi; TBK. mad. 100) doğrudan doğruya uygulanacağı–
Borçlu tarafından yapılmış ödemelerin öncelikle asıl alacaktan düşürülmesi için borçlunun faiz ve masrafları ödememde temerrüde düşmemiş olması gerektiği-
Faiz hesaplarının, yılı içeren dönemlerde 365 gün üzerinden yapılması gerekeceği–
Borçlu küçüklere vasi tayin edilen kişinin, küçükleri temsilen pasif (pasif husumet) ehliyetine sahip olduğu; bu nedenle küçükler aleyhine yapılan genel haciz yolu ile takipte alacaklının sulh mahkemesinden izin almasına gerek bulunmadığı–
Âdi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından aktif ve pasif dava (takip) ehliyetinden yoksun olduğu, takibin (ve davanın) bütün ortaklar tarafından (bütün ortaklara karşı) açılması gerektiği -Adi ortaklık adına çıkartılan ödeme emrinin geçerliliği bulunmadığından adi ortaklık hakkında yapılmış olan takibin -süresiz şikayet yolu ile- iptale karar verilmesi gerekeceği-
Süresi içinde yapılan itiraz üzerine takibin duracağı ve alacaklı tarafından itiraz edilen kısımlarla ilgili olarak “itirazın iptali” veya “itirazın kaldırılması” kararı alınmadıkça takibe devam edilemeyeceği-
İcra takibinden önce davalının temerrüde düşürüldüğüne dair dosyaya bir belge ibraz edilmedikçe borçlunun icra takibi ile temerrüde düşmüş olacağı –inkar tazminatının işlemiş faiz tutarının anaparaya eklenerek hesaplamayacağı-
Açık bir anlaşma olmaksızın, salt yeni bir senet düzenlenmesinin tecdit anlamına gelmeyeceği, ancak, alacaklının eski senedi iade etmesinin veya iade iradesini ortaya koymasının yahut da eski borç için ödeme makbuzu düzenlemesinin zımmi tecdit sayılacağı; tecdit (yenileme) ile yenilenenin “borç ilişkisi” değil, bu ilişkiden doğmuş, “borç veya borçlar” ın olduğu-
Borçlunun süresinde icra dairesine yaptığı itiraz ile takip durduktan sonra, alacaklının icra mahkemesine yaptığı başvuruda “itirazın iptali”ni istemiş olsa dahi bu başvurunun, “itirazın kaldırılması” için yapılmış bir başvuru olarak algılanması gerekeceği-