Hakimin tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği, duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebileceği- Hükmün, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri içermesi gerektiği- Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu-
Muhatabın, "işe gittiği" bilgisinin kimden alındığı belirtilmediği gibi, borçlunun tevziat saatlerinden sonra adresine dönüp dönmeyeceği de tespit edilmeden yapılan tebligatın usulsüz olduğu- Satış ilanı tebliği zorunluluğu yerine getirilmediğinden, bu hususun başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu- İhalesi yapılan, taşınmaz üzerinde ipoteği bulunan takip dışı bankanın icra dosyasına gönderdiği yazıda; “….satış tarihinde, alacak miktarının sorulmasını ve ipotek bedeli altında satışa muvafakatleri olmadığını...” bildirmesine rağmen, ihaleden önce, satış tarihi itibariyle bankanın alacak miktarının ve bu alacak miktarının ne kadarının ipotekle teminat altına alındığı hususunun araştırılmadan taşınmazın ihale edilmesinin ihalenin feshi nedeni olduğu-
Mahkemece işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davanın usulden reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Haciz alacaklısının, İİK. mad. 134/2 gereğince ihalenin feshini isteyebilecek tapudaki ilgililerden olduğu- İhaleden önce, menkul hükmünde olan ve satışı yapılan menkuller hakkında, kendi dosyasından satış isteminde bulunmayan haciz alacaklısının, ihalenin feshi davası açmasına yasal imkan yok ise de, bu hükmün gayrimenkul ihalelerinde uygulanmayacağı-
Şikayetçi şirketin, takipte ipotek borçlusu konumunda olup borçlu sıfatı ile İİK'nun 134/2. maddesi gereğince ihalenin feshini isteyebilecek kişilerden olduğundan ihalenin feshini istemekte de menfaatinin olduğu-
Talebin reddine karar verilmesi halinde icra mahkemesinin davacıyı feshi istenilen ihale bedelinin yüzde onu oranında para cezasına mahkum edeceği-
Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre; satış bedelinin, muhammen bedelin yüzde yüzüne eşit veya üzerinde olması halinde zarar unsuru oluşmayacağından, ihalede zarar unsurunun gerçekleşmediğinin kabulü gerekeceği, bu durumda şikayetçinin ihalenin feshini istemekte hukuki yararı olmadığı- İİK. mad. 134/2 hükmünün son cümlesinde işin esasına girilmeden ihalenin feshi talebinin reddi halinde şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilemeyeceği, o halde, şikayetçinin ihalenin feshi istemi zarar unsuru yokluğu nedeniyle ve işin esasına girilmeden reddedileceğinden aleyhine ihale bedelinin %10’u oranında para cezasına hükmedilmesinin isabetsiz olup, mahkeme kararının bu nedenle bozulması gerekmekle beraber anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerektiği-
İhale edilen taşınmazda kiracı varsa, ihale tarihinden sonra, kiracının kira paralarını alıcıya ödemesi gerekeceği, mülkiyet ihale ile alıcıya geçtiğinden, ihale tarihinden sonraki yarar (nefi) ve zararın (hasar) da alıcıya ait olacağı, bu nedenle, taşınmazı ihale ile satın almış olan alıcının, taşınmazı işgal eden üçüncü kişiden ihalenin kesinleşmesi tarihinden değil ihale tarihinden itibaren kira bedeli istemeye hak kazanacağı, dava konusu taşınmaz ihale suretiyle satılmış ise bu tarihten itibaren mülkiyetin alıcıya geçtiği, davacının ihale tarihinden sonrası için kira bedeli talep edemeyeceği, bu durumda ihale tarihi tespit edilerek, bu tarihe kadar varsa alacak miktarı belirlenip bu miktara hükmedilmesi gerekeceği-
Ayrı ayrı açılmış davaların aralarında bağlantı bulunmaları halinde birleştirilerek bakılabilmelerinin mümkün olduğu ancak, birleştirme kararının, taraflar arasındaki uyuşmazlığı esastan çözümleyen bir karar değil olmadığı, bu kararın, sadece birleştirilen davaların yargılama safhalarının müşterek cereyan etmesi sonucunu doğurup, her davanın, ayrı ayrı hükme bağlanması gerektiği, davaların birbirlerinin içerisinde erimesi, tek bir davaya dönüşmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığı yani davaların bağımsızlıklarını korudukları-
Şikayetçi borçlu, "vekiline yapılan satış ilanı tebliğ işleminin usulsüz olduğunu" açıkça ileri sürmediğinden, satış ilanı tebliğ usulsüzlüğü nedenine dayalı olarak ihalenin feshine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-