Davalı borçlu aleyhine yapılan takibin semeresiz kaldığı- Alacaklının, borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla taşınmazını ortağı olduğu şirkete devrettiğini belirterek tasarrufun iptalini talep ettiği- Mahkemenin, davanın sulh nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kararının, mahkemece taraflardan mahkeme dışı sulh sözleşmesinin mahkeme içi sulh sözleşmesi haline getirmek isteyip istemedikleri tekrar sorularak istemleri halinde buna göre, anlaşmaya varılmamış ise sulh protokolundeki kısmi kabul ve feragata göre karar verilmesi; tarafların sulh sözleşmesini mahkeme içi sulhe dönüştürmek istememeleri halinde ise davanın esasına girilerek karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuş olduğu; bozmadan sonra mahkemece, davacının alacağının gerçek olmadığı gerekçesi ile (davanın) reddine karar verilmesi gerektiği-
İcra takibinde borcun kaynağı "diğer alacaklar" olarak belirtilerek borcun ne zaman doğduğuna ilişkin bir bilgiye yer verilmemesi halinde, borcun dayanağı olan belgenin getirtilerek, tasarrufun borcun doğumundan sonra yapılıp yapılmadığının tespiti ile tasarrufun borcun doğumundan sonra gerçekleştiğinin saptanması halinde, borçlunun çocuklarına yaptığı mal devrine ilişkin tasarrufun iptali davasının kabulüne aksi durumda reddine karar verilmesi gerektiği-
Davalı borçlunun aciz içinde olduğunun ve alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla hareket ettiğinin davalı... tarafından bilindiği veya bilinmesi gerektiğine ilişkin açık emarelerin bulunduğu hususu davacı yanca kanıtlanamadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davasının dinlenebilmesi için iptali istenen tasarrufun borcun doğumundan sonra yapılması gerektiği, bu hususun dava şartı olup mahkemece resen dikkate alınacağı- Dava konusu tasarrufun borcun doğumundan önce 08/12/2014 tarihinde yapıldığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilmesine maktu olarak hükmedilmesi gerekeceği-
Tasarrufun iptali davaları ile hedeflenen hukuksal sonuç para alacağına kavuşmak olduğu; tasarrufa konu taşınmazın aynına ilişkin bir çekişme bulunmadığı; dolayısıyla davalı üçüncü kişi adına kayıtlı taşınmazın uyuşmazlığın konusu olmadığı; HMK'nın 389 ve izleyen maddelerine göre uyuşmazlık konusu olmayan mal varlığı değerleri üzerine ihtiyati tedbir konulması mümkün olmadığından, mahkemece ihtiyati tedbir isteminin kabul edilmediği- Para alacağına ilişkin davalarda başvurulacak geçici hukuki koruma tedbirinin öncelikle ihtiyati haciz olduğu; ancak ne var ki, davalılar tensip kararını istinafa taşımadığından tasarrufa konu taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir konulması işlemine dair mahkemece yapılan bu hatanın eleştirilmekle yetinildiği-
İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amacın, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamak olduğu- Bu tür davaların dinlenebilmesi için: -Davacının borçludaki alacağının gerçek olması, -Borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, -İptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması, -Borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması, -Davanın beş yıllık hakdüşürücü süre içinde açılmış olması gerektiği- İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerektiği- Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeri olduğu- Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerekeceği-
Tasarrufun iptali davalarında verilmesi gereken hukuki korumanın, ihtiyati tedbir kararı olmayıp şartların varlığı halinde kıyasen uygulanması gereken İİK'nun 281/2 madde gereğince ihtiyati haciz kararı olduğu- İhtiyati haciz kararları esas hakkında kesin bir kanaat oluşmadan ve tam bir ispat aranmadan verilen geçici nitelikte hukuki korumaya ilişkin kararlar olduğu- İptal davasının, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup tasarrufa konu malların aynı ile ilgili olmadığı- Tasarrufun iptali davalarında ihtiyati tedbir talebinde bulunulsa dahi bu istemin ihtiyati haciz talebi olarak değerlendirilerek müsbet ya da menfi bir karar verilmesi gerekeceği- İİK.nın 281/2 maddesi uyarınca mahkemece dava dilekçesinde "harcı yatırılmış dava konusu alacak miktarı" nazara alınarak, bu miktar üzerinden teminat alınarak ve bu miktarla sınırlı şekilde ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekeceği-
Muvazaaya dayalı davalarda, davacının icra takibine geçmesine ve aciz belgesi almasına gerek bulunmadığı- TBK.m. 19'a dayalı tasarrufun iptali davasının dinlenebilmesi için, davacının alacağının gerçek olması, iptali istenen tasarrufun, takip konusu borçtan sonra yapılmış olması gerektiği-
İptali istenen tasarrufun borcun doğumundan önce yapılmış olması gerekçesiyle davanın reddi gerektiği-
Yargılama usulleri farklı olan bir davanın hem İİK 277 vd. hem de TBK 19'a dayalı olarak değerlendirilerek davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu-  Dava İİK 277 vd.'na göre açıldıysa, tasarrufun iptali (aciz vesikası alınıp alınmadığı, diğer dava şartlarının olup olmadığı) dava şartlarının olup olmadığının; TBK 19'a göre açıldıysa bu dava şartlarının olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği-