6111 sayılı Kanun uygulaması gereği olarak borcun yeniden yapılandırılması işleminin, 6183 s. K. uyarınca açılmış tasarrufun iptali davalarını durdurmayacağı ancak İdare’nin takdiri ile icra işlemlerinin yapılandırma sözleşmesi ihlal edilmediği sürece ertelenebileceği-
Namı müstear (inançlı işlem) ile gizlenmiş muvazaalı işlemler hakkında iptal davaları açılabileceği-
Borçlular hakkında genel haciz yolu ile yapılan ve kesinleşen icra takibinde İİK. mad. 71/2. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı kanunun 33/a-1. maddesi gereğince, takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde borcun zamanaşımına uğradığının belirlenmesi halinde icranın geri bırakılmasına karar verileceği ve bu şikayetin süresiz olarak yapılabileceği, takip dayanağı çekler hakkında zamanaşımını kesen sebeplerin Ticaret Kanunu’nda sınırlı olarak sayılmış olduğu, alacaklı tarafından geçici aciz vesikasına dayalı açılan tasarrufun iptali davasının zamanaşımını kesmeyeceği, ancak borçlu hakkında kesin aciz vesikası düzenlenmesi halinde bu tarihten itibaren 20 yıl geçmesiyle borcun zamanaşımına uğrayacağı, açılan tasarrufun iptali davası sırasında, icra dosyasında zamanaşımını kesen başkaca hiçbir işlem yapılmaması halinde borçlunun zamanaşımı şikayetinin kabul edilmesi gerekeceği-
Tasarrufun iptali davası açmanın koşullarından birinin kati veya geçici aciz belgesi sunmak olduğu, mahkemece davacının sunduğu aciz belgesinin iptali halinde geçici aciz belgesi niteliğindeki haciz tutanağının sunulması gerekeceği aksi halde dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verileceği-
Kardeş olan davalılar arasındaki tasarrufun iptale tabi olduğu-  İcra dosyası içerisindeki haciz tutanağı, yapılan mal varlığı araştırması ve icra dosyası içeriğine göre menkul haciz tutanağının İİK.nın 105. maddesi uyarınca aciz vesikası niteliğinde olduğu-
6183 sayılı Kanuna göre açılan tasarrufun iptali davalarının amacının, bu kanunun 27, 28, 29 ve 30. maddelerinin hükümsüz saydığı tasarrufların iptali ile kamu alacağının tahsil edilmesini sağlamak olduğu- 2 yıllık sürenin geçmiş olması halinde, 6183 s. K. mad. 27 uyarınca tasarrufun iptale karar verilemeyeceği- Borçlu davalı, ile üçüncü kişi eski eşi boşanmış olduklarından 6183 s. K. mad. 28 uyarınca aralarındaki tasarrufun iptaline karar verilemeyeceği, ancak bu durumda 6183 s. K. mad. 30 uyarınca, davalı üçüncü kişinin, eski eşi olan avalı borçlunun alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olup olmadığının mahkemece irdelenmesi gerektiği-
6183 sayılı Kanun'dan kaynaklanan tasarrufun iptali davaları sonucunda mahkemece 'maktu' avukatlık ücretine hükmedilmesi gerekeceği- Ödeme emri iptal edildiğinden tasarrufun iptali davasının da görülebilirlik koşulu ortadan kalktığı- Davanın, dava koşulu yokluğundan reddine karar verilmesi halinde de vekalet ücretinin maktu hükmedileceği-
6183 Sayılı AATUHK'nun 24 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin davaların dinlenebilmesi için borçlu hakkındaki takibin kesinleşmiş olması gerekeceği,davacı tarafından davalı borçlu hakkında düzenlenen ödemeye çağrı mektubu,ödeme emri ve bunlara istinaden düzenlenen ihtiyati haciz kararlarının kesinleşmiş mahkeme kararı ile ortadan kaldırıldığından davanın, dava koşulu yokluğundan reddine karar verileceği-(NOT: 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun’un mükerrer 35. Maddesi’nin (5) ve (6). Fıkralar, Anayasa Mahkemesi’nin 19.03.2015 T. VE E: 2014/144, K: 2015/29 Sayılı Kararı İle İptal Edilmiştir.)
Tasarrufun iptali davasında varlığı zorunlu bulunan icra takibinin, dava tarihinden önce yapılmış olması bir zorunluluk olmadığından icra takibinin dava tarihinden sonra da yapılabileceği, önemli olan yargılama aşamasında borçlu hakkında yapılmış bir icra takibinin bulunması olduğu-
Çeklerde vade olmamakla birlikte ticari hayattaki uygulamada çeklerin de bono gibi vadeli kullanıldığının ve bu sebeple takip konusu borcun gerçek doğum tarihinin tespitinin 'tasarrufun iptali davalarında iptali istenen tasarrufun takip konusu alacaktan sonra yapılmış olması' ön koşulu karşısında önem arz ettiği- Davacının ticari defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi raporundan "davacının davalı borçluya 14 adet fatura karşılığı mal sattığı ve o yıl içinde tahsilatının olmayıp alacağın sonraki yılların açılış kayıtlarında gözüktüğü, sonradan alışverişler ve tahsilatın olmadığı, davacı ile davalı borçlu arasındaki ticari ilişkinin  başladığı yıl davacının davalıya  7 adet fatura karşılığı mal sattığı ve o yılın sonu itibarıyla davacının davalıdan alacaklı göründüğü, satış tarihleri ve davacının ticari defterlerinde tespit edilen ilişkinin icra takibine konu çeklerden öncesini kapsadığı" belirtilmiş olduğundan ve davacı tarafından sunulan faturalara borçlunun bir itirazı da bulunmadığından, borcun doğum tarihinin davacı tarafından sunulan faturalar ve bilirkişi raporuna göre tasarruftan önce olması nedeniyle tasarrufun iptali istemli davanın esasına girilmesi gerektiği-