Satışın kıymet takdirinin esas alındığı tarihten 2 sene sonra yapılmasının başlı başına ihalenin feshi sebebi sayılacağı- 2 yıllık sürenin başlangıcının bilahare kesinleşmesi kaydı ile kıymet takdirinin yapıldığı tarih olduğu- Muhatabın çarşıya gittiğini beyan eden komşunun ve haber bırakılan komşunun ismi alınmadan yapılan tebliğ işleminin usulsüz olduğu-Tebliğ memuru tanık olarak dinlense de tebligatın yazılı bildirim ve belgelendirme olmak üzere iki ana unsuru olduğundan ve tebligat savunma hakkı ile sıkı sıkıya bağlı olduğundan, tebliğ mazbatasında yazılı durumun aksinin ispat edilmiş sayılmayacağı- Taşınmaz satışlarında, hissedara gönderilen satış ilanı tebliğ işleminin usulsüz olması nedeniyle ve kıymet takdirinin yapıldığı tarih üzerinden iki yıldan fazla süre geçtiği gerekçeleriyle şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, fesih nedeni olarak ileri sürülen taşınmazların değerlerine ilişkin itirazlar yönünden, anılan taşınmazlar üzerinde, uzman bilirkişiler marifeti ile yeniden keşif yapılmak suretiyle taşınmazların tespit edilecek değerlerinin, ihalede esas alınan muhammen bedellerin üzerinde olup olmadıkları belirlenerek, üzerinde olması halinde ihalenin feshine, muhammen bedellerin altında olduğunun tespiti halinde ise ihalenin feshi isteminin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Aile konutu niteliğini haiz taşınmazın cebri icra suretiyle davalı bankaya satışının yapılması durumunda, davacının TMK'nın 194. maddesinde yer alan düzenlemeden yararlanamayacağı, ipoteğin kaldırılması talebinin konusuz kalacağı- Bir taşınmazın borçlunun borcu nedeniyle haczedilebilmesi için haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı olmasının zorunlu olduğu- Haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı dava konusu taşınmazın dava sırasında cebri icra yoluyla satıldığı, mülkiyetin icra vasıtasıyla yapılan satış sonucu davalı bankaya geçtiği, davalı Tarafından açılan ihalenin feshi davasının da reddedilerek kesinleştiği anlaşılmakla; cebri icra ile yapılan satışlarda, mülkiyet tescilden önce alıcıya geçmekte olup, dava tarihi itibariyle aile konutu olarak kullanıldığı ileri sürülen taşınmaz iradi olmayan bir tasarruf sonucu aile konutu niteliğini yitirmiş duruma geldiğinden, TMK. mad. 194 uyarınca, işlemin diğer eşin rızasına bağlı olmaktan çıkacağı ve davacının aile konutu korumasından yararlanma olasılığının kalmadığı-
Mahkemece, şikayetçinin öğrenme tarihine göre 7 gün içinde olduğunu ileri sürdüğü ve ihale tarihinden itibarende 1 yıl içerisinde açmış olduğu iş bu davada, öncelikle öğrenme tarihine göre 7 gün içerisinde ihaleye fesat karıştırıldığı iddiasının ileri sürülüp sürülmediğinin tespit edilmesi, 7 gün içerisinde ileri sürüldüğünün tespiti halinde de işin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Şikayetçi vekili dilekçesinde, ihaleden önce usulsüz tebliğden haberdar olunduğuna ilişkin bir beyanda bulunmadığından ve aksi yazılı delille de kanıtlanamadığından, diğer borçlunun, şikayetçi ile aynı adreste oturması ve diğer borçluya da 30.06.2015 tarihinde satış ilanının tebliğ edildiğinden bahisle, şikayetçinin ihaleden haberdar olduğu yönünde varsayıma dayalı olarak oluşturulan gerekçenin yerinde olmadığı- Taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneğinin borçluya tebliğ edilmesi gerekeceği, borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olmasının veya usulsüz tebliğ edilmesinin Dairemizin süreklilik arzeden içtihatlarına göre başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu-
