Haciz sırasında hazır bulunan borçlu tarafından 3. kişi lehine istihkak iddiasında bulunulması halinde. icra müdürlüğünün 3. kişiye dava açması için süre vermesi gerekirken alacaklıya süre vermesinin usule aykırı olduğu- Borçlunun haciz sırasında hazır olduğu, haciz yapılan iş yerinde kullanılan bilgisayarın şifresinin borçlu tarafından bilindiği ve bilgisayar üzerindeki kayıtların borçlu adına olduğu, haciz sırasında iş yerinde bulunan kartvizitlerin borçlu adına düzenlendiği ve kartvizitte adres olarak haciz adresinin belirtildiği, haciz yapılan iş yerinin kayden sahibi borçlunun annesi olan 3. kişi görünüyor ise de bu iş yerinin fiilen borçlu tarafından işletildiği gerekçesi ile (alacaklının açtığı) davanın kabulüne karar verilmesinin isabetli olduğu- Hacizli malların değeri, takibe konu alacak miktarından az olduğundan avukatlık ücretinin hacizli malların değeri üzerinden hesap edilmesi gerekirken davacı taraf yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı-
Üçüncü kişinin istihkak iddiasına ilişkin açılan davada davacı-üçüncü kişinin haczin danışıklı olduğuna ilişkin iddiaları doğrultusunda, davalı alacaklı ve davalı borçlunun aynı adreste oturup oturmadıklarının tespiti amacıyla Adres Kayıt Sistemi üzerinde ve kolluk marifetiyle araştırma yapılması, ayrıca Vergi Dairesinden gelen müzekkere yanıtına göre davalı borçlunun haciz adresinde faal olmadığı görüldüğünden, borçlunun fiilen hangi adreste ticari faaliyet yürüttüğünün de yine kolluk aracılığıyla araştırılması, mümkünse davalılara borcun hangi ticari ilişkiden doğduğunun sorularak alacaklı ve borçlu arasında gerçek bir ticari ilişkinin olup olmadığının irdelenmesi gerektiği; Mahkemece; bu inceleme yapılmadan, davacı üçüncü kişi ve kardeşi borçlunun alacaklının zararına muvazaalı işlemler yaptıklarının kabulü ile davacı üçüncü kişinin davasının reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
İşletmenin üretime devam etmesi için ödemenin ihtirazi kayıtla, istihkak davası açma hakkı saklı tutularak yapıldığı dikkate alındığında, davacı şirket ile borçlu şirket arasında bir organik bağ bulunduğu sonucuna ulaşılamayacağı- Davalı alacaklının dayandığı internet çıktıları dahil diğer deliller de mülkiyet karinesinin aksini kanıtlayacak nitelikte olmadığı- Her iki şirketin ortakları arasında Güney Koreli gerçek ve tüzel kişiler olmasının, bu kişilerin birbirlerinden tamamen farklı olduklarından, davacı ile borçlu arasında iç içe geçmiş aile şirketi izlenimi verecek biçimde bir birliktelikten veya organik bağın varlığından söz edilemeyeceği- Davalı alacaklının dayandığı internet çıktıları dahil diğer deliller de mülkiyet karinesinin aksini kanıtlayacak nitelikte görülmeyeceği-
Dava konusu takibin ve haciz işleminin dayanaktan yoksun hale gelip gelmediği araştırılarak, davanın konusuz kaldığının anlaşılması halinde, yargılama giderinin, bu arada avukatlık ücretinin alacak miktarı ile haczedilen taşınır malın değerinden hangisi az ise onun üzerinden nispi olarak, davanın açılmasına neden olan tarafa yükletilmek üzere, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği-
Borçlu şirketin merkezinde 3. kişi şirketin faaliyette bulunduğu, iki şirketin faaliyet konularının aynı olduğu, 3. kişi şirketin borçlunun işçilerini çalıştırdığı, borçlu ile ödünç iş görme sözleşmesi yapıldığı, her iki şirketin aynı kişilere ihracat yaptığı, 3. kişi şirketin borçlu şirketin yüklü miktarda borcunu üstlendiği, borçlu şirketin faaliyetini muvazaalı olarak sürdürdüğü dikkate alındığında, 3. kişi tarafından sunulan haczedilen takım elbiselerin yapımında kullanılan malzemelere ait faturaların mülkiyet karinesinin aksini ispata elverişli olmadığı; alacaklının açtığı istihkak iddiasının reddi davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Dava dışı A.Ş ile ilgili tüm ticaret sicil kayıtlarının getirtilerek bu şirket ile davacı şirket ve takip borçlularından Ltd. Şti. arasında bir organik bağın bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi, mahcuzlara ait olduğu iddia edilen faturaların davacı şirketin ticari defterlerine usulune uygun kayıt edilip edilmediğinin tespiti ve davacı ile dava dışı A.Ş arasındaki ticari ilişkinin mahiyetinin ve boyutlarının irdelenmesi amacıyla, davacı 3. kişinin defterleri üzerinde (açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılmış olması gözönünde bulundurularak) ve tarafların banka kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması, taraflar arasındaki ticari ilişkinin niteliği de belirlenerek, fatura bedellerinin ödenip ödenmediğinin açıklığa kavuşturulması ve bu araştırma ve incelemeler doğrultusunda istihkak iddiası hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
Davacı 3. kişinin iddiasına dayanak yaptığı ve dava dosyasına sunduğu faturalar ve vergi levhası gibi belgelerin düzenlenmesi her zaman mümkün olup, istihkak davalarında güçlü delil teşkil etmeyecekleri, kaldı ki, davacının sunduğu faturaların ayırt edici özelliği olmadığı gibi, faturaların borcun doğumundan sonraya ilişkin olduğu, davacı 3. kişinin dayandığı deliller ile alacaklı-borçlu lehine olan karinenin aksini ispat edemediği-
Davacı şirketin hakim ve tek kurucu ortağının borçlu olduğu, tescil edilen karar ile borçlunun hissesini devrederek ortaklıktan ayrıldığı, hisse devrinin yapıldığı tarihin, borcun doğumundan sonra olduğu, haciz esnasında borçlu adına işgüvenliği katılım belgesi ve borçlu adına ticaret odası üyelik kaydı bulunduğu görüldüğünden, mülkiyet karinesinin (borçlu, dolayısıyla) alacaklı yararına olduğu-
Dava konusu haczin, borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği adreste yapılmış olması halinde mülkiyet karinesinin alacaklı yararına olduğu ve bu yasal karinenin aksinin davacı 3. kişi tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerektiği-
3. kişi şirketin borçlu şirketin sözleşmesi sona erdikten sonra başka bir akaryakıt firması ile anlaşarak akaryakıt istasyonu işletmeye başladığı, borçlu şirketin farklı bir firma adı altındaki işletmesine ait lisansının bittiği, 3. kişi şirketin yeniden bayilik başvurusu olduğunun bildirildiği, bu bakımdan lisans devrinin söz konusu olmadığı, mahcuzlara ilişkin faturalar ile EPDK lisansına ilişkin başvuru ve belgeler, iş yeri ruhsatı, bayilik sözleşmelerinin sunulduğu hacizde borçlu şirkete ait bir belgeye rastlanmadığı, şirketlerin ortaklık yapıları arasında da bir benzerlik bulunmadığı dikkate alındığında, davalı 3. kişinin İİK. mad. 97/a'de yer alan mülkiyet karinesinin aksini güçlü ve inandırıcı delillerle ispatladığının kabulü gerektiği-