Uyuşmazlık konusu taşınmazın tarla niteliğiyle kadastro tespitinin kesinleşme tarihiyle davanın açıldığı tarih gözetildiğinde 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3.fıkrasında yer alan on yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, mahkemenin bu yöne ilişkin görüşü biçimsel olarak doğru olsa da, tarafların kabul beyanları nazara alındığında, malik ...’in davalı gösterilen tüm mirasçılarının usulüne uygun kabul beyanı bulunup bulunmadığının dosya kapsamından anlaşılamadığı, açıklanan nedenle, tüm mirasçıların kabul beyanları olup olmadığı yeterince araştırılmadan, var ise (hepsinin kabulü halinde) kabul beyanlarına üstünlük tanınmak suretiyle dosya kapsamında uygun bir karar verilmesi gerekirken doğrudan hak düşürücü süreden davanın reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı- Mahkemece, dayanılan hukuki sebeplerden haricen satın alma ve zilyetlik hukuki nedenine yönelik davanın reddine karar verilmesine rağmen (terditli) temliken tescil talebi yönünden olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesinin doğru olmadığı-
Tahsisin iptaline dair idari karar ile davalı belediyeye devre ilişkin İl İdare Kurulunun 06.04.1989 tarihli ve 14 sayılı Kararı geçerli olmakla anılan kararlar aleyhine idari yargıda açılmış bir dava sonucunda verilmiş iptal kararı bulunmadığı sürece tahsise dayalı olarak davacının mülkiyeti kazandığının kabul edilemeyeceği, o halde mahkemece, davacının temliken tescil veya tazminata ilişkin talepleri yönünden TMK.'nun 724. maddesinde yazılı ilkeler doğrultusunda değerlendirme yapılarak bir karar verilmesi gerekeceği-
Elatmanın önlenmesi ve kal isteği, karşı dava TMK’nin 724. maddesine dayalı temliken tescil isteği- Kal'i talep edilen binanın son durumuna ilişkin ilgili kurumlardan bilgi alınarak, mahallinde fen ve arkeolog bilirkişiler ile tekrar keşif yapılarak rapor alınmak suretiyle, kal'e konu olan binanın korunması gereken kültür ve tabiat varlığı olup olmadığının belirlenmesi gereklidir. Müdahaleli durumda olan binanın korunması gereken kültür ve tabiat varlığı olmaması durumunda, mahkemece kal kararı verilebileceği, korunması gereken kültür ve tabiat varlığı olması durumunda ise kal kararı verilemez.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 724. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil, müdahalenin men'i ve ecrimisil istemlerine ilişkin davada, konusu para olan davada yargılama sırasında kendisini vekille temsil ettiren davalılar lehine harçlandırılmış dava değeri üzerinden nisbi vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, maktu vekalet ücreti takdir edilmesinin doğru olmadığı-
Davacı-karşı davada davalı vekilinin mesleki mazeretinin kabulüne karar verildiğine ve vekilin yokluğunda karar verilmesi yönünde bir talebi de bulunmadığına göre, yeni bir duruşma günü tayin edilmesi gerektiği-
Mahkemece, yerel bilirkişi ve tüm tanıkların HMK’nin 243, 244 ve 259 maddeleri gereğince davetiyeyle keşif yerine çağrılmaları, uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle keşif yerinde dinlenmeleri, senet asılları ikmal edildikten sonra, satıcı ve alıcıların davacılar ve davalılar ile mirasçılık ilişkisinin, davacılar murisinin muvafakati olup olmadığının ve harici satış senetlerinin dava konusu yere uyduğunun, başka bir anlatımla, (ispat külfeti davalılarda olacak şekilde) harici satış olgusunun kanıtlanması durumunda davalıların iyiniyetli kabul edileceği gözetilerek (kural olarak) hapis hakkı tanınmadan kal kararı verilemeyeceğinin değerlendirilmesi, harici satış olgusunun davalılarca ispatlanamaması durumunda ise, çapa bağlanmış