Davaya dayanak yapılan takibin kesinleşmemiş olduğu ve böylece tasarrufun iptali davasının ön koşulunun gerçekleşmediği-
İİK. 277 vd maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemi-
İptali istenen aynı tasarruf hakkında halihazırda daha öncesinde açılmış ve usulden reddedilmiş ancak henüz kesinleşmemiş bir dava bulunması ve hüküm tarihine kadar bu noksanlığın giderilmemesi karşısında davanın usulden reddedilmesi gerektiği (HMK. mad. 114, 115)-
Dava konusu hat üzerine haciz konulması ve hattın açık artırma ile satılmasının mümkün olmadığı-
Evlilik birliği içerisinde sahip olunan gayrimenkullerin boşanma davası neticesinde doğacak tazminat haklarını bertaraf etmek için muvazaalı olarak satıldığından tapu kaydının iptali ile davalı adına kayıt ve tescili, taleplerinin kabul edilmemesi durumunda ileride hükmedilecek alacaklar yönünden taşınmaz üzerine haciz konulmasına ve satış yapabilme yetkisi verilmesi talebiyle açılan davanın muvazaa hukuksal nedenine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu ve bu davaya bakmakla görevli mahkemenin "aile mahkemesi" değil, "asliye hukuk mahkemesi" olduğu-
Tasarrufun iptali davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerektiği- Davalı borçlu adına kayıtlı araçların devredildiği üçüncü kişilerin başka bir şirkette ortaklarının bulunduğu anlaşıldığından, üçüncü kişinin borçlunun durumunu bilen ve bilmesi gereken kişilerden olduğu- Dava konusu tasarrufların tarafı olmayan davalı hakkında davanın pasif husumetten reddine karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece bir kısım dava konusu gayrimenkuller ile ilgili derdestlik itirazının yerinde olduğu, bu gayrimenkuller yönünden usul yönünden ret kararı verilmesi gerektiğine karar verilmişse de, eldeki davanın hukuki sebebinin İİK m. 277 değil TBK m. 19 olduğundan bu konuda varılan sonucun hatalı olduğu- Mahkemece işin esasına girilerek davalılar arasında muvazaa olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılarak, muvazaanın ispatı durumunda davanın kabulü ile bu alacağı için İİK'283/1.maddesinin kıyasen uygulanarak davacıya haciz ve satış isteme yetkisi verilmesine karar verilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davasında dava konusu takip dosyalarında adı geçen dava dışı takip borçluları yönünden de aciz halinin aranmayacağı, hangi borçlunun tasarrufunun iptali istenmiş ise dava koşulunun o borçlu yönünden değerlendirilmesi gerektiği- Sulh, borcu sona erdiren sebeplerden olup yargılamanın her aşamasında değerlendirilmesi gerektiğinden, imzalanan sulhnamenin içeriği irdelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Davalı borçlunun taşınmazlarının kaydına davalı üçüncü kişi şirket lehine muvazaalı olarak koydurduğu ipotek işleminin iptali için açılan davada, davalı üçüncü kişinin davalı borçlu ile aynı sektörde faaliyet gösterdiği, aralarında geçmişten gelen ticari ilişki bulunduğu ve tanık beyanlarına göre davalıların faaliyet gösterdiği sektörün küçük bir sektör olduğu, davalıların birbirini tanıdığı anlaşıldığından, davalı üçüncü kişi şirketin davalı borçlunun mali durumu ve alacaklılarını ızrar kastını bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olup olmadığı hususu değerlendirilmeksizin, "ipotek tarihinde muvazaanın mevcut olmadığı, alacağı mevcut olduğu vb" anlaşılmakla muvazaanın bulunmadığı sonucuna varılarak davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Tasarrufun iptali davası-