Covid 19 salgını sonrası dünyada ve ülkemizde meydana gelen ekonomik durgunluk, üretim süreçlerindeki yavaşlama sonunda fiyatlarda meydana gelen ani, orantısız yükselişle birlikte paranın alım gücündeki değişiklikler ile taşınır ve taşınmaz değerlerinde oluşan büyük artışlar, 7343 sayılı Kanun ile mahcuz ya da merhun malların cebri satışında başlıca yöntem olan açık artırmanın elektronik ortama taşınması ile beraber muhammen değerin üzerinde sonuçlanan satışların artmış olması da dikkate alınarak, Dairemizce görüş değişikliğine gidilmek suretiyle, ihale edilen mal muhammen bedelin üstünde bir bedelle satılmış olmakla beraber yapılan usulsüzlük malın daha yüksek bedelle satılmasını önlemiş ise (yani ihalenin feshi sebebi olarak dayanılan yolsuzluk yapılmamış olsa idi mal daha yüksek bedelle satılabilecek idi ise) malın daha yüksek bir bedelle satılamamış olmasından zarar görmüş olan ilgilinin ihalenin feshini istemekte hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekeceği görüşünün benimsendiği-
Şikayete konu satış ilanı tebligat mazbatasında çalışan ibaresinin yer almasının ve şirket yetkilisinin iki isminin yazılı olmamasının tebligatın şirketin yetkilisine yapıldığı sonucunu değiştirmeyeceği, şikayetçi borçlu tarafından da tebligatı alan kişinin yetkili olmadığının iddia edilmediği- Yapılan tebligat TK'nın 12. ve 13. maddelerine uygun olmakla ihalenin feshini gerektirir bir sebep bulunmadığı-  Anayasa'nın 13.maddesinde düzenlenen ölçülülük ilkesi de nazara alınarak ihale bedelinin %10' u oranında belirlenen para cezasının %5 oranında belirlenmesi gerektiği-
Somut uyuşmazlıkta, şikayetçi/borçlu aleyhine ihale bedelinin %1'i oranında para cezasına hükmedilmiş ise de, 7343 sayılı Kanun'la değişik İİK'nın 134/5-3 maddesi gereğince fesih gerekçeleri ve fesih isteyenin sıfatı gözönünde bulundurulduğunda davanın ihale sürecini uzatmaya matuf olduğu görülmekle, Anayasa'nın 13. maddesinde düzenlenen ölçülülük ilkesi de nazara alınarak ihale bedelinin %1'i olarak belirlenen para cezasının %5 oranında belirlenmesinin uygun olacağı-
Şikayetçi 3. kişi bankanın, kendisinin alacaklı olduğu icra takibinde menkullerin taşınmaza dahil olduğunu ispatlayamadığı anlaşıldığından, icra mahkemesini bağlayıcı nitelikteki kararı da gözetildiğinde, şikayetçinin menkul ihalesi yönünden aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı-
Teminat, HMK'nın 114/2. maddesi kapsamında dava şartı olduğu- Dava açılırken yatırılmayan teminatın tamamlanması için (harcı tamamlanmayan davaya devam edilemeyeceğinden) öncelikle harç tamamlatılmalı, sonra teminatın yatırılması için davacıya HMK'nın 115. maddesinde belirtilen dava şartlarının tamamlatılmasına ilişkin usule göre süre verilmesi gerekeceği- Mahkemece şikayetçiye Harçlar Kanununun 30. maddesine uygun şekilde "...Davacı/şikayetçiye 31.448,01 TL nispi harcı yatırması için gelecek celseye kadar kesin süre verilmesine, aksi taktirde davanın işlemden kaldırılacağının ihtarına (ihtar edildi)" şeklinde oluşturulacak ara kararı ile süre verilmesi ve akabinde Harçlar Kanunu'nun 30. maddesindeki düzenlemeye uygun olarak karar verilmesi gerekirken nispi harç yatırılmamasını HMK'nın 114. maddesinde düzenlenen dava şartı olarak niteleyerek sonuca gidilmesi ve hususun Bölge Adliye Mahkemesince de benimsenmesi hatalı olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması ile İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasını gerektirdiği- Mahkemece yapılacak işin; öncelikle şikayete konu taşınmazlar ve bu taşınmazların toplam ihale bedeli belirlenerek bu bedel üzerinden hesaplanacak olan nispi peşin harcı tamamlaması için Harçlar Kanununun 30. maddesi uyarınca işlem yapmak ve harç yatırılırsa akabinde teminatı yatırtıp, sonuca gitmek olduğu-