İİK.nun 134/2. maddesinde ihalenin feshini isteyebilecek kişilerin açıkça belirtildiği ve borçlunun da fesih isteyebilecek kişilerin içinde sayıldığı, borçlu tabirinden anlaşılması gereken, somut olayda da gözlendiği gibi, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takipte ipotek akdinde taşınmaz maliki olmasa da, borcun kaynağına esas teşkil eden kredi sözleşmesinde borçlu sıfatı bulunan kişinin de ihalenin feshini istemekte hukuki menfaati bulunduğu-
Borçlulara yapılacak satış ilanı ile tüm tebligatların, vekile tebliği gerekeceği, talimat icra dosyasına ayrıca vekaletname sunulmamış olmasının, borçluların takipte vekille temsil edildiği gerçeğini ortadan kaldırmayacağı, vekilin satış kararından önce azledildiğine veya vekalet görevinden çekildiğine dair bir belgenin de bulunmadığı, emredici nitelikteki bu düzenlemelerden kaynaklanan yasal zorunluluğa aykırı olarak, vekili varken asile gönderilen satış ilanı tebligatının yok hükmünde olup sonuç doğurmayacağı, İİK'nun 127. maddesi uyarınca satış ilânının bir suretinin borçluya, borçlu vekille temsil edilmekte ise vekiline tebliği zorunlu olup, bu zorunluluğun yerine getirilmemesinin tek başına ihalenin feshi nedeni olduğu-
Taşınmazın, İİK. mad. 133/1 gereğince ihale kararı geri alınıp tek bir satış günü belirlenmek suretiyle tamamlayıcı ihale ile satılmayıp, yeni bir satış kararma dayalı olarak birinci ve ikinci satış günü belirlenerek ayrı bir ihale ile satılması halinde, ilk ihale alıcısı olan şikayetçinin, iki ihale bedeli arasındaki farktan sorumlu tutulamayacağı-
Mahkemece "satış ilanlarının", kendilerini vekille temsil ettirdikleri halde borçlu asillere gönderildiği ve bunun da tek başına ihalenin feshi nedeni olduğu gerekçesiyle verilen "şikayetin kabulüne ve ihalenin feshine" dair kararın ihale alıcısı tarafından temyiz edilmemesi ile, kendisi için ihalenin feshine ilişkin icra mahkemesi kararı şekli anlamda "kesin hükme" dönüşmüş olduğundan bu kararın özel dairenin bozmasından sonra ihale alıcısı lehine sonuç doğurmayacağı gibi, yerel mahkemenin direnme kararını da ihale alıcısının temyiz etme hakkı ortadan kalkmış olduğundan, ilk kararı temyiz etmeyerek kendisi için şekli anlamda kesin hükme dönüşen direnme kararını ihale alıcısının temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekeceği-
İhale konusu taşınmaza ilişkin satış ilanında ve şartnamede taşınmazın konut niteliğinde olduğu ve KDV oranının %1 olarak gösterildiği ve taşınmazın şikayetçiye ihale edildiği, ihalenin feshi istemiyle açılan davanın da reddedilerek kararın kesinleştiği anlaşılmakla, arttırma şartnamesine güvenerek ihaleye girenlere taşınmazın ihale edilmesi halinde, sorumlu olacakları KDV oranın arttırma ilanı ile kesinleşen KDV oranı olacağı açık olduğundan, şikayetçinin sorumlu olacağı KDV oranının %1 olduğu, ihale yapıldıktan sonra ihalenin kesinleşmesi üzerine, ihaleye konu olan taşınmazın herhangi bir nedenle fiilen ofis olarak kullanıldığından bahisle kesinleşen KDV oranını % 18'e çıkaran icra müdürlüğü işleminin hatalı olduğu- O halde mahkemece, yukarıda yer verilen sebeplerle şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekirken, Dairemizce onandığı anlaşılmakla şikayetçinin karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir.