Davanın ihale sürecini uzatmaya matuf olmadığı görülmekle, Anayasa'nın 13. maddesinde düzenlenen ölçülülük ilkesi de nazara alınarak ihale bedelinin %10'u olarak belirlenen para cezasının %5 oranında belirlenmesinin hak, nesafet ve ölçülülük ilkelerine uygun olacağ-
Şikayete konu taşınmaza ilişkin düzenlenen 23.06.2020 tarihli açık artırma ilanında yüzölçümünün 812,69 metrekare olarak gösterildiği, gazetede de bu şekilde ilanın yayınlandığı ancak taşınmazın tapu kaydına ve kıymet takdir raporuna göre yüzölçümünün 9.374,12 metrekare olduğu, ihale tutanağının başına icra müdürü tarafından “ Bilirkişi raporu, satış ilanı ve şartname karşılaştırılmış ve satışa konu taşınmazın metrekaresi sehven 812,69 m² yazıldığı anlaşılmıştır. Satış yerinde metrekare miktarı 9.374,12 m² olarak ilan edilerek satışa başlanmıştır.” yazıldığı, muhammen bedel 328.094,20 TL iken alacağa mahsuben alacaklıya 171.000,00 TL’ye ihale edildiği, ihalede sadece takip alacaklısının pey sürdüğü görülmüş olup satış ilanında taşınmazın yüzölçümüne ilişkin yapılan yanlışlığın talep ve talibi azalttığı anlaşıldığından, dava konusu taşınmaz yönünden şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekeceği-
02/12/2020 tarihli İcra Müdürlüğü satış kararında; "2- Satışa çıkarılacak mal ilanının, ................ İcra Müdürlüğü satışa ait ilan panosu ile UYAP elektronik ortam ile yayınlattırmak suretiyle yapılmasına, taşınmazların münferit değerleri, usul ekonomisi ve taraf menfaatleri gereğince gazete ilanı yapılmasına yer olmadığına, " karar verildiği ve satışa konu Diyarbakır İli Bağlar İlçesi 4705 ada 1 parselde bulunan 36 adet dükkan vasfındaki taşınmazların 02.02.2021 ve 03.02.2021 tarihlerinde yapılan ihalelerde alacağa mahsuben alacaklı vekiline ihale edildiği, taşınmazların muhammen bedellerinin çok altında satılması karşısında taşınmazların bulunduğu Belediye sınırları içerisinde ilan yapılmamasının ihaleye yeterli katılımın olmasını engellediği ve ilanın gerekli talep ve talibi artırmaya yönelik yapılmadığı anlaşıldığından, mahkemece satışa konu 36 adet dükkan vasıflı taşınmaza dair yapılan ihalelerin feshine karar verilmesi gerekeceği-
İhalenin feshi isteminin esastan reddedildiği dava konusu taşınmaz yönünden ve şikayetçi borçlu aleyhine, ihale bedeli olan 500.000,00 TL'nin %5'i oranında hesaplanan 25.000,00 TL para cezasına hükmedildiğinin görüldüğü, bu durumda, ihale bedelinin 50.000 TL olduğu halde şikayetçi aleyhine 25.000,00 TL para cezasına hükmedilmesi isabetsiz olup, bu yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
Şikayetçi/borçlu aleyhine ihale bedelinin %10'u oranında para cezasına hükmedilmiş ise de, 7343 sayılı Kanun'la değişik İİK'nın 134/5-3 maddesi gereğince fesih gerekçeleri ve fesih isteyenin sıfatı gözönünde bulundurulduğunda davanın ihale sürecini uzatmaya matuf olmadığı görülmekle, Anayasa'nın 13.maddesinde düzenlenen ölçülülük ilkesi de nazara alınarak ihale bedelinin %10'u olarak belirlenen para cezasının %5 oranında belirlenmesinin hak, nesafet ve ölçülülük ilkelerine uygun olacağı-
Bölge Adliye Mahkemesince, % 5 oranında para cezasına karar verilmesi yerinde olmasına rağmen, şikayete konu ihale bedelinin 1.302.850,00 TL olduğu görülmekle, bu tutarın % 5’inin 62.142,50 TL olması karşısında, Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm kısmında ihale bedelinin % 10’una karşılık gelecek şekilde 130.285,00 TL’ye hükmedilmesi, hatalı ve infazda tereddüt yaratacak nitelikte olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
