TBK. mad. 19 uyarınca muvazaalı muvazaalı işlemin iptaline karar verilebilmesi için sadece bedel farkının yeterli olmadığı- İşlemin iki tarafınında fikir birliği içinde olması gerektiği- Davalı borçlu ve üçüncü kişilerin birbirlerini tanıdıkları veya yakınlıklarının olduğu iddia ve ispat edilemediğinden, mahkemece, üçüncü kişilerin kötüniyeti ispatlanmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
İpoteğin paraya çevrilmesi yolu başlatılan takip dosyasında alınmış bir rehin açığı belgesi ve buna dayalı olarak başlatılan yeni bir takip olmadığı ve diğer icra dosyasından ise haciz tutanağı veya geçici aciz belgesi sunulmadığından borçlunun aciz hali yokluğundan, tasarrufun iptali davasının ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği- Davacının talepleri arasında yer verilen diğer parseller yönünden de olumlu ve olumsuz bir karar verilmesi gerektiği- Mahkemece dava konusu bir kısım taşınmazlar yönünden dava ön koşulu yokluğundan red kararı verildiğinden maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği, bu husus dikkate alınmadan tek ve nisbi vekalet ücretine hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Davalı borçlu ile davacı banka arasında 30/06/2008,12/04/2010 ve 2/04/2011 tarihli sözleşmeler imzalandığı, borç genel kredi sözleşmesinin imzalandığı tarihte doğmuş sayılacağından,buna göre taraflar arasındaki borç ilişkisinin iptali istenen tasarruf tarihinden önce doğduğu-
Tasarrufun iptali davası açılabilmesi için alınan aciz vesikasının şartlarının oluşup oluşmadığı ilgili davada tartışılacağından, üçüncü kişinin aciz vesikasının iptaline ilişkin şikayette bulunmada hukuki yararı bulunmadığı-
Tasarrufun iptali davasında, icranın geri bırakılması kararının kesinleşip kesinleşmediği araştırılarak, bu şekilde kesinleşmiş ise alacaklı tarafından İİK. mad. 169/6 gereğince genel hükümlere göre dava açılıp açılmadığı belirlenip, açılmış ise bu davanın sonucunun bekletici mesele yapılması gerektiği-
Suça konu tasarrufun iptaline ilişkin dosyanın sonucunun kesinleşmesi beklenilmeden eksik kovuşturma ile kararı verilmesinin hatalı olduğu-
Davacı alacaklı tarafından borçlunun adresinde  haciz yapılmış ve İİK. mad. 105 niteliğinde olan bir haciz tutanağı sunulmuş olduğu görüldüğünden, tasarrufun iptaline ilişkin ön koşul eksikliğinin giderildiğinin kabulü gerektiği-
Davacı birden fazla takip dosyası yönünden tasarrufun iptalini talep ettiğinden mahkemece, dava konusu takip dosyalarının tümü getirtilerek takibin kesinleşmesi, borçlunun aciz halinin var olup olmadığı irdelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda "kredi sözleşmelerinin, önceki taahhüt ve sözleşme bağlantısı kuran bölümlerin boş bırakıldığından hukuken birbirlerinin devamı" olarak kabul edilmemiş ise de, borcun sıfırlandığı gün yeniden kredi çekilmesi ve kredi ilişkisinin hiç sekteye uğramadan devam etmiş olması gibi durumlar dikkate alındığında, her bir kredi sözleşmesinin fiilen birbirinin devamı olarak kabul edilmesi gerektiği ve bu bağlamda kredi sözleşmesinin teminatı olarak senedin de önceden doğan borç ilişkisinin de teminatı olduğunun ve bu durumda tasarrufun borcun doğumundan sonra yapıldığının kabulü gerektiği-
Davalı borçlu şirket hakkında yapılan takibin dayanağı reklama dayalı idare para cezasından kaynaklanmakta olup borcun en erken ilk reklamın yayımlandığı tarihte doğduğunun kabulü gerektiği- Satış tarihinde henüz borç doğmadığından davanın ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği- Davalı üçüncü kişinin dava konusu taşınmaza yaptığı iddiası ile masraflar için bir kısım belgeler sunmuş ise de bu belgelerdeki malzeme ve harcamanın hangi taşınmaz için yapıldığı somutlaştırılıp ispat edilmediğinden bu yöndeki itirazları dikkate alınmadığı, ancak davanın bedele hükmedilmesi halinde bu bedele faiz yürütülmesi mümkün olmadığı- Davalı borçlu şirket açılan tasarrufun iptali davasında üçüncü kişilerle birlikte zorunlu hasım olduğundan, davanın kabulü halinde yargılama giderinden diğer davalılar ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olması gerektiği- 6183 sayılı Yasanın uygulanmasından doğan her türlü davalarda vekalet ücreti tutarı maktu olarak belirleneceği- Davacının alacağı toplam 134.400,00 TL olduğundan ve bedele dönüşme halinde bu miktarın, davanın kabulüne karar verilen taraflardan tahsiline denilmesi gerekirken iki kez tahsil edilecek şekilde hüküm tesisinin de isabetsiz olduğu-