İpotekli taşınmaz maliklerinin kendi taşınmazları için ihalenin feshi talebinde bulunabileceği-
Satış isteyen alacaklı, borçlu, resmî sicilde kayıtlı ilgililer ile sınırlı ayni hak sahipleri dışında kalan kişinin açtığı ihalenin feshi davasının nispi harca ve teminata tabi bulunduğu- Harcın yatırılmamasının yaptırımının " ...davanın açılmamış sayılması," harç yatırılmakla birlikte teminatın yatırılmamasının yaptırımının ise "...davanın dava şartı noksanlığından usulden reddi" olduğu- Harçlar Kanuna uygun düzenlemeyen ara kararın hukuki sonuç doğurmayacağı- "İhalenin feshini talep eden kişinin İİK m. 134/3-4de sayılan kişilerden olmadığından davanın görülebilmesi için mahkemece kendisine nisbi harç ve teminatı yatırması için bir haftalık kesin süre verildiği, süresinde teminat ve nisbi harcın yatırılmaması nedeniyle davanın usulden reddedildiği, hükmün bu kısmının usul ve yasaya uygun olduğu" şeklindeki karşı görüşün kabul edilmediği-
Fiilen köy vasfında olan taşınmazın o yöredeki muhtemel alıcılara da satışın duyurulması yönünden köyde ilan gerektiği, bu eksikliğin ihalenin feshine neden olacağı-
İhalenin feshi talebinin 30.11.2021 tarihinden sonra yapılması halinde kanunda belirtilen istisnai taraflar dışında kalan gerçek yada tüzel kişiler tarafından yapılması halinde ihale bedeli üzerinden nispi harca tabi olduğu ve nispi harcın yarısının peşin yatırılacağının tartışmasız olduğu- Kamu düzenine ilişkin hususları hâkim (ve Yargıtay) kendiliğinden gözetme ile yükümlü olduğundan Yargıtay’ın, kamu düzenine aykırı bir husustan dolayı hükmü temyiz edenin aleyhine (temyiz etmemiş olan tarafın lehine) bozmasının (düzeltmesi) olanaklı olduğu- Somut uyuşmazlıkta, şikayetçi aleyhine ihale bedelinin %10'u oranında para cezasına hükmedilmiş ise de 7343 sayılı Kanun'la değişik İİK'nın 134/5-3 maddesi gereğince fesih gerekçeleri ve fesih isteyenin sıfatı göz önünde bulundurulduğunda davanın ihale sürecini uzatmaya matuf olmadığı görülmekle, Anayasa'nın 13.maddesinde düzenlenen ölçülülük ilkesi de nazara alınarak belirlenen para cezasının oranı fazla olup, para cezasının daha makul bir oranda belirlenmesi gerekeceği-
İhale edilen mal muhammen bedelin üstünde bir bedelle satılmış olmakla beraber yapılan usulsüzlük malın daha yüksek bedelle satılmasını önlemiş ise (yani ihalenin feshi sebebi olarak dayanılan yolsuzluk yapılmamış olsa idi mal daha yüksek bedelle satılabilecek idi ise) malın daha yüksek bir bedelle satılamamış olmasından zarar görmüş olan ilgilinin ihalenin feshini istemekte hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekeceği- Asıl olan malın gerçek değerinden ihale edilmesi olup, malın salt muhammen değerin üzerinde satılmış olması her zaman zarar unsurunun oluşmayacağı ve malın gerçek değerini bulduğu anlamında yorumlanamayacağı-