taşınmaz üzerinde yapı inşaa eden davalıların kötü niyetli olduğu kabul edilerek, öncelikle davacılar vekilinin arsanın mülkiyetinin, bedeli karşılığı malzeme maliki davalılara geçirilmesi isteminin gözetilmesi, bu konuda zemin bedelinin usulüne uygun şekilde tespit edildikten sonra belirlenen bedelin depo edilmesi için davalılara süre ve imkan verilmesi, verilen süre zarfında zemin değerinin depo edilmesi halinde temliken tescil konusunda olumlu olumsuz bir karar verilmesi, davalılar tarafından arz bedelinin yatırılmaması halinde ise, bu kez binaların yıkımının aşırı zarar doğurup doğurmayacağının saptanması, aşırı zarar doğurmayacağının anlaşılması halinde asgari levazım bedelinin belirlenmesi, bulunan bu miktarın depo edilmesi için davacılara süre ve imkan verilmesi, ondan sonra oluşacak sonuca göre (yıkım konusunda) dosya kapsamına uygun bir karar verilmesi gerekeceği-
Davacı vekilinin ısrarla müvekkilinin dava konusu taşınmazda satın aldığı kısmın ifrazının mümkün hale geldiğini ve bu hususun ilgili idareden sorulmasını istediği, bu durumda mahkemece, davacının satın aldığı ve evini inşa ettiği kısmın ifrazının mümkün olup olmadığının ilgili idareden sorularak karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı- Dava konusu taşınmazda paydaş olmayan davacı lehine muhdesatın aidiyetinin tespiti yönünde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davacının temliken tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil talebi dava konusu yapının kaçak olduğu gerekçesiyle reddedilmiş ise de dosyanın geçirdiği aşama ve imar mevzuatındaki değişiklikler de dikkate alınarak ilgili belediye başkanlığından dava konusu inşaatın alanı ve zorunlu kullanım alanının dava konusu taşınmazdan ifrazının mümkün olup olmadığı ve binanın ruhsata bağlanıp bağlanamayacağının sorulması, yazı cevaplarına göre temliken tescil koşullarının bulunmaması halinde ise tescil istemi yönünden davanın reddine; 2 kademedeki tazminat istemi yönünden yapı değerinin davacıya ödenmesine karar verilmesi gerekirken davanın tümden reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Dava, ortaklık sözleşmesine dayalı tescil istemine ilişkin olup sözleşmenin, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m.706 ve Borçlar Kanunu m.213 gereğince resmi şekilde yapılmadığı için geçerliliğinin bulunmadığı, mahkemece, tescile ilişkin istemin bu gerekçeyle reddedilmesi gerekirken TMK m.724 koşulları oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddinin doğru olmadığı- Davacı tapu kayıt maliklerinden biriyle yaptığı adi yazılı sözleşmeye güvenerek taşınmaz üzerinde bilirkişi raporunda gösterilen adet ve evsafta ağaç yetiştirmiş olup, ağaçların taşınmaza kattığı değer oranında davalılar sebepsiz yere zenginleştiklerinden, bilirkişilerden ek rapor alınarak, gerekirse mahkemece yeniden keşif yapılmak suretiyle davacı tarafından dikildiği belirtilen meyve ağaçlarının dava açma tarihindeki değerleri belirlenerek tazminine karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme içeren bilirkişi raporu esas alınarak tazminat miktarının belirlenmesinin doğru olmadığı-
Dava konusu taşınmazın sicil kaydında yer alan şerhin sahibine tazminat ve TMK'nin 724. maddesinden kaynaklanan kişisel hak niteliğindeki temliken tescil isteme hakkının dışında başkaca bir hak bahşetmeyeceği, o halde somut olay değerlendirildiğinde; dava konusu parsel üzerindeki evin tarafların ortak murisi ...'a ait olduğuna ilişkin şerhin davacılara ayni hak vermeyeceği, dolayısıyla kullanım haklarının olmadığı göz önüne alınmaksızın talep edilen ecrimisil açısından ret kararı verilmesi gerekeceği-