Alacaklının İİK’nun 99. maddesine dayalı olarak açtığı istihkak iddiasının reddi talebine-
Takibin konusunun 04.09.2012 keşide tarihli çek olduğu, çeklerin ticari hayatta ileri tarihli düzenlenebileceği, çek keşide tarihinden 1 gün evvel borçlu şirketin %99 hakim ortağı ve yetkilisi olan kişinin 03.09.2009 tarihinde davacı şirketteki hisselerini devrederek ortaklıktan ayrıldığı, haciz anında borçlu şirkete ait kartvizit, ihtarname, kimlik gibi evraklar ile borçlu şirket adına ajanda bulunduğu, diğer davacı şirketin haciz yapılan adresi davacı şirket ile birlikte kullandığı dikkate alındığında İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı lehine olduğunun kabulü gerekeceği, bu haliyle ispat yükü altında olan davacı 3. kişilerin, karinenin aksini güçlü ve inandırıcı deliller ile ispatlamaları gerekeceği-
Davacı 3. kişi ile davalı borçlunun faaliyet adreslerinin organik bağa işaret etmeyecek, ancak karışıklığa yol açacak şekilde yakın olması hususu da nazara alındığında alacaklının kötü niyetli olarak haciz talep ettiğinden söz edilemeyeceği, buna göre, İİK’nin 97/15. maddesinde aranan yasal şartlar oluşmadığından davalı alacaklı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğu, ne var ki yapılan bu yanlışlığın giderilmesinin, yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte olmadığı-
Haciz adresinin icra takibine konu senette yer alan adres olduğu, haciz tarihinden sonra yapılan ve dosya içerisinde yer alan vergi kaydı yoklamasına göre borçlunun halen haciz adresinde kayıtlı olduğu, davalı 3. kişi şirketin borcun doğumundan sonra kurulduğu, haciz tarihinden 5 gün sonra bir takım hisse devirleri gerçekleştirilerek SGK'lı çalışanlarına devredildiği dikkate alındığında, İİK'nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğunun kabulü ile bu yasal karinenin aksinin davacı 3. kişi tarafından kesin ve güçlü kanıtlarla ispatlanması gerektiği, davalı tarafından mahcuzlara ilişkin ayırt edici nitelikte fatura sunulmadığı gibi, sunulan ve takip konusu borcun doğumundan sonrasına ilişkin olan vergi ve sicil kayıtları ile birlikte dayanılan tanık beyanları ile mülkiyet karinesinin aksinin ispat edildiğinden söz edilmesi de mümkün olmadığından davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Davalı borçlu ile davalı 3. kişi anne-oğul olup haciz tarihi itibariyle davalı 3. kişinin 18 yaşında olması, haciz mahallinde borçlunun diğer oğlunun, önceden borçlu annesi ile davalı 3. kişi kardeşinin birlikte Mobilya dükkanıişlettiklerini, sonradan annesinin bunu kapattığını, davalı 3. kişinin da bu ünvan ile mobilya ticaretine başladığını beyan etmesi, davalı 3. kişinin işe başlama tarihinin takibin dayanağı olan çekin keşide tarihinden hemen sonra olması, davalı 3. kişinin borcun doğumundan sonra işe başladığının anlaşılması, hacizde borçluya ait bir kısım evraklara rastlanılması, her iki şirketin faaliyet alanlarının aynı olması nedeniyle, borçlunun ticari faaliyetine davalı 3. kişi üzerinden danışıklı olarak devam ettiği, bu haliyle İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı lehine olduğunun kabulü gerektiği-
İstihkak davası üzerine takibin talikine karar verilip de neticede dava reddolunursa, alacaklının alacağından bu dava dolayısıyla istifası geciken miktarın "yüzde yirmisinden" aşağı olmamak üzere davacıdan tazminat alınmasına hükmolunacağı-
Davalı borçlu ile davalı 3.kişi anne-oğul olup haciz tarihi itibariyle davalı 3. kişinin 18 yaşında olması, adresinde yapılan başka bir hacizde, haciz mahallinde borçlunun diğer oğlunun önceden borçlu annesi ile davalı 3.kişi kardeşinin birlikte mobilya şirketi işlettiklerini sonradan annesinin mobilya şirketini kapattığını, davalı 3. kişinin farklı ünvanla mobilya ticaretine başladığını beyan etmesi ve davalı 3.kişinin işe başlama tarihi ile takip dayanağı çekin keşide tarihi arasında 1 ay olmakla birlikte ticari hayatta çeklerin ileri tarihli düzenlenmesinin sıklıkla karşılaşılan bir durum olması, davalı 3. kişinin diğer adresinde yapılan başka bir hacizde "borçluya ait evraklara rastlanılması, her iki şirketin faaliyet alanlarının aynı olması" nedeniyle borçlunun ticari faaliyetine davalı 3. kişi üzerinden danışıklı olarak devam ettiğinin anlaşıldığı; İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla "alacaklı lehine olduğu", ispat yükü altında olan davalı 3. kişi karinenin aksini kanıtlamaya elverişli delil sunamadığından davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Dava konusu haciz, borçlunun huzurunda yapıldığından, İİK. mad. 97/a uyarınca üçüncü kişinin ispat yükü altında olduğu- Hacze konu hayvanlardan bir kısmının kulak küpe numarası 3. kişi adına kayıtlı ise de, hayvan pasaportları ile işletme tescil belgesine anılan belgeler,  ilgilinin beyanına dayalı olarak düzenlendiklerinden, istihkak davalarında güçlü delil teşkil etmeyecekleri- Hacze konu hayvanların, borcun doğumundan sonra küpelemesinin yapıldığı İlçe Tarım Müdürlüğü'nün yazısından anlaşıldığından, davacı 3. kişinin İİK'nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin aksini güçlü ve inandırıcı delillerle ispatlayamaması nedeniyle davanın tümden reddine karar verilmesi gerektiği-
Borçluya ödeme emrinin haciz adresinde tebliğ edildiği, 24.12.2013 tarihli haciz esnasında hazır bulunan borçlunun, ''gereken işlemler ne ise yapabilirsiniz” ''şeklindeki beyanı ile söz konusu yerin şahsi kullanımında olduğunu kabul ettiği, alacaklı ile borçlu arasında 54.000 USD karşılığında imzalanan kira sözleşmesine istinaden haciz yapılan yerin otel olarak kullanılmak üzere kiralandığı, takibin dayanağı olan bono lehtarı ile söz konusu oteli kiraya veren kişinin aynı olması dikkate alındığında borcun şahsi borç olmadığının anlaşıldığı, ayrıca borçlunun davacı 3.kişi şirketin ortağı olduğu hususları da dikkate alındığında İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı lehine olduğunun kabulü gerektiği, ispat yükü altında olan davacı 3. kişinin borcun doğumundan sonrasına ait fatura dışında karinenin aksini kanıtlamaya elverişli delil sunamaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Borcun doğumundan evvel davacı üçüncü kişinin eşinin borçlu şirketten ayrıldığı, haciz yapılan yerin ödeme emrinin tebliğ edildiği adresten farklı bir yer olduğu, her ne kadar haciz mahallinde borçluya ait evraklara rastlanmışsa da, bu evrakların tamamına yakının davacının eşinin borçlu şirkette ortak olduğu döneme ait olduğu, bu evrakların tarihlerinin de borcun doğumundan önceye tekabül ettiği, eş anlatımla bu evrakların güncel evraklar olmadığı görüldüğünden ve dava konusu takibin dayanağı işçi alacağı olup, alacaklıların ‘döner ustası oldukları, yani borçlu şirketin fiilen gıda sektöründe faaliyet gösterdiği, davacının ise kuyumculukla iştigal ettiği nazara alındığında, davacı ile borçlu şirketin fiili olarak iştigal konularının da aynı olmadığı anlaşıldığından, İİK. mad. 96 vd.na dayalı olarak üçüncü kişinin açtığı istihkak talebine ilişkin açılan davanın kabulüne ilişkin yerel mahkeme kararının onanması gerektiği-