Covid 19 salgını sonrası dünyada ve ülkemizde meydana gelen ekonomik durgunluk, üretim süreçlerindeki yavaşlama sonunda fiyatlarda meydana gelen ani, orantısız yükselişle birlikte paranın alım gücündeki değişiklikler ile taşınır ve taşınmaz değerlerinde oluşan büyük artışlar, 7343 sayılı Kanun ile mahcuz ya da merhun malların cebri satışında başlıca yöntem olan açık artırmanın elektronik ortama taşınması ile beraber muhammen değerin üzerinde sonuçlanan satışların artmış olması da dikkate alınarak, Yargıtay 12. HD'nce görüş değişikliğine gidilmek suretiyle, ihale edilen mal muhammen bedelin üstünde bir bedelle satılmış olmakla beraber yapılan usulsüzlük malın daha yüksek bedelle satılmasını önlemiş ise (yani ihalenin feshi sebebi olarak dayanılan yolsuzluk yapılmamış olsa idi mal daha yüksek bedelle satılabilecek idi ise) malın daha yüksek bir bedelle satılamamış olmasından zarar görmüş olan ilgilinin ihalenin feshini istemekte hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekeceği görüşünün benimsendiği-
Covid 19 salgını sonrası dünyada ve ülkemizde meydana gelen ekonomik durgunluk, üretim süreçlerindeki yavaşlama sonunda fiyatlarda meydana gelen ani, orantısız yükselişle birlikte paranın alım gücündeki değişiklikler ile taşınır ve taşınmaz değerlerinde oluşan büyük artışlar, 7343 sayılı Kanun ile mahcuz ya da merhun malların cebri satışında başlıca yöntem olan açık artırmanın elektronik ortama taşınması ile beraber muhammen değerin üzerinde sonuçlanan satışların artmış olması da dikkate alınarak, Dairemizce görüş değişikliğine gidilmek suretiyle, ihale edilen mal muhammen bedelin üstünde bir bedelle satılmış olmakla beraber yapılan usulsüzlük malın daha yüksek bedelle satılmasını önlemiş ise (yani ihalenin feshi sebebi olarak dayanılan yolsuzluk yapılmamış olsa idi mal daha yüksek bedelle satılabilecek idi ise) malın daha yüksek bir bedelle satılamamış olmasından zarar görmüş olan ilgilinin ihalenin feshini istemekte hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekeceği görüşünün benimsendiği-
Şikayetçi borçlunun 17.02.2023 tarihli başvurusu, İİK'nın 133. maddesi uyarınca yapılan 13.02.2023 tarihli ihalenin feshi istemine ilişkin olup, İİK'nın 134. maddesine göre yapılan 11.01.2023 tarihli ihalenin feshi istemiyle ........... İcra Hukuk Mahkemesinin 2023/10 Esas sayılı dosyasında şikayette bulunulduğunun anlaşıldığı, o halde, İlk Derece Mahkemesince; 11.01.2023 tarihli ihalenin feshine dair şikayetin sonucunda verilecek karara göre, İİK'nın 133. maddesi uyarınca yapılan 13.02.2023 tarihli ihale hakkında hüküm tesis edilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
İİK'nun 133. maddesine göre yapılan ihalelerde, fesih isteminin reddi halinde para cezası öngörülmemiş olup, bu hususta para cezasının uygulandığı 134. maddeye yapılan bir atıf da bulunmadığından şikayetçi borçlu aleyhine para cezasına hükmedilmesinin doğru olmadığı-
İcra mahkemesince ''kararın tebliğinden itibaren'' denilmek suretiyle istinaf süresinin başlangıcı konusunda tarafları yanıltacak şekilde hüküm oluşturulduğu, bu hükme göre tebliğ tarihinden itibaren yasal on günlük sürede istinaf başvurusunun yapıldığı gözardı edilerek ek kararla istinaf dilekçesinin reddine karar verilmesi doğru olmadığı-